Yukarıdaki sözün gerçekliğini sıcak ve kurak topraklarda akrepleri inceleyerek görmek mümkündür. Biz bunu sosyal hayata uyarlarsak akrabanın akrabaya ettiğini, dünya devletlerine uyarlarsak aynı soydan gelen toplumların birbirlerini yıktıklarını görürüz.
Türk’ün Türk ile mücadelesi Hun İmparatorluğu ile başlamıştır. Sonra Çinlilerin ayak oyunlarıyla Doğu ve Batı Hun İmparatorluğu şeklinde ikiye ayrılmıştır. Bu bölünmeden sonra Çin, Hun İmparatorluğu’nu yutmuştur.
Göktürklerin çöküşünü diğer Türk boyları -Türgeşler, Karluklar ve Uygurlar hazırlamıştır. Uygur Devleti’ni Kırgızlar yıkmıştır. Oğuz Yabguları devamlı surette Hazarlar, Peçenekler, Kıpçaklar, Kumanlarla mücadele etmiştir. Karahanlı Devleti de ikiye bölünmüş ayrılmış, Batı Karahanlılar ise Harezmşahlar tarafından yıkılmıştır.
Dandenakan Savaşı sonunda Gazneliler tarih sahnesinden silinmiş, Oğuz Yabguların içinden Selçuklu Devleti ortaya çıkmıştır. Selçuk sultanı ile Harzemşah hanedanı arasındaki Yassı Çimen Savaşı Harzemşah hanedanının tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Anadolu topraklarındaki beylikler de birbirleriyle uğraşmışlar, Osmanlı Beyliği 1299’da kurulduktan sonra da birbirleriyle mücadelelerini sürdürmüşlerdir. (Karamanoğulları-Dulkadiroğulları) Bu mücadelelerde Arap, Fars ve Bizans kışkırtma ve destekleri de rol oynamıştır.
Beylikten İmparatorluğa
Beylik olarak ortaya çıkan, devlete dönüşen Osmanlı’nın, Anadolu’da giriştiği mücadeleler, Haçlı dünyasını sevindirmiştir. Karadeniz’in kuzeyindeki Hanlıkların çökmesi, Osmanlı’yı net olarak söz sahibi yapmış ve öne çıkarmıştır.
Fetihlerle birlikte İmparatorluk olan Osmanlı, 16’ncı yüzyılda en zorlu mücadelelerinden birini daha yaşamıştır. Safevilerle yaptıkları mücadeleler acımasız çarpışmalarla geçmiştir. Yavuz Sultan Selim kuvvetleri 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı’nı, 1517 Rıdaniye Savaşı’nı, 1526’da Mısır’da Memlüklere karşı Mercidabık savaşlarını kazanmış ve Mısır’ı fethetmiştir.
IV. Murat, Safevi hükümranlığına son vermiş, 1639’da Kasr-ı Şirin Antlaşması’nı imzalamıştır. I. Dünya Savaşı sonunda yenilmiş sayılan Osmanlı Devleti’nin akabinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur...
Günümüze gelirsek
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan ve Tacikistan; Türk Devletleri Teşkilatı’nı oluşturuyor. KKTC de bu teşkilatın gözlemci üyesidir. Bu Türk devletleri geçtiğimiz hafta AB ile protokol imzaladı. Protokolde Kıbrıs konusunda madde var. Biz BM’nin kararlarına saygılıyız. Ve o yönde AB politikaları devam ettiriyoruz. GKRY, Kıbrıs’ın temsilcisidir. KKTC’yi tanımıyoruz. 35 yıldan beri Kıbrıs Adası’na hiç büyükelçi ataması yapmayan Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan büyükelçi atadılar. Belli ki, Rusya da AB de Türk Devletler Teşkilâtı’ndan rahatsız.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda çok insanımızı ve İmparatorluğun büyük çapta topraklarını kaybettik. Bizi balkanlardan sildiler. Şimdi de Rusya, Türk Devletler Teşkilâtı’na müsaade ederek bu devletlerin GKRY’yi tanımalarına yol açmıştır. Rusya, Ukrayna Savaşı nedeniyle AB’nin yaptırımına tabi tutulmuştur. Şimdi de bu baskıyla Rusya’yı Türkiye’ye karşı kullanmaktadırlar. Bu da Putin’in kankalığını gösteriyor (!).
GKRY ve Yunanistan, AB’yi devamlı olarak Türkiye aleyhine kışkırtmakta ve hedeflerini zaman içinde küçük parçalar halinde ele geçirmektedir. Yunanistan ve GKRY,
**Türkiye’nin Suriye ile ve Doğu Akdeniz ile ilişkilerinin desteklenmemesini istemek,
**Ege ve Doğu Akdeniz’de manevra alanımızı kısıtlamak,
**Kıbrıs Adası’nı tamamen ele geçirmek,
**Kürt meselesini gündemde tutulmasını sağlamak istiyor.
Yorumlama
Dünya büyük bir kargaşa içine girmektedir. İngiltere’nin Dikelya ve Agratur üslerine ilâveten Fransa ve ABD de Güney Kıbrıs’ta avantaj ve üsler temin etmeye çalışmaktadırlar. Batı’dan ve güneyden yapılan tazyikler, ABD’nin İran’a yapacağı bir saldırıyı gerçekleştirmesi halinde Türkiye’yi daha da zora girecektir.
Bugün için özellikle Doğu Akdeniz’de ve Libya’da elde ettiğimiz kazanımlara sıkı sıkıya sahip çıkmalı ve sürekli olarak rakiplerimizin zayıf taraflarını tespit ederek yeni tedbirler almalıyız.