SON DAKİKA
reklam
reklam

Osmanlı'dan yadigar çeşmeler

Eklenme Tarihi: 28 Aralık 2020, Pazartesi - 10:41   Okunma Sayısı: 209789
İçme suyu ve temizlik amacıyla yüzlerce yıl önce yaptırılan Üsküdar'ın ünlü çeşmeleri, aynı zamanda İstanbul’un tarihi dokusunda bıraktığı derin izlerle adeta tarihin yaşayan tanıkları.

 

Üsküdar çeşmeleri ise estetik ve pratik kaygıların üstesinden gelinmesinin incelikli örneklerini sergiler. İstanbul'daki diğer çeşmelerden farklılıklar gösteren Üsküdar çeşmelerini incelediğimizde, Osmanlının gelenekçi yapısını, klasikten çağdaşa geçen değişimin izlerini görmek mümkün. Osmanlı da su büyük önem taşımış, kanallar,köprüler, maslaklar, hamamlar kadar çeşmelere de gereken önem verilmiş, yapılırken insanın suya olan ihtiyacı ön plana taşınmıştır. Çeşmeler, sadece  temel ihtiyaç için değil, maddi ve manevi  temizliğin de sembol olmuştur. Çeşmelere rahmet ve azizlik sıfatları verilirken, suyun cana can katan, hayat veren özelliği hep ön planda tutulmuş. Osmanlı da çeşmenin manevi yanı, iyiliğin, güzelliğin su gibi akıcı olması kavramı ile bağdaştırılmış, suyun bir çeşmeden sürekli akması, hayır işlerinin ve salih amellerin de sürekli olma inancı ile ebedi kılınmış. Osmanlı döneminde hüküm süren hemen hemen her padişah, sultan, valide sultan, şehzade, sadrazam ya da üst mevkilerde görev yapan devlet adamları mutlaka çeşme yaptırmıştır. Osmanlı Dönemindeki çeşmeler köşe çeşmeleri ve cephe çeşmeleri olarak ön plana çıkarken, Üsküdar çeşmeleri ise Meydan ve iskele çeşmeleri ile sütun çeşmeleri olarak diğerlerinden ayrılır. Üsküdar Çeşmelerinde saka deliği denilen taştan küçük bir teknecik bulunurdu. Osmanlılar’da batıya nazaran ayrı bir güzellik taşıyan ve fevkalade gelişmiş olan çeşme sanatı ve mimarisinin nefis örnekleri Üsküdar çeşmeleri sayesinde günümüze kadar gelmiş. Üsküdar Çeşmelerinin bir diğer özelliği ise bir çoğunun üzerinde kitabe olması ve hemen hemen hepsinin bir hikayesinin olmasıdır.

 

III. AHMET ÇEŞMESİ

 

Üsküdar İskele Meydanı’nda, Mihrimah Sultan Camii önünde bulunan çeşme, 1728 yılında III. Ahmet tarafından annesi Gülnuş Valide Sultan adına yaptırıldı. Çeşmenin karşısında yer alan camii de Yeni Valide Camii adıyla 18 yıl sonra yine Gülnuş Valide Sultan adına yaptırmış. 
Dört cepheli ve dört yüzlü mermer çeşme, geniş saçaklı, kurşun kaplamalı ahşap bir çatıyla örtülü. Her cephenin ortasında sivri kenarlı birer çeşme var. Denize bakan taraftaki çeşmenin yanında mihrapçe şeklinde iki su haznesi bulunuyor. Cephelerdeki ana çeşmelerin dışında her köşeye birer küçük çeşme yerleştirilmiş. Yani yapıda toplam 8 çeşme mevcut. Orta çeşmeler kaplara su doldurmak için, köşelerdeki küçük çeşmeler de su içmek için düşünülmüş. 
Çeşmenin kabartmalar, dolgular ve desenlerden oluşan taş süslemeleri çok meşhur. Neredeyse boşluk bırakmaksızın her yerde birbirlerine girintili şekilde uygulanmış. 
Üç cephesindeki altışar satır ve üçer mısradan oluşan rumi kitabeler, pervazlar arasına konulmuş. Esas cephedeki kitabeyse boydan boya tek satır halinde yerleştirilmiş. Celi sülüs hattıyla yazılan bu kitabenin altında, Ayasofya önündeki çeşmede olduğu gibi Sultan 3. Ahmed’in imzası bulunuyor.

Çeşmesinin cephesinin tasarımında kullanılmış olan vazolardaki lale, gül ve krizantem işlemeler, çeşmedeki sanatın güzel örneklerini arasında yer alır.

Çeşmenin üç yüzünde bulunan kitabeler, Şair Nedim, Şair Şakir ile Şair Rahmi’ye aittir. Deniz tarafına bakan yüzündeki kitabeyi ise Sultan III. Ahmet ve Nevşehirli Damad İbrahim Paşa birlikte yazmış. Celi sülüs hatla yazılan bu kısım padişahın kendi el yazısıdır. Som mermerden olan III. Ahmet Çeşmesi’nin üzerindeki S ve C kıvrımların ve bezemelerin bir hayli güçlü olduğu çeşmede, çokgen gövde belli bir yükseklikten sonra kare prizmaya dönüşür. Çeşmenin çokgen prizma gövdesindeki nişlerin üzerindeki rozetler, çeşmeye farklı bir hava katar. Ayrıca mukarnas, sivri kemer ve palmet gibi çeşmenin diğer mimari güzellikleri çeşmeye göz alıcı bir estetik katar.

 

LİBADİYE HAMİNNİNE ÇEŞMESİ

 

Çamlıca'daki Libadiye Caddesi üzerinde bulunan Haminnine Çeşme, ilginç hikayesi ve lezzetli suyuyla Üsküdar'ın en çok tanınan çeşmelerinden birisi. II. Mustafa’nın eşi Saliha Sultan, bir gün Çamlıca'dan geçerken, elindeki testileri zar, zor taşıyan bir nine görür. Arabasından inen Saliha Sultan, nineye yardım eder ve evine kadar götürür. Nine, bir türlü çocuğu olmayan Saliha Sultan'a yakında çocuğu olacağı müjdesini verir. Üç ay sonra Saliha Sultan, daha sonra tahta geçecek olan oğlu I.Mahmut'a hamile olduğunu öğrenir ve ona aylar önce bu müjdeyi veren nineyi bulmaya gider. Ancak, ninenin öldüğünü öğrenen Saliha Sultan, ninenin adına Hanım nine Çeşmesini yaptırır. Zamanla çeşmenin adı Haminnine Çeşmesi olarak kalır. Tümüyle mermer olan çeşme-sebilin ön cephesi muhteşem güzellikteki bitki motifleriyle bezenmiştir. Çeşme, İstanbul'un her yanında su doldurmaya gelenlerle, günü her saati yoğundur.

 

ÇINARLI MESCİD ÇEŞMESİ

 

Üsküdar'ın Çengelköy Mahallesindeki Çınarlı Camii sokağında bulunan Çınarlı Mescid Çeşmesi, denize bakan cephesindeki motiflerle ön plana çıkar. Kemse taştan klasik tarzda yapılan çeşme Kaptan-ı Derya Abdullah Paşa tarafından 1835 yılında camii ile birlikte yaptırılmış. Camiin meydana bakan cephesinin bir köşesinde klasik üslup da kitabesiz bir akar çeşme ile cami kapısı arasına da beş adet abdest musluğu konmuş. Çeşmeye adını veren Çınarlı Cami; Çengelköy’de Çınarlı Cami Sokağının arkasındadır. Önünde İstanbul’un en yaşlı ve en büyük çınarlarından birisi bulunduğu için mabet bu isimle adlandırılmış. II. Mahmut döneminde hem vezirlik hem de kaptan-ı derya unvanına kavuşan Abdullah Paşa, yardım sever kişiliği ve Çengelköy'e olan sevgisini kendi adını taşıyan cami ve çeşme ile ebedi kılmış.

 

 

AYŞE SULTAN ÇEŞMESİ

 

Üsküdar’ın meşhur İmrahor Caddesi'ndeki İmrahor Camii karşısında bulunan Ayşe Sultan Çeşmesi; III. Murad’ın kızı Ayşe Sultan tarafından 1598 yılında yaptıtılmış. Çeşmenin celi sülüs hatla kaleme alınmış tek beyitlik tarihi kitabesini süsleyen Zülâl-i çeşme-i aynü’l-hayat 1007  cümlesi çeşmeye ayrı bir anlam katar. Klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan Ayşe Sultan Çeşmesi, kırmızı ve beyazın uyum içinde kullanıldığı aynalı kemeri ile göz kamaştırıyor. Palmetli rozetlerle süslenen bu kemer, ince silmelerle kademelendirilerek, yapıdaki estetik görüntü güçlendirilmiş. Dönemin bitkisel motiflerinin sık kullanıldığı cephe bu özellikleriyle Osmanlı'nın en nadide çeşmeleri arasında gösterilir. 1940 yılına kadar kullanılan çeşmenin suyu daha sonraki yıllarda şebeke suyuna verilmiş.

 

 

AYRILIK ÇEŞMESİ

 

Üsküdar'ın en büyük namazgâhlarından biri olan İbrahim Ağa namazgahının olduğu yerde bulunan Ayrılık Çeşmesi, iri kesme taş duvarı, oymaları ve süslemeleriyle ön plana çıkar. Kıble taşı çalınmış olan çeşmenin mermer bir kuyu bileziği ve hayvan sulamağa yarayan kaba taştan yapılmış bir yalağı hala ayakta. Ayrılık Çeşmesi, Darü's-saâde Ağası Gazanfer Ağa tarafından yaptırılmış. Fatih döneminden itibaren Osmanlı Padişahları sefere çıkmadan önce çeşmenin bulunduğu İbrahimağa Çayırına otağı kurarmış. Ayrıca, Hacca çıkacak Hacı kafileleri de burada toplanırlarmış. İstanbul'dan ayrılacak olan kafileler en son buradan uğurlandığı için çeşmenin adı Ayrılık Çeşmesi olarak kalmış.

 

 

TİRYAL HANIM ÇEŞMESİ

 

Büyük Çamlıca'da yer alan Tiryal Hanım Çeşmesi, suların padişahı olarak nam salmış, Osmanlı döneminin en önemli çeşmelerinden biri olmuştur. Osmanlı döneminde eşi nadir bulunan su olarak şöhreti kulaktan kulağa yayılan Tiryal Hanım Çeşmesi, Büyük Çamlıca Tepesi'nin eteğinde yer alır. 1871 tarihinde II.Mahmut'un eşi Tiryal Hanım tarafından yaptırılan çeşme, Yusuf İzzeddin Efendi Köşkü'nün yanında yer alır. Çeşme sonradan onarılarak haznesi mermerle kaplanmış. Kademeli silmesinin altında yedi satırlık kitabesi bulunuyor. 

 

 

 

ŞEHİD SÜLEYMAN PAŞA ÇEŞMESİ

 

Hacı Faik bey tarafından tamiri yapılmıştır. Üsküdar'da Doğancılar bölgesinde Tunus Bağı Caddesi üzerinde bulunan çeşme, kare planlı kesme taştan yapılmış. Şehit Süleyman Paşa anısına yaptırılmıştır. Paşa'nın gömüldüğü yerin önüne isabet eden kısımdaki kitabe, tamir sırasında çeşme üzerine konulmuş ve bir süre çeşmenin üzerinde yer almış. Daha sonra tekrar kabrin bulunduğu yere alınmış. Çeşmenin çok büyük olan haznesi ile ön plana çıkar.

 

SULTAN III.MUSTAFA ÇEŞMESİ

 

1760 yılında Padişah III.Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Ayazma Camisinin deniz tarafı köşesinde bulunur. Ayna taşı bulunmayan Çeşme, işçiliği ile ön plana çıkar. Ayna taşını yerine çıkıntı halinde dört köşe bir sütun yer alır. Mermer kaplı olan çeşmenin önünde geniş yalakları vardır. Suyu akmayan çeşmenin üstü geniş bir ahşap saçak ile örtülmüş. Ancak saçak daha sonra yıkılmış. Çeşme 1978 yılında yeniden restore edildi.

 

SULTAN ABDÜLHAMİT ÇEŞMESİ

 

1907 tarihinde Sultan II.Abdülhamit tarafından yaptırılan çeşme Çengelköy, Bekar deresi ile -Güzeltepe arasında yer alır. 34. Osmanlı padişahı olan ve İmparatorluğun en virajlı bir döneminde 33 sene tahtta kalan Sultan II. Abdülhamid dünya tarihinde olduğu gibi İstanbul’da da önemli izler ve yadigarlar bıraktı. Bunlardan birisi de Üsküdar'daki çeşmedir. Banisi II. Abdülhamid’in adıyla nam yapan bu hoş çeşme kadim tarihin sayfaları gibi bugün eskimiş ve insanların ilgisinden uzak kalmış bir vaziyette. Misafirlerini büyük bir cömertlikle karşılayan çeşmemiz daha nice meraklılarını da en yakın zamanda ziyaretine bekliyor. 

 

SİLAHTAR MUSTAFA AĞA ÇEŞMESİ

 

Üsküdar Salacak’ta, Sinan Paşa Mahallesi’ndeki çeşme, Sultan 2. Süleyman’ın silahtarlarından Mustafa Ağa tarafından yaptırılmış. 1682’yle tarihlenen klasik tarzdaki çeşmenin ön cephesi mermerden yapılmış ve iki kenarına yuvarlak sütunlar bulunuyor. Çeşmenin saçağı palmet motifli bordür ve mukarnaslı bir kornişle taçlandırılmış.  Renkli taştan yapılan niş kemerinin kilit taşında küçük, kemerin üst köşelerine de büyük iki rozet bulunuyor. Kemerle saçak arasında iki satırlık kitabe, ayna taşında da bir ayet var. Çeşmenin sağ tarafındaki cephesinde taş duvara monte edilmiş küçük bir çeşme daha bulunuyor. Ayna taşının üst bölümü dairesel kabartmalarla süslenmiş. Yazının altında da istiridye motifi görmek mümkün.

 

DAMAT İBRAHİM PAŞA ÇEŞMESİ

 

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Çeşmesi, 1728 yılında III. Ahmet'in sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından, İskender Baba Tekkesi'nin yanına yaptırılmıştır. Harap durumda olan tekke ile beraber yıkılmasını önlemek amacıyla 1945'te Topkapı Sarayı'na götürülen çeşme, İskender Baba Tekkesi'nin tadilatından sonra eski yerine nakledilmiştir.

 

BAŞKADIN MEYDAN ÇEŞMESİ

 

Çeşme 1728 yılında III.Ahmet'in başkadını Emetullah Kadın tarafından yaptırılmıştır.

Üsküdar'da Doğancılar Caddesi üzerinde halen Halkevi olarak kullanılan Rüstem Paşa Mektebinin karşısında yer alan İmrahor Camii'nin yanında yer alan çeşmenin cephesi mermerle kaplıdır. 
Lâle motifli bir rozet bunların üstünde kitabe taşı ve en üstte de stalâktitli bir kuşak bulunmaktadır.

Nedim'in dokuz beyitlik kasidesinin talik hatla yazıldığı çeşme, meydan çeşmeleri arasında en önemli olanları arasında gösterilir.

 

AHMEDİYE ÇEŞMESİ

 

Üsküdar’da Ahmediye Külliyesi’nin bir parçası olan çeşme, külliyenin büyük Tekke Kapısı bitişiğindedir. Lâle Devri eserlerinden olan çeşme Sultan 3. Ahmet döneminin tersane emiri Eminzâde Ahmet Ağa tarafından 1722 yılında külliyeyle birlikte inşa edilmiş. Barok üsluplu sebilin sokağa bakan üç cephesi var. Her cephesinde saçak altında ikişer beyitlik kitabe, kitabeyle pirinç şebeke arasında da istiridye kabuğu motifli alınlık yer alıyor. Çeşme ve sebil inşasından 150 yıl kadar sonra Sultan Mahmud’un eşi Tiryal Hanım tarafından tamir ettirilmiş. Çeşmenin ayna taşı üzerindeki kitabe bu tamire ait. Lale Devri’nin en güzel örneklerinden olan Ahmediye Çeşmesi ve Sebili’nin kitabeleri Şair Salim tarafından yazılmış.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam