SON DAKİKA
reklam
reklam

Bilmemek ayıp değil, ama…

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 1 Mart 2021, Pazartesi - 10:34   Okunma Sayısı:

Marmarayda

Marmaray ile Ayrılıkçeşme’den Sirkeci’ye geçiyorum. İki kişiden biri sordu:

 

   ---Tren Kazılı cesme gider?  Türk olan arkadaşı tercüme ediyordu…

   ---Gazlıçeşme demek istedi abi…

 

İçimden, senin dilini eşekarısı soksun demek geldi. Be kardeşim, sen Türk’sün ama senin arkadaşın Türkçe’ye daha vakıf, utan be! Afrikalıya semtin adını doğru şekliyle açıklamaya ve Türk kardeşime de doğrusunu öğretmeye geçtim:

 

   ---Evet, bu tren Kazlıçeşme’ye gidiyor.

 

***                            ***                       ***

Paris gezisi

Paris’i gezmiş olan hanım arkadaşına anlatıyor:

 

   ---Bir güzel şehir, bir güzel şehir ki, anlatamam sana… Diğeri orta yaşta olmasına rağmen çok okumanın sebep olduğu şişe dibi gibi kalın gözlükleriyle dinliyor.

   ---O yollar, mağazalar, parfümler, hanım ayakkabıları, çantalar… Nasıl anlatsam bilmiyorum sana…

   ---Moda gözlükler, saç stilleri, çantalar… Dinleyen arkadaşı sordu:

   ---Tamam da bunlar her yerde var. Farklı olan ya da ayrıcalık sunan nedir?

   ---Anlatıyorum işte kızım, dinlesene! Sen daha önce hiç Paris’e gittin mi?

   ---Hayır gitmedim. Peki, sen kaç kez gittin Paris’e?

   ---Valla yalan olmasın bu yedinci gidişim…

 

Gözlüklü arkadaşı bu hanıma haddini bildirmek için fırsat arıyordu herhalde. Sonunda dayanamadı ve başladı sormaya

 

   ---O zaman sen Paris’teki Petersburg Müzesi’ni (!), “Ben hiç melek görmedim, gösterin çizeyim” diyen ünlü Fransız Ressam Gustave Courbet’in mezarını, İnnocents (Masumlar) Meydanı’nın ortasındaki Masumlar Çeşmesi’ni, Louvre Müzesi’ni, Paris’in en büyük katedrali Notre Dame’ı gezmişsindir.

   ---Valla o kadar gezme imkânım olmadı. Hepsini de gezmek isterdim ama vakit yetmiyor…

 

Bir gösteriş budalasından ancak bunlar dinlenebilir vakti olanlar için…

 

***                           ***                       ***

 

İngiliz’le Türkçe Anlaşmak

Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti. Gemi Liverpool Limanı’na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz'e bağırmış:

 

   ---Tut şu halatı! İngiliz bir şey anlamamış. Temel yine bağırmış:

   ---Tut şu halatı! İngiliz’de yine hareket olmayınca Temel ortaokuldaki İngilizcesi ile bağırmış:
   ---Do you speak English?

   ---Yes, Yes demiş İngiliz. Temel öfkeyle bağırmış:

   ---O zaman tut şu halatı!

 

Yorumlama

Emekli olmadan önce ben 14 tayin görmüştüm. Her tayin yerine gitmeden önce o il, ilçe hakkında birçok eser okurdum. Birliğime katıldıktan sonra da boş zamanlarımı inceleme gezisi şeklinde değerlendirirdim. Çektiğim resimleri sonradan tek tek gözden geçirir ve farklı bir ayrıntı yakalamaya çalışırdım.

Yurt dışına yaptığım gezilerde gideceğim yerin haritasını temin eder, arkeolojisi, sanat eserleri, tarihi ve müziğiyle ilgili bilgilerle kendimi donatırdım. Ne yazık ki, yurt dışına gidenlerimiz hiç not almadan sadece birbirleriyle aynı noktada farklı pozlar vererek resimler çektiriyorlar.

Bu bizim en zayıf yanımızdır. 14-15’inci yüzyıllardan itibaren bu topraklara gelen seyyahların gözlemlerine bakınca öğreneceğimiz ne kadar çok şey olduğunu görüyoruz.

Kazlıçeşme’nin bırakın yerini adını bile doğru telâffuz edemiyoruz.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam