Ekonomik büyüme bir ülkede iki dönem üretilen mal ve hizmet toplamlarının artış oranıdır. Genel
olarak gayri safi milli hasıla veya gayri safi yurtiçi hasıla cinsinden hesaplanır.
Tanımlardan sonra anlaşılacağı gibi ekonomik büyüme üretimle doğru orantılıdır. Ne kadar üretim
yapılırsa istihdam o kadar artacak, işsizlik azalacak, devletin vergi gelirleri artacak, halkın refah
seviyesi yükselecek, ülkeye döviz girdisi sağlanacaktır.
Ekonomik büyümeyi sağlamak için arz talep dengesini de unutmamak gerekir. Halkın gelir seviyesi
yükseldikçe harcamaları da artacağından ülkede yapılan üretim tüketimi karşılamalı hatta daha fazlası
yapılarak ihraç edilmelidir. Ayrıca ülkeden yapılan ihracat ithalattan fazla olmalıdır.
Devlet, üretim ve yatırımları arttırmak için çeşitli destekler sağlayarak ekonomik büyümeyi
hedeflemektedir.
Ekonomik büyüme yıllık bazda hesaplandığı gibi çeyrek dönemlerde de hesaplanır. Yukarıdaki
tanımda ekonomik büyümeyi tanımlarken bir ülkede bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin, bir
dönem önce üretilen mal ve hizmetlerin toplamına oranıdır. Şöyle ki
2023 yılında üretilen mal ve hizmetler=1000
2022 yılında üretilen mal ve hizmetler= 800 ise
2023 yılı için ekonomik büyüme=1000/800 =1,25-1=25 %25 olarak hesaplanır.
Ekonomik büyüme sermayenin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Sermaye yeterli ise ülkede gerekli
yatırımlar yapılabilir.
2024 yılı 1. Çeyrekte %5,7 ekonomik büyüme sağladığımız TÜİK tarafından açıklandı. Enflasyon
oranları gibi TÜİK in açıkladığı büyüme oranı da inandırıcı gelmiyor. Çünkü vatandaş olarak bırakın
büyümeyi hissetmeyi, küçüldüğümüzü bariz bir şekilde hissediyoruz. Geçtiğimiz aylarda TÜİK, gerçek
enflasyon oranının %96 olarak algılandığını itiraf etmişti.
Ekonomik büyümeyi nasıl hissederiz.? Örneğin asgari ücretli bir vatandaş olarak düşünelim. 2023 yılı
enflasyon oranı TÜİK tarafından %64,77 olarak açıklanmıştı. Yılbaşı’nda ise asgari ücret %50 oranında
arttırılmıştı. Bu durumda kişinin geliri artmış ama enflasyona maruz kalmış demektir. Hâlbuki asgari
ücrete enflasyon %64,77 iken %75 oranında zam yapılsaydı vatandaş %10 büyüdüğünü hissedebilirdi.
Kişisel büyüme alım gücünün yükselmesi ile belirgin duruma gelir. Başka bir ifade ile vatandaş aldığı
yeni maaşla, eskiden aldığı maaş ile satın aldığından daha fazla ürün alabiliyorsa ekonomik
büyümeden bahsedilebilir.
Açıklanan %5,7 büyüme rakamı gerçeklerden uzaktır. Yaşadığımız yüksek enflasyon ortamında
neredeyse her gün temel ürünlere zam yapılmaktadır ve halkın alım gücü her geçen gün
azalmaktadır. Dolayısıyla ekonomik büyümeden bahsetmek mümkün değildir.
Ekonomik büyümenin en belirgin koşullarından birisi de ülkede üretim kaynaklarının çoğalması,
işsizliğin azalması, ihracatın atması gibi temel ekonomik faktörlerin olumlu seyir izlemesiyle mümkün
olacaktır. Üretim her ekonomik modelde en ön planda olmalıdır. Çünkü döviz girdilerinin artarak
merkez bankası rezervlerinin yükselmesi, tüketici güven endeksi, yabancı yatırımcıların ülkeye
gelmesi, vergi gelirlerinin artması ancak üretimin çoğalması ile mümkündür.
Ekonomik büyümenin bir diğer faktörü ise cari açık değil cari fazlanın oluşmasıdır. Yapılan ihracat
rakamı, ithalat rakamından fazla olmalıdır ki bu fazla sağlanabilsin. Ülke olarak ihracatımız yüksek
rakamlara ulaşmasına rağmen ithalatımız daha fazla olduğundan cari açık vermekteyiz. Biraz daha
açmak gerekirse değersiz ürünleri satıp değerli ürünleri alıyoruz anlamına gelir.
İthalatta önemli olan ithal ikame malların yurtdışından girdilerinin azaltılmasıdır. Ayrıca üretim
kalemlerinde kullanılan ara mal veya yardımcı mallar ülkemizde üretilmeli böylelikle dövizin yurt
dışına çıkışına engel olunmalıdır.
Geçen aylarda T.C. Merkez bankası başkanımız, yıl sonu enflasyon hedefinin %38 olarak revize
etmişti. Ancak ekonomik göstergelere baktığımızda bu hedefin gerçekleşme ihtimalinin çok zor
olduğu görülmektedir. Öncelikle yaklaşık 1,4 trilyon TL bütçe açığımız, dış borçlarımız bulunmaktadır.
Bütçe açığı da vergi ve zamlarla kapanacaktır. Nitekim köprü zamları ile başlayan fiyat artışları devam
edebilir. Bir diğer konu da vergi artış veya düzenlemelerinin kaçınılmaz olmasıdır. Kira vergisinde
istisnanın kaldırılması, şirketlere cirolarına göre asgari oran getirilmesi bunun en güzel örnekleridir.
Enflasyon mayıs ve haziran ayında pik yapacak daha sonrada da inişe geçeceği açıklanmaktadır.
Geçen yıl temmuz ve ağustos aylarında %9-9.5 olan enflasyon bu yıl 3-4 oranında gerçekleşirse bu
düşüş baz etkisinden başka bir şey olmayacaktır. Yani vatandaşın alışverişlerindeki artış devam
edecektir ama biraz düşük oranda olacaktır.
Yaklaşık iki aydan bu yana yabancı para girişleri oluşmaya başladığında merkez bankası rezervlerimiz
pozitif duruma geçti ve döviz kurları, piyasadan alım yapıldığı için yatay seyir izlemektedir. Ancak
yabancılardan ülkemize gelen paranın çoğunluğu CARRY TRADE yöntemiyle geldiği için bir müddet
sonra geri gidecek demektir. Önemli olan üretim yaparak büyümektir. Yani taşıma suyla değirmen
dönmez. Büyüme rakamlarına bakıldığında en yüksek payın inşaatta olduğu görülmektedir. Bunun
sebebi geçen yıl yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle bölgede binlerce projenin hayata
geçirilmesidir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi gerçek büyüme üretim anlamında olmalıdır. Bunun dışında oluşan
büyüme göstergeleri bir müddet sonra yerini küçülmeye bırakabilir.
TÜİK tarafından yayınlanan 1. Çeyrek büyüme rakamları aşağıdaki şekildedir.
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2024 yılı birinci çeyreğinde %5,7 arttı
GSYH 2024 yılı birinci çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı
çeyreğine göre %5,7 arttı.
İnşaat sektörü 2024 yılının birinci çeyreğinde %11,1 arttı
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yıla göre
zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat sektörü toplam katma değeri %11,1, bilgi ve iletişim
faaliyetleri %5,5, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %5,0, sanayi %4,9, tarım %4,6, hizmetler
%4,3, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %3,3, diğer hizmet faaliyetleri
%2,8, gayrimenkul faaliyetleri %2,5 ve finans ve sigorta faaliyetleri %2,0 arttı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre
%2,4 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2024 yılının birinci
çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %5,8 arttı.
Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2024 yılının birinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir
önceki yılın aynı çeyreğine göre %90,0 artarak 8 trilyon 822 milyar 248 milyon TL oldu. GSYH'nin
birinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 285 milyar 572 milyon olarak gerçekleşti.
Hane halkı nihai tüketim harcamaları 2024 yılının birinci çeyreğinde %7,3 arttı
Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı
çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %7,3 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %3,9,
gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise %10,3 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2024 yılının birinci çeyreğinde %4,0 artarken ithalatı %3,1 azaldı
Mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş
hacim endeksi olarak %4,0 artarken ithalatı %3,1 azaldı.
İşgücü ödemeleri 2024 yılının birinci çeyreğinde %108,4 arttı
İşgücü ödemeleri, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %108,4 arttı. Net
işletme artığı/karma gelir %107,8 arttı.
İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı %42,0 oldu
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci
çeyreğinde %37,8 iken, bu oran 2024 yılı birinci çeyreğinde %42,0 oldu. Net işletme artığı/karma
gelirin payı ise geçen yılın birinci çeyreğinde %40,0 iken, 2024 yılı birinci çeyreğinde %44,2 oldu.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN