Yük çekmek, yolcu çekmek, zahmet çekmek. Belki de en önemlisi kahır çekmek... Anne kız aralarında muhabbet ederken kızı annesine:
‘’Anne; kocadan, bir de parasızlıktan çok çektin’’ diyerek onu olanca sevecenliği ile kucaklamış. Karşılıklı bir sohbet anımızda laf lafı açmış ve laf buraya dayanmış olmalı ki kızı ile arasında geçen bu diyaloğu benimle paylaşmıştı.
‘’Çekmek’’ konusunda örnekleri sıralarken işin bu bölümünü atlamışız. Hani derler ya ‘’İnsan düşünerek yazar’’ diye. Bu diyaloğu yazarken son anda aklıma geldi. Sizlerle de paylaşmak istedim. Belki içimizde kocadan çekmeyenimiz olabilir ama parasızlıktan çekmeyenimiz yok gibidir.
‘’Çekmek’’ konusunu ele aldığımda meselenin bu kadar da dallanıp budaklanacağını hiç düşünmemiştim. Hatta şu anda aklıma geldi. Bir de ‘’akıntıya kürek çekmek’’ var ki, sanki her birimiz bunda şampiyon gibiyiz. Her alanda bir şampiyon olurken ‘’akıntıya kürek çekmek’’ konusunda neden ‘’Birden çok şampiyon var?..’’
Bismillah çekmek, peşrev çekmek, hatta tespih çekmek. ‘’Çekmek’’ fiilinin alanı ne kadar da genişmiş meğer. Daha yeni yeni farkına varıyorum. Az daha unutuyordum. Bir de ‘’Ah çekmek!’’ var ki, kapılardan uzak...
Ahsız! Vahsız! Sağlıklı bir yaşam dileklerimle...
