SON DAKİKA
reklam
reklam

Barışa yönelim

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 22 Ocak 2025, Çarşamba - 10:09   Okunma Sayısı:

Türkiye siyaseti gergin bir dönemden geçiyor. Güneydoğu sınırımızın ötesi veya güneyi
kanayan yaralı bir bölgedir. Her gün yeni olaylara, yeni toplantılara sahne oluyor, devamlı
temsilciler geliyor, görüşmeler oluyor. PKK’nın arada bir de olsa faaliyeti görülebiliyor.
Yarının yönetici, bilim adamı ve politikacıları olacak üniversite öğrencileri yurt dışına
kaçıyor.
7,5 yıl görev yaptığım Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terörün yarattığı etki
nedeniyle kısıtlı bir yaşam sürdürdük. Gencecik fidanlar vatanın namusu için toprağa düştüler.
Bu topraklar uğruna şehit düşenler mezarlarında rahat yatıyorlar mıdır acaba? Şehitlikleri
mezarlıkları gezin, sessiz çığlıkları duymaya çalışın. Sönmüş ocaklara gidin, şehit
çocuklarının o mahzun hallerini görün. “Beyefendi” dediğiniz adamın çizdiği tablodur bu
durum.
Paşabahçe mezarlığında şehit olanların bayraklarını her bayramda kimse namazdan
çıkmadan önce ütülenmiş haliyle yenilerim. Şimdi mezarın yanına gitmeye utanıyorum, birisi
mezarından “Bunun için mi hayatlarımızı feda ettik?” diyecek kaygısıyla…
İnsanımızın tavrı
İnsan odaklı siyasetten ne anladığımız gayet açık şekilde ortaya çıkıyor. Bütün bunlar
yetmiyormuş gibi kişiler birbirlerini ya şerefsizlikle itham ediyor ya da hakaret dolu sözlerle
tahkir ediyor. Siyasetçilerimiz de bu gidişata uygun şekilde hareket ediyor, birbirlerini rencide
edici sözler sarf ediyor, tazminat davaları açıyor.
Bazı politikacılar ise, daha başka türlü hareket ederek proje üretmekten ziyade üstü kapalı
şekilde terörün savunuculuğunu yaparak özerklikten söz ediyor, sonra da çark ediyor. Hâlâ
Türkiye partisi olduğunu kavrayamayan DEM’in yöneticileri teröristlerle yakın bulunmaya
son veremedikleri gibi bir de TBMM çatısı altında pervasızca sözler edebiliyorlar. Daha
önceden de bu baskı hareketleri sonucunda açlık grevleriyle bazı köşe başlarını da
tutabilmişlerdi.
Siyasetçilerin yaptıkları
Bugünün siyasetçileri bol vaat içeren nutuklarla rakip gördükleri partileri karalıyor, işsizlik
ve yoksulluğu da bu kazanın içine atarak kaynatmaya çalışıyor. Hatta çalıştaylar ve toplantılar
tertipleyerek birtakım çalışmalar yaptılarsa da sonuçlarını alamıyorlar.  
Ülkemizin bir bölümü sancılıdır. Zaman zaman şehitlerimiz oluyor. Fidan gibi oğullarını
kaybetmiş ailelerin yanında bizler sadece o gün olabiliyoruz. Başsağlığı dilemek ve onlarla
hemhal olmak için devlet büyüklerimiz şehit cenaze törenlerine gidiyor. 
Eksildiler
Bu ülke ne çektiyse anlaşılması zor kavramlardan ve her partiden çok sayıda kişinin
zamansız açıklama yapmasından çekmiştir. Bir zamanlar parti liderlerinin açıklamaları bir
yerlere çekilince veya başka bir anlam yüklenince işin sarpa saracağını anlayan bazı açıklama
heveslileri türemişti.
Bunlar ağlama ekipleri ve saz gruplarını oluşturmaya başlamıştı. Ben de espri olsun diye
parti kadrolarında küçük bir değişiklik yapılmasını ve “Düzeltme Ana Bilim Dalı Başkanlığı”
ihdas olunmasını teklif etmiştim (!).
Partisindeki falanca kişinin destursuz veya kontrolsüz söylediği abuk sözleri “Aslında şunu
demek istemişti…. Böyle anlaşılması gerekir… Kastedilenin şu olduğuna inanıyorum…”
şeklinde açıklamalar yaparak nice zahmetlere katlanan ve irad ettiği nutukla anlamamıza
yardımcı olan (!) insanlar vardı bir zamanlar. Sağ olsun, şimdi de yenileri türedi ve bizim
anlamamıza (!) yardımcı oluyorlar.

Hatta son olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, geçtiğimiz günlerde
Diyarbakır’da yaptığı bir açıklamada “Ya barışı inşa edeceğiz ya da her yer Gazze olacak"
açıklamasında bulunmuştu. Tülay Hatimoğulları o ifadelerine ilişkin “Diyarbakır’da yaptığım
açıklama bazı kaynaklarca, çarpıtılmıştır. Belli ki barış istemeyen bazı kaynakların bu tarz
dezenformasyonları devam edecek. Bu kaynaklara biz buradan diyoruz ki savaşı
körükleyecek, barış karşıtı hareketlere hiçbir şekilde girilmemelidir" demek suretiyle
konuşmasına açıklık getirmiştir...
Bu kişiler, her ne kadar bizim için cümle kurmakta maharetlerini zorluyorlarsa da, sonuca
odaklı çalışma yapmaktan ziyade boş konuşuyorlar. Açıklama yapmaktan hem çeneleri
yorulmuyor hem de ülkemize zaman kaybettiriyorlar.
Terörün bitmesi
Terörü bugün bitirmek, doku veya organlarda kanserin ilerlemesini durdurmak gibi bir şey
getiriyor aklımıza... Metastas yapacağını düşünenler bile vardır. 70 yıl önceki Dersim
mazlumlarının ağıtlarına, bugün de Kürt gençlerinin 20-30 yıl sonraki hesaplarını karıştırmak
isteyenler de çıkabilir. Bunlar bir dereceye kadar normal karşılanabilir.
Bunlarla uğraşmak yerine kuruluş döneminin ilk uygulamalarını tenkit etmekten vaz
geçmeliyiz. Arşivlerin bir an önce açılarak eğrinin doğrunun ortaya konulmasının daha
gerçekçi olacaktır. Yoksa ayaküstü verilen demeçlerin ve her uzatılan mikrofona üflenen içi
boş sözlerin halkın bilgilenmesinde kirlilik yarattığı, bazı fanatik grup ve çevreleri eyleme
geçirebileceği her zaman mümkün olabiliyor…

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam