SON DAKİKA
reklam
reklam

TARIM, GIDA VE İÇECEK SEKTÖRÜNDE İLK DÖRT AY İHRACAT VE İTHALAT DEĞERLENDİRMESİ

Köşe Yazarı: Zafer ÖZCİVAN   Eklenme Tarihi: 6 Haziran 2025, Cuma - 12:37   Okunma Sayısı:

TARIM, GIDA VE İÇECEK SEKTÖRÜNDE İLK DÖRT AY İHRACAT VE İTHALAT DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye'nin ekonomisinde kritik bir yere sahip olan tarım, gıda ve içecek sektörü, 2025 yılının ilk dört ayında dış ticarette önemli bir performans sergiledi. Sektörün ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre sadece küçük bir artış gösterse de ithalattaki yükseliş dikkate değer boyutlarda gerçekleşti. Bu veriler, sektörün hem fırsatlarını hem de karşılaştığı zorlukları ortaya koyuyor.

İHRACATTA KÜÇÜK ARTIŞ, İTHALATTA YÜKSEK ARTIŞ

2025’in Ocak-Nisan döneminde tarım, gıda ve içecek sektörünün ihracatı, yüzde 0,53 gibi çok sınırlı bir artışla 9,22 milyar dolara yükseldi. İlk bakışta bu artış çok etkileyici görünmeyebilir; ancak küresel piyasalardaki dalgalanmalar ve rekabet koşulları göz önüne alındığında, sektörün ihracatını koruyup hafifçe artırabilmesi olumlu bir sinyal. Türkiye’nin önemli pazarlarındaki ekonomik dalgalanmalar ve kur oynaklıkları ihracatı olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla burada görülen küçük artış, sektörün direnç gösterdiğine işaret ediyor.

Buna karşılık ithalatta yüzde 24,1 gibi çok ciddi bir artış yaşandı ve ithalat 8,15 milyar dolara çıktı. Bu, sektörün özellikle hammadde ve ara ürünlerde dışa bağımlılığının halen yüksek olduğunu gösteriyor. Sektörün ithalatındaki bu hızlı yükseliş, üretim maliyetlerinin artmasına yol açabilir. Ayrıca dış ticaret dengesindeki iyileşmenin de sınırlandığını belirtmek gerekir. Ancak yine de 1,06 milyar dolar dış ticaret fazlası verilmiş olması, sektörün genel performansının pozitif olduğunu gösteriyor.

ÜRÜN VE SEKTÖR BAZINDA İHRACAT ANALİZİ

İhracatta lider ürünler ve sektörler, sektörün dinamik yapısını ve rekabet avantajlarını ortaya koyuyor. İlk dört ayda en çok ihracat yapılan alanlar şunlar:

Şeker ve şekerli mamuller: 1,083 milyar dolar

Sert kabuklu meyveler: 900 milyon dolar

Yaş meyve: 751 milyon dolar

Bitkisel yağlar: 725 milyon dolar

Balıkçılık ve su ürünleri: 584 milyon dolar

Bu sıralama, Türkiye’nin geleneksel tarım ürünlerinde güçlü olduğunu ve dünya pazarlarında rekabetçi konumunu koruduğunu gösteriyor. Örneğin, sert kabuklu meyveler ve şekerli mamuller hem katma değerleri yüksek hem de ihracat pazarları geniş ürün grupları. Burada önemli bir detay, fındık içinin ihracatının yüzde 10,83 gibi kayda değer bir artışla 516,2 milyon dolara ulaşması. Fındık, Türkiye’nin özellikle ihracatta dünya liderliği yaptığı bir ürün. Bu artış hem üretim hem de uluslararası talepte olumlu gelişmeler yaşandığını gösteriyor.

Ayçiçeği yağı rafine ihracatı da yüzde 26,65 gibi ciddi bir oranda artmış ve 363,5 milyon dolara çıkmış. Bu durum, bitkisel yağlar sektörünün dünya pazarlarında rekabet gücünü artırdığının göstergesi. Öte yandan, buğday unu ihracatında yüzde 38,93 gibi önemli bir düşüş var. Buğday unu gibi temel gıda maddelerinde dış satımın azalması, dünya pazarlarında yaşanan talep daralması ya da iç piyasa önceliklendirmesi gibi nedenlere bağlanabilir. Bu düşüş, sektörün farklı alanlarda çeşitlenmesinin önemini vurguluyor.

İTHALATTA BAŞLICA ÜRÜNLER VE SEKTÖRLER

Sektörün ithalatında ise öne çıkan ürünler genellikle hammadde ve üretimde kullanılan ara maddeler. Özellikle soya fasulyesi 691,5 milyon dolarla en çok ithal edilen ürün olurken, bunu 616,4 milyon dolarla sığır ve 591,8 milyon dolarla kakao takip ediyor. Soya fasulyesi, hayvan yeminde ve bitkisel yağ üretiminde kullanılan kritik bir ürün ve dışa bağımlılığı yüksek. Aynı şekilde sığır ithalatının yüksekliği, et üretimi ve tüketimindeki taleple bağlantılı. Kakao ithalatındaki yüksek rakamlar ise çikolata ve şekerli mamuller sektörünün hammaddesine işaret ediyor.

Bunun yanında ithalatın artması, yerli üretim kapasitesindeki sınırlılıklar ya da maliyet avantajı gibi faktörlerle de ilişkilendirilebilir. Özellikle hayvan yemi, bitkisel yağ ve kakao gibi alanlarda dışa bağımlılığın azaltılması, sektörün sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor.

ÜLKE BAZINDA TİCARETİN PROFİLİ

Türkiye’nin tarım, gıda ve içecek sektöründeki dış ticaretinde ülkeler bazında da dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Sektörün ihracatında en büyük pazar Irak olurken, Almanya ve ABD de önemli alıcı ülkeler olarak ön plana çıktı.

Irak’a ihracat 1,047 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti, ancak yüzde 11,75 oranında azalma yaşandı. Irak ekonomisindeki zorluklar, bölgedeki siyasi belirsizlikler ve ticaret engelleri bu düşüşün başlıca nedenleri olarak değerlendirilebilir. Ancak bu ülke hala sektör için kritik bir pazar.

Almanya’ya ihracat yüzde 4,22 artışla 675 milyon dolara yükseldi. Avrupa pazarının önemli bir temsilcisi olan Almanya ile olan ticari bağların güçlenmesi, ihracatın çeşitlenmesi açısından olumlu.

ABD’ye ihracat ise yüzde 11,83 artarak 607,9 milyon dolara ulaştı. ABD pazarı, özellikle işlenmiş gıda ve katma değerli ürünler için büyük fırsatlar sunuyor. Bu artış, Türk ürünlerinin kalite ve marka bilinirliğinin yükseldiğini gösteriyor.

İthalatta ise Rusya 1 milyar dolarla başı çekiyor. Rusya’dan yapılan ithalat, özellikle enerji ve hammadde tedarikinde Türkiye için stratejik bir konuma sahip. Brezilya ve Ukrayna da sırasıyla 830,5 milyon ve 718,4 milyon dolarla önemli tedarikçi ülkeler arasında bulunuyor.

TARIM, GIDA VE İÇECEK SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNE DAİR DEĞERLENDİRME

Bu veriler ışığında, tarım, gıda ve içecek sektörünün hem güçlü yönleri hem de kritik gelişim alanları ortaya çıkıyor. İhracatta geleneksel ürünlerin hâlâ güçlü olduğunu, ancak bazı temel ürünlerde talep azalmasının sektörde çeşitlendirmenin önemini artırdığını görüyoruz. İthalatın yükselmesi, dışa bağımlılığın sürdüğünü ve bu alanda yerli üretim kapasitesinin artırılmasına ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

Ayrıca, sektörün ihracat yaptığı ülkelerde pazar dalgalanmaları yaşansa da Almanya ve ABD gibi gelişmiş pazarlara açılma çabaları olumlu sinyaller veriyor. Türkiye’nin coğrafi konumu ve ürün çeşitliliği, bu sektörün dünya ticaretinde önemli bir oyuncu olma potansiyelini destekliyor.

Özetle, tarım, gıda ve içecek sektörünün sürdürülebilir büyümesi için;

Üretimde verimlilik artışı,

İnovasyon ve katma değerli ürün geliştirme,

İthalata bağımlılığın azaltılması,

Yeni pazarlara açılım ve mevcut pazarların korunması,

Stratejik öncelikler olmalı.

 

reklam

HABER ARŞİVİ

KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam