SON DAKİKA
reklam
reklam

Geçmişten Günümüze İstanbul'un Korkutan Depremleri -1

Köşe Yazarı: Mert CiGERLİ   Eklenme Tarihi: 29 Eylül 2019, Pazar - 21:46   Okunma Sayısı:

Bilindiği gibi deprem, anlaşılması ve tahmin edilmesi en zor olan doğa olaylarından biridir. Bilimin ve teknolojinin bu kadar geliştiği, hava durumlarının, fırtınaların, hortumların ve bir çok doğal felaketlerin aylar, günler öncesinden tahmin edilebildiği günümüz dünyasında depremi en fazla 5-6 saniye önceden tahmin edebiliyor olmamız mümkün olabiliyor artık..  Tarihe bakıldığında İstanbul eski Bizans İmparatoru Constantine tarafından kurulmuş ve bu şehirdeki ilk depremler de kayıtlara bakıldığında taa o zamanlardan günümüze İstanbul depremlerinin başlamış olduğu görülüyor.   İstanbul şehrindeki geçmiş deprem tarihini incelerken dönemin tarihçilerine ve eski dönemde yazılan kitaplara, günlüklere ve diğer kaynaklara başvurmak gereklidir. Aslında baktığımızda çoğu zaman tarihçiler bile deprem konusunda her zaman hemfikir olamamıştır.  İstanbul'da kayıt edilen ilk depremin milattan sonra 342 yılında, yani şehir Bizans imparatoru tarafından kurulduktan 16 yıl sonra gerçekleştiği ifade edilmektedir.   Dönem tarihçisi Jerome'nin ifadesine göre, bu depremin İstanbul'un doğusunda daha şiddetli hissedildiğinden bahseder ve tahminler depremin merkez üssünün İzmit veya Sakarya civarinda olduğu yönünde açıklamalarda bulunmaktadır..  İncelenen kayıtlarda o ilk deprem kayıtlarından 16 yıl sonra 24 ağustos 358 tarihinde İzmit'i (o zamanlar nicomedia ismiyle biliniyordu) neredeyse haritadan silen bir başka deprem oluyor. Bu deprem batıda Makedonya'da bile hissedilmiş (veya Makedonya yakınlarında başka bir depremi tetiklediği) söyleniyor.   Doğuda ise, depremin Trabzon'da hissedildiğinden bahsediliyor. Depremden sonra şehirde çok büyük bir yangın çıkıyor ve şehirdeki zararın büyük çoğunluğununda bu şehir yangınlarının sonucunda olduğu ifade ediliyor...   Dönemin tarihçilerinden Ammianus Marcellinus bu depremlerden ayrıntılarıyla bahsediyor. Ammianus Marcellinus kitabında bu depremler sonunda birçok evin yıkıldığından, ortaya çıkan toz bulutunun saatlerce ortadan kalkmadığından, birçok insanın öldüğünden veya vücutlarının bir kısmını kaybettiğinden, sonunda da sağ kalan birçok insanın göç ettiğinden bahseder.    Günümüz depremlerini inceleyen sismologlar ve tarihçiler bu depremin 1999'daki Gölcük depremine sonrasında çıkan yangın hariç her anlamda birbirine benzediğinde fikir olarak birleşmekte.   Ammianus Marcellinus'a göre deprem sabahın ilk saatlerinde, güneşin doğuşu sırasında gerçekleşmiş. Özellikle tepelerde kurulan evler domino taşı gibi birbirinin üzerine yıkılmış.   Deprem sırasında kükreme-gök gürültüsü benzeri bir gürültü ortaya çıkmış, bu sesler çığlık seslerine karışmıştır. Bazı insanlar enkaz altında kalırken bazıları da boğazına kadar toprağın altına gömülmüştür. Ammianus Marcellinus deprem sonrası yerde açılan çukurlara düşen veya ağaçlara asılı kalan insanların yardım edilse kurtulabileceğini, fakat o anda herkesin kendi derdine düşmesi ile kimsenin kimseye yardım edebilecek halde olamadığından, bu yüzden ölen insan sayısının çok arttığından bahsediyor.  İstanbul ve çevresinde yasayanlar bir sonraki deprem için uzun süre beklemek zorunda kalmıyorlar. 21 Temmuz 365 tarihinde Doğu Akdeniz ve etrafında devasa bir deprem daha oluyor. Depremin merkez üssü Crete Adası olup büyüklüğü de 8.5 olarak tahmin ediliyor. Depremin etkileri Yunanistan'ın tamamında, Ege'deki adalarda, Mısır'da, İtalya'da, ve İstanbul'da ve Anadolu'nun batı yakasında (Ege ve Marmara bölgelerinde) hissedildiği yazıyor..  402 yılında İstanbul'da yaşayan Hristiyan din adamı ve filozof Synesius yazdığı mektupların birinde şehirden taşınmak üzereyken deprem olduğundan bahseder ama daha fazla ayrıntı vermez.  (Devamı yarın)

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam