SON DAKİKA
reklam
reklam

İç siyaset kızıştı

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 24 Mart 2023, Cuma - 11:27   Okunma Sayısı:

    Türkiye, asrın felâketi diyebileceğimiz bir deprem fırtınası yaşadı.  Aslında fırtına giderek azalan dozda devam etmektedir. Binlerce canımız diri diri toprağına altında inleyerek ölümü bekledi. Allahım, böyle bir sondan koru!

   

    Siyaset, ömrünü tamamlayacak olanlarla hayata göz açacak olanların günlük bağırış çağırışlarıyla dolu. Şu bağırarak konuşmaktan bir türlü vaz geçemedik. İç siyasetle ilgili yazı yazmamaya çok özen gösterdim ve gösteriyorum da. Türkiye’de siyaset, fikir ve eylemlerin sergilenmesinden ziyade kişilerin çarpışması şeklinde cereyan eden bir tiyatro haline geldi.

 

    Oy nispetleri farklı olan partiler, oylarını yükseltmek içinÖnce kutuplaştırmayla başlayan çalışmalar, şimdi cepheleşmelerle devam ediyor. Her başvuruya kapılarını açık tutuyorlar. Sahneye şimdi de Hüda-Par çıktı.

 

Bizim Demosthenes

 

    Nasrettin Hocamızdan cuma namazı öncesi vaaz vermesini istemişler. Hoca, vaaz karşılığı elli altın istemiş. Cemaat bu talep karşısında çok kızmış, ama çaresiz bu parayı da vermiş. Hoca çıkmış kürsüye bir güzel vaaz vermiş, cemaat da memnun kalmış.

 

    Namazdan sonra çıkışta hoca parayı geri vermeye başlamış. Cemaat hem sevinmiş hem de şaşırmış. Neden böyle davrandığını sormuşlar. Hoca açıklama yapmış:

 

    ---Birincisi cebinde parası olan insan kendinden daha emin ve rahat oluyor. İkincisi parayı verenler verdikleri paranın karşılığını almak için can kulağı ile dinliyorlar, demiş.

 

Siyasetteki tutarsızlıklar

 

    İsyanım var bu ülkenin siyasetçisine, aydınına, okumuşuna, idarecisine... Terör örgütünün her başı sıkıştığında onu kurtarmak için ateşkes, kardeşlik, barış nutukları atanlara... Akîllere, insan hakları savunucularına!

 

    “Çatışmalar dursun, silahlar sussun”… Bu nutuklarla hükümetin kapısını çalmaya gidenlere. Hiç tahlil yapmadan, geçmişi dikkate almadan pembe gözlüklerle problemleri çözmeye çalışanlara, sloganlarla olan bitene çanak tutanlara…

 

    Siyasal İslamcı iktidar partisiyle Atatürk ilkelerini bağrında hıfzeden milliyetçi parti, Hüda-par temsilcileriyle görüşecek. Bu partinin parti programında;

 

*Eyalet sistemine geçilmesi,

*Kürtlere özerklik verilmesi,

*Şeriat yönetimine geçilmesi,

*’Andımız’ın yasaklanması,

*’Ne mutlu Türk’üm diyene, Bir Türk dünyaya bedeldir’ gibi Türklüğü çağrıştıran tüm görsel ve yazılı ifadeler kaldırılmalıdır yazılıdır… Laikliğin karşıtlığını ifade etmek için de açılmış bir Kur’an-ı Kerim betimlenmiştir.

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 7,5 yıl görev yapmış bir emekli subay olarak yüreğim titredi bu programda yazılı olan konulardan bazılarını çıkarttım:

Hüdapar parti programından alıntılar

 

**Temsil yetkisini halktan alan bir meclisin de şüphesiz sınırları vardır. Böyle bir meclis, dilediği konuda herhangi bir sınırlama olmaksızın dilediği şekilde kanun yapamaz. Toplumun temel dokusu ile bağdaşmayan ve milleti millet yapan temel değerlerine saygı çerçevesinin dışına taşan düzenlemeleri yapamaması; yaptığı kanunların insan haklarına, hukukun temel ilkelerine, genel ahlaka ve adaba, toplumun inanç ve değerlerine uygun olması bunlarla çelişmemesi gerekir.

 

**Yeni anayasa herhangi bir ideoloji dayatmamalı, bu çerçevede hem seçilecek milletvekillerinin hem de devletin değişik kademelerinde görev alacakların yemin metni değiştirilmelidir. Hiç kimse bir ideolojiye bağlılık üzerine yemin etmemeli ama herkes bu toplumun faydasına çalışacağına dair yemin etmelidir.

 

**Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.

 

**Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.

 

**Sayısı binleri bulan kayıpların akıbeti açıklanmalı, faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturmalar ciddiyetle yürütülmeli ve sorumlular bulunup cezalandırılmalıdır.

 

**Köy yakma ve zorunlu göç olaylarının hesabı sorulmalıdır. Ergenekon, jitem ve benzeri yapılanmaların bölgede yaptığı hukuksuzluklar derinlemesine soruşturulmalıdır.

 

**Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.

 

**Said-i Nursi, Şeyh Said ve Seyyid Rıza gibi şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili arşivler derhal açılmalıdır.

 

Diyecekler

 

İktidar partisinin görüşeceği Hüda-par ile bu hususları dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Almayabilir de. Unutmayalım ki,

 

Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam