SON DAKİKA
reklam
reklam

İsrail İran’a da saldırır mı?

Köşe Yazarı: EMİNE ASYA KOÇYİĞİT   Eklenme Tarihi: 20 Ekim 2024, Pazar - 00:29   Okunma Sayısı:

Helikopteri düşürülerek hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı’nın ölümü üzerindeki sır perdesi henüz kalkmamışken Hizbullah’ın İsrail’e saldırması, üzerine İsrail, Hizbullah’ın liderini ve bazı komutanlarını öldürmüştür. Hizbullah’a duyduğu kini yenemeyen İsrail, Lübnan toprakları içinde önceden belirlediği Hizbullah hedeflerini de vurmuştur. Daha önce benzer eylemleri de göz önüne alınca şaşırmamak gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken özellikle elektronik sistemler üzerinden sivillere karşı uyguladığı öldürme şeklidir.

Savaşın daha geniş boyut alıp almayacağı endişeleri devam ederken suskunluğunu koruyan İran, kendi ürettiği uzun menzilli füzelerle İsrail’e saldırmıştır. İsrail, saldırının mutlaka karşılık göreceğine dair açıklamalar yapmıştır. Daha net anlamda ortaya koymak gerekirse, İsrail’in İran’a yeniden bir saldırı yapıp yapmayacağı, nükleer tesisleri vurup vurmayacağı tartışılmakta ve fikirler üretilmektedir. İsrail İran’a saldırır mı?

 

  1. İsrail savaş uçakları 1981 yılında Irak'ın başkenti Bağdat'ın yakınlarında Osirak nükleer

Reaktörünü vurmuştur.

  1. 2007 yılının Eylül ayında, İsrail savaş uçakları, Suriye'de birçok Batılı uzmanın nükleer

reaktör olduğuna inandıkları bir noktayı vurmuştur.

  1. 2010 yılında İranlı nükleer fizikçinin öldürülmesi, 17 Devrim Muhafızının öldürülmesi

ve elektrik santrallarındaki patlamalar gibi asimetrik saldırılar takip etmiştir.

 

İki ülkeye ait tesisler

    Rusya ile birlikte İran, Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşta Suriye yönetiminin yanında yer almışlardı. Hatta bir Batılı istihbarat kaynağı BBC'ye, 'Tahran'ın Suriye içinde daimi bir askeri üs kurmakta olduğunu da söylemiş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, 'Bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceklerini' açıklamıştı.

    İsrailli askeri uzmanlar, yıllarca yaptıkları planlamaları gözden geçirmiş ve 2012 yılında Orta Doğu'da meydana gelebilecek muhtemel askeri gelişme ve çatışmaları masaya yatırmışlardı. İsrailli uzmanların üzerinde hassasiyetle çalıştıkları konu, İran'ın nükleer silah elde etmesi durumunda ortaya çıkabilecek potansiyel tehdit durumudur. İran'a bir saldırıda uzaklık, hedeflerin çeşitliliği ve konumlanması gibi bir dizi farklı unsur söz konusu olacaktır.

    Bu sorunların her biri kendi başına böylesi bir saldırıyı olanaksız olmasına rağmen, İsrailli askeri uzmanlar, bunların hepsine birden çözüm olacak teknik ve taktikler üzerinde çalışmalar yapıyorlardı.

 

Bu amaçla

    İsrail, Amerika Birleşik Devletlerinden 125 adet F-15I ve F16I gelişmiş savaş uçağı satın almış, bu uçakları daha ileri elektronik sistemler ve ek yakıt tanklarıyla donatarak uzun menzilli görevlerde kullanmak için tasarlamıştır.

    Yer altı sığınaklarına karşı etkili füzeleri, uzun menzilli ve dayanıklı insansız uçakları da hep İran'ın nükleer tesislerine saldırı gibi görevleri göz önüne alarak geliştirmiştir. Bu sorunların her biri kendi başına bu tür bir saldırıyı olanaksız kılabilir. Ancak, İsrailli askeri uzmanlar, bunların hepsine birden çözüm olacak teknik ve taktikler üzerine odaklanmışlardır.

    İsrail, 2018 yılında İran'a ait bir insansız hava aracının vurulduğunu söyledikten sonra İran'a ait hedeflere yönelik saldırılar düzenlemiş, bu saldırılar sırasında İsrail'e ait bir F-16 uçağı Suriye'nin hava savunma sistemleri tarafından vurulmuş ve İsrail'in kuzeyinde düşürülmüştür.

 

Saldırı güzergahları seçimi

    İsrail ile İran'daki nükleer tesisler arasında yaklaşık 1500 ila 1800 kilometrelik mesafenin nasıl aşılacağı sorununu güzergâh seçimiyle çözmeyi düşünmüştür. Bu çözümler arasında;

 

  1. İsrail jetlerinin Akdeniz üzerinden kuzeye gidip Türkiye-Suriye ve ardından Türkiye-

Irak sınırı boyunca İran'a girmesi,

  1. ABD'nin çekilmesi ile birlikte Irak'ın hava sahasını kontrol etmekte ortaya çıkan

zafiyetten istifadeyle Irak üzerinden vurmak,

  1. Suudi Arabistan hava sahasını kullanarak daha güneyden bir güzergâhı izlemek şeklinde

açıklanabilir.

 

    Rota seçenekleri belirlenmiş olsa da yakıt ikmali ve mesafenin aşılması yeni engeller olarak belirmiştir. Küçük çaplı bir saldırı ile en büyük etkiyi yaratacak hedefleri belirlemek daha da önemli olabilirdi. Örneğin; Tahran'ın güneyindeki Natanz ve kutsal Kum kentinin yakınındaki Fordo nükleer tesisleri, ağır su üretim tesisleri, Arak ve Isfahan'daki uranyum dönüştürme tesisleri de önemli hedefler arasındaydı. Hatta İsrail’in 12 Nisan 2021’de Natanz tesislerini vurduğu hatırlarımızdadır.

 

Son olarak  

    İran, çoğunlukla Rusya'dan aldığı ancak kendisinin de geliştirdiği hava savunma sistemlerine sahip olmakla birlikte İsrail saldırılarını önleyememektedir. Her saldırı sonrasında İranlı yöneticiler büyük büyük lâflar ve intikam yeminleri etmekte, ancak karşı saldırı düzenleyememekteydiler.

Bu zafiyeti bilen İsrail, saldırılarını sürdürmekteydi. Aslında İran’ın büyük menzilli füzelerle İsrail’e saldırması, bölgesel savaşa yol açacağı ve ABD’nin de müdahil olacağı gerekçesiyle mümkün görülmemekteydi. Kediyi bir köşeye sıkıştırıp devamlı vurursanız o da bir tırmalama yapacaktır. Amerikan desteğini arkasına alan İsrail, İran’ın böyle bir saldırıda bulunamayacağına kendisini inandırmıştı sanki. Her iki ülkenin liderleri kin ve nefretle birbirlerini tehdit ediyorlar. Şimdi daha tehlikeli bir süreç başlayacaktır.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam