SON DAKİKA
reklam
reklam

Sosyal Medyanın Travmatik Etkileri (2)

Köşe Yazarı: YİĞİT FIRAT YILDIZ   Eklenme Tarihi: 14 Kasım 2022, Pazartesi - 22:22   Okunma Sayısı:

     Toplumuz öyle bir duruma gelmiş ki, davetiyeler ve duyurular sosyal medya aracılığıyla yapılmakta ve insan unsurları saf dışı bırakılmış durumdadır. Çünkü insanlar artık, sosyal ortamlarda bulunma yerine, hemen her yerde; evde, işte, sokakta, yolda, parkta vb. yerlerde elimizde bir telefon, tablet ya da bilgisayar arkasında tabiri caiz ise, klavye kabadayılığı da dâhil olmak üzere gerçek ortamlara girmeden sorun çözmeye uğraşır olduk. Bir ev içerisinde bile iki kişi konuşamaz duruma gelmiştir. Çünkü her ikisinin de elinde telefon veya bilgisayar vardır. Neredeyse ev içerisinde bile eşimizle, çocuğumuzla PC aracılığıyla konuşur olmuşuz. Bir yaşından itibaren ebeveynler çocuklardan rahat edebilmek adına bebeğin eline bile telefon tutturduğunu görmekteyiz. Hem ruhsal hem de bedensel etkisinin ne olduğunu düşünemiyoruz bile.

     Vatandaş düğün yapacak, davetiyesini sosyal medya üzerinden dağıtıyor. Evet, iletişim sistemlerini kullanmak mükemmel bir şey ama ne yazık ki düğüne katılması gereken insanlarımız da sosyal medya üzerinden tebrik ve kutlamalar yapıyorlar. Neredeyse insanlar takısını bile salona gitmeden evden sosyal medya üzerinden takacaklar. Allah aşkına bir kez olsun insanların mutlu gününde hiç değilse yanında bulunalım. Zaten düğün dediğimiz olay insanların başına hayatta bir kez gelen bir sosyal olaydır. Bu eylem sosyal bir olay olduğu için mi acaba sosyal medya üzerinden kutlama, tebrik, takı vb. olaylar devreye giriyor. Hiç değilse bir kez olsun bu insanlara canlı destek olalım. Düğünlerde aslında takı vs. gerekli ama çok ta önemli olan bir olay değildir. Çünkü o işlem bir dayanışmadır. Bir imece usulü desteklemedir. Önemli olan insanların sevdikleriyle bir eylemi ya da bir mutluluğu canlı olarak, açık destekle yaşamış olmalarıdır.

     Hayatımızda ki bir başka önemli olay da, insanların acılarının paylaşılmasıdır. Görüyor ve gözlüyoruz, sosyal medyada onlarca üzüntü ve taziye mesajları. Sayfalarca mesajlar uzayıp gidiyor. Evet, belki gerçekten uzakta olan insanlar için normal bir davranış ve üzüntü paylaşım durumu olabilir sosyal medya mesajı ama yakında bulunan insanlar içinse tam bir travmadır diyebilirim. Yani hiç değilse bir telefonla canlı bir görüşme bile yapılabilir. Fakat yok, ne cenaze törenlerine katılıyor ne de telefonla arıyor. Hemen yapışıyoruz telefonun ya da bilgisayarların klavyelerine. Uzun uzun mesajlar yaz yaz gitsin. Dediğim gibi şehir dışında olanlar için söyleyecek sözümüz yok ama yakında bulunanlar için söyleyecek söz çok. Bu tür acılı, hüzünlü ve üzüntülü durumlarda mutlaka acılı ailenin yanında bulunmak ve o aileye psikolojik destek sağlamak gerekiyor. Cenazenin sanalı mı olur? O zaman imamı da sanal yapalım. Cenaze namazını da sanal kılalım. Gömü işlemlerini de sanal yapalım. Son sözlerim çok ta komik geldi değil mi? Evet komik ama trajikomik bir durum. İşte ben bunun adına sosyal travma diyorum. Ne yazık ki hayatımızın her alanında bu tür sosyal travmalar yaşıyoruz. Bundan kurtulmak çok ta zor değildir. Belki bizim için geçmiş zaman olmuştur ama geleceğimizi, çocuklarımızı bundan kurtarmak hiç te zor olmasa gerek. Evlerimizde bulunan cep telefonları, uzaktan kumandalı aletler, tabletler ve bilgisayarlar gibi teknolojik ürünleri mümkün olduğu kadar çocuklarımızdan ve genç beyinlerimizden uzak tutarsak geleceğimizi de bu sosyal travmadan kurtarmış oluruz.

     Son söz olarak şunu söyleyebilirim. Teknolojiyi kullanalım. Teknolojinin her türlü olumlu olanaklarından yararlanalım. Ama ne olursa olsun, şartlarımız neye müsait olursa olsun, şartlarımızı iyice zorlayarak insan odaklı etkinliklerde mutlaka ama mutlaka insani görevlerimizi tam ve eksiksiz olarak yerine getirelim. Değerlerimize sahip çıkalım, onları hak ettiği şekilde yaşayalım ve yaşatalım. Yoksa dünyadaki bazı toplumlar gibi ne değer kalır ne de insanlık. O halde ne insanlığımızdan ne de değerlerimizden vazgeçebilmek gibi bir lüksümüz olamaz ve de olmamalıdır. Olursa ki, oluyor da çok gecikmiş olacağız. Tabi bunları uygulayabilmenin yolu da eğitimden geçiyor. Ne demişti Gazi: ‘’Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından birisi kopmuş demektir.’’  Ben de diyorum ki, ‘’Eğitimsiz toplumlar gerçek değerlerinden, geçmişinden ve geleceğinden yoksun kalmış ve kalmaya mahkûmdur.’’ Evet, hemen şimdi toplumsal bir duyarlılık gösterelim, hepimizi herkesi bu sosyal travmadan kurtarma adına hem kişisel hem de devletimiz aracılığıyla bir olumlu ve düzenli bir sosyal medya kullanım seferberliği başlatalım. Geleceğimizi korumak için olmazsa olmazımız ne yazık ki budur.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam