Harbiye öncesi
Mustafa Kemal’in askeri lise yıllarında Osmanlı Devleti Türk-Yunan Savaşı cereyan etmektedir. M. Kemal, 19 Nisan 1897’de başlayan bu savaşa gönüllü olarak katılmak istemişse de hem idadi öğrencisi hem de 16 yaşında olması nedeniyle cepheye gönderilmemiştir.
Bir gerçeği vurgulamak gerekirse, Mustafa Kemal gibi ileri görüşlü bir kişinin harp tarihinin her evresindeki önemli olayları kendi süzgecinden geçirmediği mümkün değildir.1877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nde Ruslar İstanbul kapılarına kadar gelmişlerdi. Mustafa Kemal henüz doğmamıştı. Manastır Askeri İdadisi’ne girdikten sonra bu yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem vermiş ve Sırp ve Bulgar çetelerinin dağa çıkarak Türk köylerini basmaları karşısında yüreğine vatan kaygısı düşmüştür.
Bu savaştan sonra 1897 Türk Yunan Savaşı başlamıştır. Aralarında bıyıkları henüz terlemiş çocukların da olduğu gençler davul zurna sesleri arasında ellerinden bayraklarla cepheye koşarlar. M. Kemal, arkadaşlarından birisiyle okuldan kaçar ve katılacakları bir kıta ararken gece vakti bir kapı önünde dururlar. Mustafa Kemal kapının tokmağını vurur. Kapıyı açan kadın sesini çıkarmadan içeri çekilir ve lambayı gençlerin yüzüne tutarak,
---Mustafa, sen burada ne arıyorsun? der. Bu hanım Selanik’te uzun müddet kalmış, Zübeyde Hanım’ı tanıyan bir Bulgar kadınıdır. Mustafa’yı içeri alarak,
---Nereye gidiyorsun? diye sorar.
---Cepheye… Yunan ile çarpışmaya… Kadıncağız güçlükle Mustafa Kemal’i kararından vaz geçirir. Mustafa Kemal, daha sonraki yıllarda yaptığı anlatımlarda, “Gençliğimin en heyecanlı günlerini yaşadım. Küçük yaşıma bakmayarak gönüllüler arasına katılmak istiyordum.” demiştir.
Mustafa Kemal, Kasım 1898’de Manastır Askeri İdadisi’nden sınıf ikincisi olarak mezun olmuştur.
Harbiye’nin kuruluşu ve tarihi
Harp Okulu, 1834 yılında Padişah II. Mahmut tarafından kurulmuş, İstanbul’da Selimiye Kışlası’nda “Sübyan Birlikleri” adıyla faaliyete başlamıştır. İlk mezunlar 13 yıl sonra ve yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Öğretmen kadrosu, İspanya, Fransa ve Prusya’dan getirilen öğretmenlerle oluşturulmuştur.
1900-1920 yılları arasında öğrenim zaman zaman kesilmek zorunda kalmıştır. 27 Eylül 1923’te Okul, İstanbul’daki binasına nakledilmiş ve tabur teşkilâtı içerisinde öğrenci yetiştirmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra alay teşkilâtına dönüşmüştür. Birinci Dünya Savaşı sırasında okul talimgâh şeklinde kullanılmıştır. Talimgâh yeniden Harp Okulu adına 2 Nisan 1943’te kavuşmuştur. 1946 yılına kadar iki yıl olan tahsil süresi bu yıldan itibaren üç yıla çıkarılmıştır. Kara harp Okul bugün için Ankara’dadır.
Harbiye’ye giriş
Devletin harp halindeki yılları, Mustafa Kemal’in öğrencilik yıllarıyla çakışmış, askeri liseyi bitiren Mustafa Kemal, 13 Mart 1899’da İstanbul’da Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ye girmiştir. 1283 apolet numarasıyla okulun “1315 Duhullülere Mahsus Künye Defterine Selanik’te Koca Kasım Paşa mahalleli gümrük memurlarından müteveffa Ali Rıza Efendi’nin mahdumu uzun boylu, beyaz benizli, Mustafa Kemal Efendi-Selanik” olarak kaydedilmiştir. 1282 numaralı Selanikli Ahmet Tevfik Efendi ile 1284 numaralı Manastırlı Recep Fahri Efendi arasına yazılmıştır.
Sekiz bin yıllık geçmişiyle ve iki imparatorluğa başkent olma gururunu taşıyan İstanbul’a gelmek, onun için kim bilir ne kadar heyecan verici olmuştur. O yıl sınıf mevcudu bazı kaynaklara göre 736 olan Harp Okulu’nda altı kısma ayrılan birinci sınıfların birinci kısmındaydı.
1900 ve 1901 yıllarında Harbiye’de okutulan derslerden birinci sınıfa ait olanlar; akaid-i diniye, topoğrafya nazariyatı, hendese-i resmiye, hikmet-i tabiye, kimya, talim nazariyatı, malumat ve terbiye-i askeriye, harita tersimi, hendese-i resmiye eşgâli, topoğrafya ameliyatı, Alman ve Rus lisanı ile hitabet dersleri okutulmaktadır. 736 kişi arasında 29’uncu olarak ikinci sınıfa geçmiştir.
Mustafa Kemal, bu ilk yıl için, “Birinci sınıfta gençlik hayallerine tutuldum. Dersleri ihmal ettim. Senenin nasıl geçtiğinin farkında olamadım; ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım.” demiştir.
İkinci sınıfta 420 arkadaşı arasından toplam 522 not alarak ve 11’inci olarak üçüncü sınıfa geçmiştir. Üçüncü sınıfta 459 arkadaşı (bu yıl yeni katılımlar olmuştur) arasından 8’inci olarak bitirmiştir. Sicili de 1901-P-8’dir.
İki ay kadar sonra sınıf çavuşu olmuştur. Birinci sınıfı 27’nci, ikinci sınıfı 11’inci, üçüncü sınıfı ise 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317-P-8) olarak bitirmiştir. 10 Şubat 1902’de piyade mülâzım (bugünkü ismiyle teğmen) rütbesiyle kurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazanmıştır.
Harp Okulu ile ilgili görüşler
Atatürk her yıl 13 Mart günü Kara Harp Okulu’nda törenlerle anılır. Resmi zevatın karşılanması, Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın söylenmesinden sonra Okul Komutanı ilk konuşmayı yapar. Yoklamaya geçilir. 1280’den başlayan apolet numarası 1283’e geldiği zaman bütün öğrenciler ayağa kalkarak “İçimizde” diye haykırır. Bundan sonra sanatsal ve müzikal faaliyetlere geçilir.
Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuş bir emekli subay olarak oraya katıldığım ilk günün heyecanını halen yaşarım. Merkez binaya girişte mermer kitabelerde yazılı şehitlerin isimlerini rahmetle ve hürmetle yâd ediyorum. Harp Okulu’ndan mezun olmuş başta Atatürk olmak üzere bütün komutanları saygıyla anıyorum.