SON DAKİKA
reklam
reklam

Afrika’nın bir sömürgecisi-I (Portekiz)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 1 Şubat 2023, Çarşamba - 12:04   Okunma Sayısı:

Cumhurbaşkanı’nın 17-20 Ekim 2021 tarihleri arasında Batı Afrika ülkelerine yaptığı ziyaret nedeniyle özellikle Angola’yı tanıtmak istedim.

 

Batı Afrika’da darbe mağdurları

 

Ana karada Angola, Gine-Bissau, Mozambik, Atlas Okyanusu’ndaki adalar üzerinde Cape Verde, São Tomé ve Príncipe… Portekiz sömürgesi olmaktan yeni kurtulmuş, Portekizce konuşan, bazıları zengin yer altı servetlerine sahipken bazıları turizm gelirleri ve açık deniz balıkçılığıyla geçinen, eğitim seviyesi düşük, askeri güçleri zayıf, ama askerlerin çok kez darbesine maruz kalmış Batı Afrika ülkeleridir.

 

Adalardaki ülkelerin nüfuslarının az olması nedeniyle küçük bir halk hareketini bastırmak için anakara ülkelerinden adaya kuvvet sevk edilmiştir. Ada yönetimini elinde bulunduranlar, hiçbir zaman kendi öz güçlerine güvenmemişlerdir.

 

Yazının başında adı geçen Portekiz, 15’inci yüzyıldan itibaren Okyanuslarda ve Okyanus ötesinde keşifleri başlatmıştır. Afrika kıtasının batı sahillerini sahipsiz görünce yerli halkın üzerinde hâkimiyet kurarak kendisine bağlamıştır.

 

Portekiz 1483 yılında, günümüzde Luanda’nın bulunduğu sahil kesiminde ve iç bölgelerde ticaret merkezleri oluşturmuş, 19’uncu yüzyıl sonlarında Angola’nın bugünkü sınırlarının sistematik olarak ele geçirilmesini ve ülkenin tümüyle işgal edilmesini başlatmıştır. Bu işgal 1920’li yıllara kadar sürmüştür.

 

Afrika kıyı şeridinde yaptığı keşiflerden Asya ve Hint Okyanusu’nda kademeli şekildeki ticaret yollarının kurulmasına, Estado’da Ümit Burnu’nun doğusundaki Portekiz İmparatorluğu’nun ortaya çıkışından Amerika’daki kolonizasyon heves ve projelerine kadar Portekiz’in etkisi görülebilir. Portekiz İmparatorluğu, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısına kadar sömürgecilik alanında çeşitli misyonlar üstlenmiştir.

 

Osmanlı Portekiz ilişkileri

 

Basra, Bağdat, Yemen, Hicaz ve Mısır’ı elinde bulunduran Osmanlı Devleti, Portekizlilerin Basra ve Kızıldeniz ağızlarını tutmasından, Portekiz donanmasının Hint sularında ve hatta Kızıldeniz’de faaliyette bulunmasından hem siyasi hem ticari bakımdan ciddi ölçüde tehdit altında kalmıştır.

 

Hicaz taraflarına sahip olan Osmanlı Devleti manevi itibarını zedeleneceği kaygısıyla donanmasını Hindistan’da harekât yapabilmek için Süveyş Kanalı’nı açmaya teşebbüs etmiştir.

Portekiz Krallığı, Hint seferlerindeki başarılarından başka kendi yakınındaki komşu topraklarına da göz koymuştur.

 

Ebu Mervan Abdülmelik, eski sultanı devirerek Fas hükümdarı olunca, eski Sultan Abdullah da dostu olan Portekiz Kralı Sebastiyan’dan yardım istemiştir. Sebastiyan, saltanat mücadelelerinden istifade ederek 80 bin kişilik bir kuvvet ve 360 topla Fas topraklarına çıkmıştır. Meşhur Vadi’s-sebil muharebesinde bu ordu Türk kuvvetlerine yenilmiştir.

 

Portekizlileri Hint Denizinde en çok yıpratan Pirî Reis olmuş, Arabistan Yarımadası’nın güneydoğusundaki Maskat’ı ele geçirmiştir. Hürmüz Adası’ndaki kaleyi alamayınca Basra’ya gelip validen yardım istemiş, ancak vali ona, “Sen Müslümanlara zulmetmiş ve mallarını yağma eylemişsin” demiş ve tutuklatmıştır.

 

Portekizlilerin Basra Körfezi’nin kapatmak istediklerini haber alınca Mısır’a gelmiştir. Hürmüz muhasarasını kaldırması, donanmayı askerleriyle birlikte Basra’da bırakarak Mısır’a gelmiş olması, İstanbul’a bildirilince suçlu görülerek Mısır divanında başı kesilmiş ve mallarına el konulmuştur.

 

Osmanlı Devleti’nin Afrika sömürgecilerine karşı ilk mücadeleleri Portekizlilerle olmuştur.  Portekiz-İspanya Krallıklarının birleşik idaresi 1580’den 1640 yılına kadar sürmüş, Portekiz’in eski denizciliğinden eser kalmayınca Osmanlı-Portekiz ilişkileri kesilmiştir.

 

 

 

 

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam