SON DAKİKA
reklam
reklam

Demeçlerle birbirine saldıran iki ülke

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 18 Ocak 2022, Salı - 22:19   Okunma Sayısı:

İran, devrimden önceki dönem

 

Pehlevi Hanedanı, 1925-1979 yılları arasında 54 yıl süreyle hüküm sürmüştür. Rıza Şah Pehlevi, 1925’te kendini şah ilan ederek tahta çıkmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1941’de İngiltere güneyden, SSCB kuzeyden İran’a saldırmış, Rıza Şah Pehlevi Güney Afrika’ya sığınmıştır. 1953’te oğul Muhammet Rıza Pehlevi Şah olmuştur.

 

Ocak 1979’daAyetullah Humeyni önderliğinde gerçekleştirilen İran İslam Cumhuriyeti sonucunda hanedan yıkılmış ve Muhammed Rıza Pehlevi Mısır’a sığınmıştır.


Pehlevi Hanedanı, 1947-53 arasında İsrail ile önemli dostane ilişkiler yaşamıştır. Hatta İsrail İran’ın silahlandırılmasında yer almıştır. İki ülke arasındaki ortak “Çiçek Tzur Projesi, denizden denize füze, ABD Harpoon füzesinin 200 kilometrelik versiyonu”nu geliştirmeyi amaçlıyordu. Yine bu dönemde İsrail’in Jericho-2 füzesi olan “Project Flower” kod adlı ortak yapımı da görüşmüşlerdi.

 

1979 İslam Devrimi sonrası

 

Mollaların 1979 yılında iktidarı ele geçirmesinden sonra İran, İsrail ile bütün diplomatik ve ticari ilişkilerini koparmış, İsrail’in bir devlet olarak meşruluğunu dile getirmeye başlamıştır. 1980 Eylülü’nde başlayan İran-Irak Savaşı, Saddam rejiminin İsrail üzerinde ciddi bir tehdit yarattığı anlaşılınca İsrail bu savaşta Humeyni tarafında yer almıştır. Hatta İsrail bu savaşın ilk üç yılında İran’a 500 milyon dolarlık silah sevkiyatı yapmıştır.

 

Şah döneminde İran’a silah sevkiyatının yüzde 90’ını ABD sağlarken. Bu savaş sırasında İran’ın elindeki silah, cephane ve ikmal malzemeleri bitmişti.

 

Humeyni, İsrail’in Filistin bölgelerini işgal etmesini ve 1982’de başlattığı Lübnan Savaşı sırasında ülkenin güneyinde ilerlemesini yüksek sesle eleştirmiş, Şii milislerini desteklemesi için Devrim Muhafızları’nı Beyrut’a göndermiştir.

 

İran-İsrail ilişkilerinde gerginlik ortaya çıkmaya başlarken, iki ülke arasında gizli bir işbirliği ağı da kurulmuştu. İran’ın savaşta sıkıntı çektiği sırada İsrail yardım teklifinde bulunmuştu. Nükleer silah üretmeye çalıştığı iddia edilen Irak’a karşı İsrail’in yaptığı bu teklif hemen kabul görmüştü.

 

Irak’ın silah üstünlüğünü İran da İsrail de kabul etmek istemiyordu. İsrail, Irak’taki nükleer tesisi bombalama planlarını yaparken İran, İsrail Hava Kuvvetlerine gizli bilgiler aktarmıştır.

 

SSCB’nin yıkılması üzerine

 

İran-Irak arasındaki sekiz yıllık savaş 1988’de bitince bu gizli işbirliği de açığa çıkmıştı. 1990’lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle İsrail’e husumet duymaya başlamıştır. Özellikle İzak Rabin hükûmeti İran’a karşı daha saldırgan bir tutum benimsemeye ve bu tavrını tırmandırmaya başlamıştır. 1991 yılında Irak üzerine Körfez Harekâtı başlayınca Irak tamamen zararsız hale gelmiştir.

 

İran, Yahudi devletinin yok olacağı tahmininde bulunurken, İsrail’in de İran’ın her türlü nükleer teknolojiyi kullanma hakkını reddettiğine dikkat çekiyor uzmanlar…

İran’la nasıl bir uzlaşma

 

İran’ın nükleer programıyla ilgili sözleşme şartlarının geçerlilik süresi 2025 yılında dolmaktadır. ABD’nin yeni Başkanı, İranlı yöneticilerin uranyumu zenginleştirme çalışmalarına uymaları halinde görüşmelere yeniden başlayacaklarını belirtmişti; ancak bundan sonuç alınamadı.

 

Gelişmeler böyle devam ederse İran’a tehdit gözüyle bakan Körfez ülkeleri de tedirginlik yaşayacaklardır. Son olarak da, Biden’in İsrail konusunda Trump’ın aldığı kararlar ve sağladığı imkânları geri almak gibi bir tavrının olmayacağını da söylemeliyiz. Biden koyu bir İsrail destekçisidir. Dolayısıyla Filistin halkının da iyileşme beklemesi hayal olacaktır.

 

 

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam