Her köşesi bir cennet olan vatanımız turizm açısından dünya ülkeleri açısından önemli bir yere sahiptir. Dünyanın eşsiz güzelliklerine sahip kıyıları ve denizleri, görülmeye değer mağara ve koylar, eşine az rastlanan tarihi eserler, göller, çağlayanlar gibi birçok özellikleri olan ülkemizde turizm önemli bir gelir kaynağımızdır. Bu bağlamda dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri misafir etmemiz en önemli özelliğimiz arasındadır.
Ülkemizin coğrafi yapısı itibariyle Avrupa ülkeleri arasında en gözde ülkelerden biridir. Yaz ve kış aylarında ayrı ayrı faaliyetlere olanak tanıyan her mevsim gezilebilecek, görülebilecek mekanları bitmeyen ülkemizde yabancı ziyaretçi sayısı her geçen yıl artmaktadır. Özellikle ege ve Akdeniz bölgelerinde doluluk oranı yaz aylarında %90 civarındadır.
Ekonomik olarak değerlendirmeye çalışırsak son yıllarda ülkemiz en ucuz tatil beldeleri arasındadır. Yerli ve milli paramızın değer kaybetmesi, yabancılar için son derece ucuz tatil imkânı sağlamaktadır. Döviz kurlarının sürekli yükselmesi nedeniyle yurt dışından gelen ziyaretçiler harcama konusunda sınır tanımamakta ve tabii ki dostlarına anlatmaktan geri kalmamakta bu da bize gelen turist sayısını arttırmaktadır. Yabancı bir emekli bir aylık maaşı ile yurdumuzda rahatça tatil yapabilmekte, istediği alışverişi yapabilmekte iken bizim emekliler de onları sadece seyretmekle yetinmektedir. Çünkü bizde emekliler her dönem en çok ekonomik olarak ezilen kesim oldukları için en kısa süreli tatil bile onlar için hayalden başka bir şey olmamaktadır. Bırakın tatil yapmayı emeklilerimiz memleketlerine bile zor gitmekte hatta gidememektedir.
Yukarıda bahsettiğim gibi turist cenneti olan ülkemizde ne yazık ki otellerden birçoğu yabancılar tarafından işletilmektedir. Ve doğal olarak kazanılan para dışarıya gitmektedir. Otellerin her şey dahil sistemini benimsemesi ise yöre esnafının zararına olmuş, yurt dışından gelen ziyaretçiler otelden dışarı çıkmamaya başladıkları için alışveriş yapmadan dönebilmektedir.
Ortaokul ve lise dönemlerimde yani 1970 li yıllarda okullarda tarihi eserleri koruma kolu, gezi kolu gibi aktif görevler üslenen öğrenciler vardı ve turizm konusunda etkin görevler alırlardı. Örneğin tarihi eserleri koruma kolu, çevredeki tarihi eserleri tespit ettikten sonra gezi kolu tarafından tüm okulla birlikte gezi organize eder, öğretmenlerimiz ise her konuda yardım eder, gidilen yer hakkında, gelecekte olabilecek gelişmeler gibi konularda bizlere bilgi verirlerdi. Şimdilerde bu faaliyetler azaldı veya hiç kalmadı.
Turizm gelirleri bütçemiz açısından da son derece önemli kazancımız olarak kayıtlara geçmektedir. Öncelikle ülkemize döviz girdisi sağlamaları, birbirleri arasında bedava ülkemizin reklamını yapmaları sonucu ziyaretçi sayısının artması bizim için önemlidir. Özellikle dövize ihtiyacımız olan dönemlerde yaz sezonunun gelmesini ve döviz girdisinin artacağından dolayı kurların düşmesini bazen iple çekiyoruz.
İçinde bulunduğumuz ekonomik ortamda dar ve sabit gelirliler genelde tatil yapamıyor ve sadece yüksek gelirli vatandaşlarımız tatil yapma olanağına sahip. Ayrıca tatil beldesi, otellerin fiyatları aşırı yüksek ve ulaşılabilmesi son derece zorlaşmıştır.
Yaşadığımız ekonomik kriz nedeniyle bu yaz otellerde, tatil köylerinde doluluk oranı yeterince sağlanamadığından önce %10 daha sonra da %50 indirim yapan oteller mevcuttur. Aynı şekilde yiyecek sektörü de artan fiyatlardan nasibini almış ve indirime gitmek zorunda kalmıştır.
Son yapılan hesaplamalarda açlık sınırı haziran aralıkta 21000 TL ye kadar çıkmıştır ve asgari ücretin çok az altındadır. Açlık sınırı dört kişilik bir ailenin yaşamını sürdürebilmesi için alması gereken besin maddelerine ödemesi gereken asgari değerdir. Dolayısıyla en düşük emekliler ve asgari ücretlilerin besin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. 2025 yılı için asgari ücret bildiğiniz üzere 22104 TL olarak belirlendi. Ancak maaşlar şubat ayında alınacağı için yüksek enflasyon karşısında maalesef çalışanın eline geçmeden erimeye başladı. Çünkü her yıl olduğu gibi bu yıl da zamlar yılbaşına ertelendi. Ocak ayının ortasına bile gelmeden başta akaryakıt olmak üzere, toplu taşıma ücretleri, doğalgaz ve elektrik için devlet tarafından yapılan sübvansiyonların sınırlı olarak kaldırılması, maaş ve ücretlerin artması nedeniyle en başta gıda olmak üzere fiyat artışları yaşamaktayız. Zaten akaryakıta gelen artış tüm ürünleri etkileyecektir. Öte yandan şubat ayına kadar asgari ücret en iyi ihtimalle açlık sınırı ile aynı olacak veya altında kalacaktır. Çünkü gene her yıl olduğu gibi ocak ve şubat aylarında bahsetmeye çalıştığım fiyat artışlarından dolayı yüksek gelecektir ve tahminimce bu aylardaki enflasyon oranı %5 civarında olacaktır.
Hepimiz bir aile mensubuyuz ve ailemizin ihtiyaçlarını karşılamakla mükellefiz. İçinde bulunduğumuz dönemde ise ihtiyaçların minimum seviyede bile karşılanması mümkün değildir. Günümüzde en büyük sorun barınma ve beslenmedir. Kira ücretlerinin sürekli olarak yükselmesi, gıda enflasyonunun önlenemez yükselişi halkın büyük çoğunluğunun geçim sıkıntısına düşmesine sebep olmuştur.
Öyle ki öncelikle akrabalarımızın veya arkadaşlarımızın yanına seyahat etmeyi tercih eder duruma geldik. Bazı vatandaşlarımız memleketlerine bile ulaşım giderlerinin yüksekliği yüzünden gidememektedir.
2024 Yılı 3. çeyrek hane halkı yurt içi turizm istatistikleri geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından yayınlandı. Buna göre;
Yurt içinde ikamet eden 20 milyon 453 bin kişi seyahate çıktı
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarından oluşan III. çeyrekte, yurt içinde ikamet eden 20 milyon 453 bin kişi seyahate çıktı. Seyahate çıkanların bir ve daha fazla geceleme kaydı ile ülke içinde yaptıkları toplam seyahat sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %8 artarak 25 milyon 684 bin seyahat olarak gerçekleşti. Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 224 milyon 68 bin geceleme yaptı. Ortalama geceleme sayısı 8,7 gece oldu.
Seyahate çıkanlar, 204 milyar 883 milyon 376 bin TL harcadı
Yerli turistlerin, yurt içinde yaptıkları seyahat harcamaları 2024 yılının III. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %79,7 artarak 204 milyar 883 milyon 376 bin TL olarak gerçekleşti. Bu harcamaların %83,8'ini 171 milyar 783 milyon 134 bin TL ile kişisel harcamalar, %16,2'sini ise 33 milyar 100 milyon 241 bin TL ile paket tur harcamaları oluşturdu. Seyahat başına yapılan ortalama harcama ise 7 bin 977 TL oldu.
Bu çeyrekte harcama türlerinin toplam seyahat harcamaları içerisindeki dağılım oranları incelendiğinde en fazla paya %30,1 ile yeme ve içme harcamaları, %20,7 ile konaklama harcamaları ve %20,6 ile ulaştırma harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yılın aynı dönemine göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında %70,6, konaklama harcamalarında %71,4 ve ulaştırma harcamalarında ise %57,9'luk artış görüldü.
Yakınları ziyaret amacı ile yapılan seyahatler %47,9 ile ilk sırada yer aldı
Seyahate çıkış amaçlarında ikinci sırada %47,3 ile "gezi, eğlence, tatil", üçüncü sırada ise %2,2 ile "sağlık" yer aldı.
Seyahate çıkanlar en çok arkadaş veya akraba evinde kaldı.
Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 135 milyon 889 bin geceleme sayısı ile en çok "arkadaş veya akraba evinde" kaldı. Konaklama türlerine göre geceleme sayısında ikinci sırada 46 milyon 340 bin geceleme ile "kendi evi" yer alırken, "otel" 24 milyon 19 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar