Zafer denmesi için yeterli hususlar[4]
- Bu antlaşmaların harbin galipleri tarafından hazırlanmış ve mağlup devletlere zorla
dikte ettirilmiş olduğu, Lozan Barış Antlaşması’nın ise devletlerin eşitliği prensibine ve saygı esasına dayandığı,
- Yine bu barış antlaşmalarında harp tazminatı mağlup devletler için ağır mali yük
getirdiği, Lozan’da buna yer verilmediği,
- Mağlup devletlerin, savunma haklarından ya tamamen mahrum bırakıldıklarını, ya da
bu haklarının geniş ölçüde tahdit edildiğini, Lozan’da ise istiklâl ve hâkimiyeti sınırlayacak bir hükme yer verilmediği,
- Aynı şekilde Lozan’da iktisadi ve ticari hususları sınırlayan hükümler yer almamasına
rağmen diğer antlaşmalarda bu hükümlere yer verildiği görülmektedir. Antlaşma, I. Dünya Savaşı’ndan kalma antlaşmalar içinde ayakta kalan tek antlaşma niteliğindedir.
Lozan öncesi kayıplar ve incelenecek diğer hususlar
Türk-Yunan mücadelesine bir göz atarsak, meydanlarda kazanılan zaferlere nazaran masalarda kaybeden tarafın hep Türkiye olduğu görülmektedir. Buna göre Türkiye, 1829’da Mora’yı, 1864’te yedi adayı, 1881’de Teselya’yı, 1897’de fiilen ama 1013’te hukuken Girit’i, Balkan Savaşı’nda Cezair-i Bahr-i Sefid’i, Makedonya ve Yanya’yı, I. Dünya Savaşı sonunda bütün Trakya’yı kaybetmiş; ancak Lozan’da Doğu Trakya’yı geri almıştır.
Yunanlar, 1919-1922 yılları arasında Anadolu’nun dörtte birini yakıp yıkarak yüz binlerce Türk’ü öldürmüştür. Lozan’da Dedeağaç’ı Yunanistan’a, bütün adaları İtalya’ya bırakmaya razı edildik. [5]
Lozan Antlaşması imzalandığı tarihte Boğazlar ve İzmir henüz işgal altındadır. O günün şartlarını, toprak ve sınırlarını, karşılıklı kuvvet mukayesesini, borçlar, tazminat talepleri ve hazinenin durumunu inceledikten ve detaylı araştırdıktan sonra vermek gerektiğini düşünüyorum.