İsrail uluslararası hukuku hiçe sayarak bildiğini okumaya ve Orta Doğu’da can alamaya devam ederken, İsrail dış temsilcilikleri de İsrail’i savunma çalışmalarını hız kesmeden devam ettirmektedir.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 19 Ekim’de gerçekleşen Türkiye ziyaretinde İsrail’in katliamlarına yönelik eleştirilerine karşı bu ülkeyi savunmaya devam etmesi de Almanya’nın gerek askeri gerekse diplomatik açıdan soykırıma verdiği desteği devam ettireceğinin bir başka göstergesi olmuştur.
Oysa AB ülkelerinden İspanya, Fransa ve İtalya, İsrail’e silah satışına karşı çıkmaktadırlar. Oysa ABD’nin ardından İsrail’e en çok silah satan ülke Almanya’dır. Nikaragua’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) kendisi aleyhine “soykırıma ortak olma” davası açtığı zaman Almanya, sanık sandalyesine oturma endişesiyle rahatsızlık hissetmişti...
Alman Dışişleri Bakanı
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un Gazze'de 7 Ekim 2023'te başlayan olayların birinci yılı dolayısıyla Alman Federal Meclisinde 10 Ekim'de düzenlenen oturumda yaptığı konuşma tepkilere neden olmuştu.
"Meşru müdafaa elbette sadece teröristlere saldırmak değil, onları yok etmek anlamına gelir." diyen Baerbock, Hamas'ın sivil yerleşim yerleri ve okullara saklandığını iddia etmişti. Baerbock, "Bu nedenle BM'ye sivil alanların da teröristler tarafından kötüye kullanıldığı için koruma statüsünü kaybedebileceğini açıkça ifade ettim." demişti.
İsrail'e silah ablukasıyla suçlanmanın nereye varacağını bilen Baerbock, 10 Ekim’de ne kadar İsrail yanlısı olduğunu bir kez daha göstermek istemiştir.
Federal koalisyon hükümetinin üyesi olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller mensubu bazı siyasetçiler, soykırımın boyutu genişledikçe ve Lübnan’a uzanınca İsrail’e ve Siyonizm'e yönelik eleştiri yapma ihtiyacı hissetmeye başlamıştır. Bunun sebepleri arasında en büyük payı seçmen oyları almaktadır. Bazı eyaletlerde bu partilerin oylarının büyük oranda düştüğü görülmektedir.
Yorumlama
İsrail’in katliamlarını Lübnan’a yaymasının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İsrail’e silah satışının yasaklanmasını talep ettiği bir ortamda Almanya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısının şimdiye kadar İsrail katliamlarına verdikleri desteğe rağmen bu şekilde Siyonist lobi tarafından hedef alınması Almanya’nın Siyonizm karşısındaki zayıflığının bir başka göstergesi olmuştur.
Almanya II. Dünya Savaşı yıllarında Yahudilere karşı uyguladığı soykırımı affettirmek, İsrail ile ticaretini sürdürmek ve ABD direktiflerine riayet etmek amacıyla silah satışını belki göstermelik olarak azaltabilir, ama hiçbir zaman kesmez.
*** *** ***
İsimsiz savaş
Geniş bölgelerde cereyan eden harpler; saldıranı, mağdur olanı ve toprak kaybeden milletleri, milyonlara varan insan kaybına uğratır. Gizli ve büyük emeller harplerin sebeplerini su yüzüne çıkarır. Savaşların sonunda imzalanan barış antlaşmaları bazı devletlere geçirilmiş boyunduruk, bazı devletlerin asker ve silah sayılarını sınırlayan birer cenderedir.
Harp tarihi, ilk harplerin sebeplerinin gayet basit olduğunu göstermiştir. Liderlerin üstün olma duygusuna kapılmaları, toprak ve “ücretsiz amele” niteliğinde esir kazanma arzuları gibi sudan ama insan hakları ihlâlleriyle dolu olaylar göze çarpar önce. Daha sonra sömürme hırsının öne geçtiği görülür. Petrol yataklarının Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında yer alıyor olması nasıl ki siyasi anlaşmazlıkları körüklemişse yerküredeki su kaynaklarının giderek azalması da su savaşlarını tetikleyecektir.
Irak, Suriye, Libya, Lübnan gibi ülkelerde ortaya çıkan lokal savaşlar ve terör faaliyetleri, hep bir şeylerin eksikliğini hisseden veya gözüne kestirdiği ülke ya da ülkelerin kendi menfaatlerini engellediğini gören veya merkezlerin bu ihtiyaçlarını kapatma isteklerinden doğuyordu. İran gibi devrim ihracı ve Suudi Arabistan gibi çağın anlayışıyla bağdaşmayan din anlayışları da uluslararası hukukun çiğnenmesine yol açmakta, kendi iktidar ve saltanatları için suni düşmanlar yaratarak terör üretmektedirler.
Bu emperyalizmin yeni dünya savaşlarının anlayışıdır. Kurşun atmadan ve kan çıkarmadan bir milleti esarete götürmek ve o ülkenin ekonomisine darbe vurarak muhtaç duruma düşürmek temel ilkedir. Günümüzde emperyalizm, hedef olarak seçilen ülke/leri artık yumuşatmış, kanlı saldırılara zemin hazırlamıştır. Son örneği İsrail’dir.
Bizim için önemli olan
Kullanacağı oya ipotek konulmuş, düşünce sistemi ablukaya alınmış bir kısım vatandaşımıza da devlet ulaşabilmeli ve fikirlerini anlatabilmelidir. Kardeşliğin devam ettirilmesi için hangi projeler üzerinde çalışıldığı ve ne gibi tedbirler alındığı da önemlidir tabii ki…