SON DAKİKA
reklam
reklam

ABD siyaseti gerçek dışı hale çeviriliyor

Köşe Yazarı: HASAN BİRGÜL   Eklenme Tarihi: 19 Şubat 2021, Cuma - 09:50   Okunma Sayısı:

Saygı değer okurlarım; “Kralın Tüm Adamları” filmini izlediniz mi? 10 Eylül 2006 yılında vizyona girmiş bugünün ABD’sine ve en son olaylara bağdaştırma yapacağımız bir film. Değerli politik sinemaseverler bu filme bence bir göz atın veya izleyin bugüne dair anektodlar mutlaka karşınıza çıkacak. Farklı bir giriş yapmak istedim açıkçası direk etme bulma dünyası diye avamca bir giriş yapamazdım sonuçta. ABD seçimlerinden sonra, ABD siyaseti gerçek dışı bir hal almaya devam ediyor. Zaten normal bir sene geçirmedik ve tüm anormalliğiyle devam ediyor. Hakikat-Ötesi (Post-Truth) çağından Tuhaf-Ötesi (Post- Weird) çağına kesinlikle adım attık.

Filme gelirsek, popülizm ve hırsın aynı bünyede birleştiği bir politikacı olan Willie Stark, hedefi uğruna her durumu göze alan ve mubah sayan bir şahsiyettir. Bu özelliği sayesinde; ilk yılların da başarı kazanmasını sağlasa da sonradan hızla düşüşe sebep olan kariyerinin de baş sebebi olacaktır. Bu kısa alıntı popülist siyasetçilerin öne sürdükleri ortak temaları özetliyor saygıdeğer okurlar. Popülist liderler kendilerini halktan biri olarak görürler. Popülist siyasetçi, halkın dilini konuşur, halk gibi öfkelenir, öfkesini halk gibi dile getirir, lafı dolandırmaz ve milletiyle herhangi bir aracı kullanmadan iletişime geçmek ister. Kralın Tüm Adamları filminde hâkim siyasi ekonomik elite rakip olarak valiliğe aday olan, halk adamı Willie Stark seçim kampanyası sırasında taşrada yaptığı konuşmalarda seçmenlere şu cümlelerle seslenir.

“Taşralılar, bana kulak verin! Gözünüzü açın. Taşralıya taşralıdan başkasının faydası yoktur. Oy vermezseniz yoksunuz. Sofranızdan ekmeğinizi çalan, evlatlarınızı okulsuz bırakan, sizi cahil diyerek hor gören bu şehirli kodamanlar, beni yıllarca kandırdıkları gibi sizi de kandırdılar. Şimdi onları kandırma sırası bizde. Onlara günlerini göstermeye, intikam almaya geliyorum. Durumunuzu düzeltmek sizin, benim ve Tanrı’nın ellerinde. Sizinle köprülerin, okulların, ekmeğin, kitapların, yolların arasına giren her şeyin kafasına vurun. Tokmağı bana verin; ben sizin için kafalarına vurayım.’’

Post Modern popülizm, yeryüzünü kontrol etmek isteyenler için yeni bir ideolojidir. Bu nedenle geride bıraktığımız Ocak ayının en çok konuşulan tartışılan siyasi hikâyesi ABD Başkanı Donald Trump'ın destekçileri tarafından ABD Capitol Hill’de yapılan şiddetli isyan ve ayaklanmadır. 6 Ocak'ta kongre binasında kaotik sahnelerin ortasında, üst düzey Cumhuriyetçiler, itibarlarını kurtarmak için gecikmiş bir girişimde bulundular. Donald Trump'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu kabul etmeyi ve barışçıl bir güç transferini taahhüt etmeyi reddetmesinden çok açık bir şekilde uzaktılar. Fakat, Trump destekçilerinin öfkesi bize bazı soruları beraberinde getirdi. 2020'de 74 milyondan fazla Amerikalının kendisine oy vermesi, ABD toplumunun iç dinamiğini ve Trumpizmin gerçekten bir siyasi güç olup olmadığı hakkında ciddi soruları ve kutuplaşmayı beraberinde getirdi. Asıl tartışılması ve akıl yürütülmesi gereken konu bunun olması gerektiğini düşünüyorum acizane fakat bizim üst düzey ABD Analizcilerimiz, komplo teorisyenlerimiz, kahinlerimiz vay efendim o böyle değil şöyle en doğru olanı biziz diye dursunlar biz olaya farklı bir pencereden bakmaya devam edelim saygıdeğer okurlar.

İlk etapta neden orada olduklarını anlamak için kaseti geri almamız gerekiyor. Ayaklanmadan hemen önce Trump, Beyaz Saray'ın arkasındaki bir parkta “Amerika'yı Kurtar Mitingi” düzenledi ve izleyicilerine şunları söyledi;

“Bugün burada hepimiz seçim zaferimizin hırsız radikal sol Demokratlar tarafından çalındığını görmek istemiyoruz, sahte haber medyası tarafından ortaklaşa çalışılmış bir senaryoyla karşı karşıyayız. Yaptıkları ve yapacakları şey bu. Asla pes etmeyeceğiz. “

Trump, konuşmasını harekete geçirici mesajı ise “Pennsylvania Caddesi'nde yürüyeceğiz ve zayıf olanlara bir ders vereceğiz.” diyerek taraftarlarını harekete geçirdi. Dikkatimi çeken bir cümle ise şuydu; “Ülkemizi geri almak için ihtiyaç duydukları gurur ve cesaret sizde var. Asla kabul etmeyeceğiz, bu seçimin gerçekleşmemesi için çabalayacağız. Biz seçimi büyük bir farkla kazandık diyerek mitingini tamamladı. Trump taraftarları kalabalık bir grupla protestoya başladı.

ABD Kongresinin Senato ve Temsilciler Meclisi kanadı, 6 Ocak'ta yerel saat ile 13.00’da 3 Kasım’da yapılan Başkanlık seçimleri sonucu eyaletlerin seçici kurul delegelerinin kullandığı oyları Anayasa gereği tescil etmek için toplanmışlardı. Aslında herkeste bir endişe vardı. Başkan yardımcısı Mike Pence bile gergin bir halde Capitol Hill binasına gelmiş ve üst düzey bir koruma altındaydı. Ne tuhaf kendi taraftarları Mike Pence mi zarar verecekti bunu düşünmek lazım veya kurgulanan bir hareket mi bunu da göz ardı etmemiz lazım. ABD’nin en önemli ve korunaklı binası, başkanlık seçimlerinin sonucundan memnun olmayan ülkenin dört bir yanından başkente gelmiş Cumhuriyetçi beyaz vatandaşların işgaline ve baskınına uğradı. İşte bu noktadan sonra ülkenin siyasi tarihi açısında unutulmayacak yeni bir sayfa açıldı. Yüzleri Amerikan bayrağı renkleriyle boyalı, Viking şapkalı, kostümlü Trump destekçileri, Amerikan sisteminin ana sütununu temsil eden Kongre’de, en başta ABD halkına olmak üzere tüm dünyaya hiç beklenmedik kargaşa, kaos ve isyan görüntülerini verdi. Bu açıdan aslında güvenlik durumunu da konuşmamız lazım. Liberal düzenin kurucusu gibi gözüküp lakin ciddi kutuplaşmış, kendi değerlerinin evrensel olduğuna inanmış ve bunu askerî güç kullanarak da dayatmış ama gücü erozyona uğramış sözde Amerika demokrasisi hem prestij olarak hem de söylem olarak ciddi tahribat görmüştür. Cumhuriyetçi gelenek içinde ortaya çıkan Trumpizm denilen bir sosyolojik tabanın siyasete geçiş sürecini tanıklık etmiş olduk.

Kongre baskınının Joe Biden yönetiminin dış politika anlayış ve pratikleri üzerinde de etkileri olacak. Önümüzdeki dönemlerde yeni başkanın temel ilgisini ülke içi sorunların çözümüne ve tahrip edilen anayasal kurumların yeniden inşasına ayırması kutuplaşmış toplumu bir araya getirmesi çok kolay olmayacak bu olaydan demokratlar da nasibini alacak. Renk devrimleri üzerinden başka ülkelerin iç işlerine karışmak ve kendisiyle yakın çalışabilecek rejimleri iktidara getirmek ABD’nin bir numaralı stratejik eylemidir. Fakat şimdi kendi silahıyla vurulması durumu farklı bir perspektife getirmiş durumda diyebiliriz. Inglehart ve Norris, popülizmin ABD’deki yükselişine, Batılı toplumlardaki kültürel geri tepkiye dayalı bir açıklama getirir. Buna göre, popülizm sadece ekonomik sebeplerle doğmamakta, aynı zamanda ilerlemeci yöndeki sosyal değişime de insanlar tepki duymaktadır. Batılı toplumların kozmopolit ve çok kültürlü bir yöne doğru geçirdiği kültürel evrim ile birlikte çevre koruma, insan hakları ve cinsiyet eşitliği gibi konular iyice ön plana çıkarken kendini bunlardan dolayı tehdit altında hisseden az eğitimli, orta yaş ve üstü beyaz, dindar ve erkek nüfus arasında bu tür ilerlemeci değerler ve politikalara karşı büyük ve öfkeli bir geri tepki oluştu. Liberal demokrasilerin illiberal popülist etkilere daha açık ve kırılgan olduklarını görüyoruz. Trump dönemi Amerika’sı bize bunu açıkça göstermiş oldu. Küresel Güç ABD bu sefer ciddi yara aldı.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam