SON DAKİKA
reklam
reklam

FEDA-KAR

Köşe Yazarı: Sonnur ADA   Eklenme Tarihi: 20 Aralık 2017, Çarşamba - 11:00   Okunma Sayısı:

FEDAKAR kelimesini ne kadar sıklıkla duyduk, ne sıklıkla söyledik ya da bize söylendi.
Bir sözcüğü içindeki iki anlam olarak ayrıştırdığımız da ortaya çıkan FEDA ve KAR sözcükleri bir şeyi FEDA ederken beklenen KAR ile yüzleştiriyor bizi…
Hayatım etrafımdaki insanlara fedakarlık yaparak geçti. Yeri geldi maddi yeri geldi manevi fedakarlıklar yapmak zorunda kaldım…
Yukarıdaki cümleye dışardan bakalım birlikte. Kişi neyi anlatmaya çalışıyor.
· Fedakar kelimesine toplumda yüklenen anlamının yaratığı “yazık çok da fedakarlık yaptı…!” sesini duymaya olan ihtiyacını mı ifade ediyor?
· Seçimleriyle yüzleştiğinde hatalardaki payını mı görmezden geliyor…
· Beklentisi vardı umduğunu bulamadı onumu anlatıyor?
· Yaşamındaki insanlara, işine aşına kendini FEDA ettiğini düşünüp umduğu KAR ’ı elde edemediğini mi söylüyor?
· Çevresinde ya da yakınında olan insanlar tarafından istemeden maddi ve manevi olarak kullanıldığı mesajını mı veriyor?
· Ya da maddi ve manevi emeğini FEDA ederek, KAR olarak ona döneceğini düşündüğü kıymet ve sevgiyi göremediği için dert mi yanıyor bize?
Duyarak öğrendiğimiz büyürken borçluluk duygusu oluşturan bir kelime FEDAKAR kelimesi. Anne çok fedakardır, baba da öyledir…Zaten anneliğin, babalığın ya da teyzeliğin, amcalığın sağına soluna iliştirmeye gönüllüyüzdür fedakarlığı. Neredeyse övgü ile eş anlamlı kullanırız bu kelimeyi.
Oysaki derinden borçlanıyoruz birisi istemeden bizim için bir şey yaptığında. İstendiği için yapılan şey feda-kar’lık olmaz feda’nın yerini gönüllü olmak alır. Biliriz ki isteyerek yaptığımız bir şeyden beklentiye girmeyiz. İstemek yani gönüllülük varsa yapılan davranışta, duyguda ve düşüncede FEDA-KAR kelimesini iğreti buluruz .
Anne-baba gönüllüdür dünyaya getirdiği bebeğe bakmaya … Dost ve arkadaş iyi hissettirmek ister ve emeğinde gözü kalmaz… Sorumlu olduğu bir şey ya da gönüllü olduğu duruma emek vermek bizi mutlu eder eğer bir şeyi feda ettiğimizi düşünüp kar beklemezsek…
Çocuğundan memnun değil, hayırsız buluyor, ‘’ ben onun yaşındayken diyor, nasıl evlattım’’. Konuşurken belli ki bir yandan kendi yaşları geliyor aklına… “Annem ve babam üzülecek diye gençliğimi bile yaşamadım!.. Haklarını nasıl öderim diye düşündüm attığım her adım da…” Derin bir iç çekiyor.
Ondan bekleneni o da bekliyor evladından derin nefeslerinin arasına sıkışmış kalmış borcunu ödeyen evlat olmanın inanmışlığı var. Kendi gibi olmadığını düşündüğü evladının ona olan borcu geliyor aklına. “Hiç bir evlat, beni doğurun dedim mi size “ der mi diye soruyor… Belli ki yapılanlar listelenmiş evladın önüne sıklıkla ve evlat da reddetmiş borçlanmayı…
Fedakarlık istemeden yapılan davranışı anlatır. Gönüllülükle yapılmıyorsa borçlu olma duygusu, suçluluk ve zorunlu duygusal bağ oluşturur bizde.
Kimi zaman övgü kimi zaman acıma barındıran bir kelimeyi farkında olmadan kullanan kişi ve kullanılan kişideki olumsuz etkisini deneyimlemişizdir defalarca.
Kullandığımız kavramlar ve barındırdıkları anlamları ezberden uzak, kişiselleştirmeden tekrar düşünelim istedim.
Keyif aldığımız kendimizi ve karşımızdakini kavrayan, davranış, düşünce ve duyguların dilini yaşayacağımız bir hafta diliyorum hepinize.

                                                                                                             İLETİŞİMUZMANI:[email protected]

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam