ABD ÇİN REKABETİ MİSİLLEMEYE DÖNÜŞTÜ
ABD başkanı Trump’ın ülkesinin dış ticaret açığını azaltmak amacıyla neredeyse tüm dünya ülkelerini ilgilendiren ve dünyada ticaretin seyrini değiştirebilecek seviyede olabileceği düşünülen 2 nisanda açıkladığı ABD ye ihracat yapan ülkeler için %10 dan %50 ye varan oranlarda ithalat vergisi açıklamasıyla birlikte dünyanın iki ekonomik devi ABD ile Çin arasında kıyasıya bir rekabet başlamıştı. Gümrük tarife oranları karşılıklı olarak sürekli yükseltilmiş, Çin, ABD’ye %125; ABD ise Çin e %145 değerlerine varan oranlarda gümrük vergisi uygulayacaklarını ilan etmişlerdi. Trump ise Çin hariç olmak üzere uygulanmasını açıkladığı gümrük vergilerinin 90 gün süreyle ertelendiğini ifade etmişti. İki ülke arasında devam eden kıyasıya rekabet, başka şekle evrildi. Şöyle ki ABD, Çin ile ilişkiler içinde olan, ticaretine yeni kurallar çerçevesinde yön vermeyen ülkelere misilleme yapacağını bildirdikten sonra Çin de aynı misillemenin uygulanacağını dünyaya ilan etti.
İki ülke arasındaki ticaret savaşının nereye varacağını önümüzdeki süreçte takip edip göreceğiz. Ancak şu var ki alınan misilleme uygulama kararları iki ülkenin de zararla sonuçlanacağı ihtimali yüksektir. ABD de ve Çin de bulunan üretim üslerinin faaliyetlerini durdurması, mevcut pazarlarını bırakmaları iki ülke için de pahalıya mal olacağı kesindir. Çünkü üretim üssünün kurulması son derece zor ve bir takım fedakârlık gerektiren işlemler bütünüdür. Üretim elemanlarının bir araya getirilmesi, kaynakların optimal şekilde kullanılması, tedarik sürecini oluşturulması, hedef kitlenin belirlenerek en iyi hizmetin verilebilmesi, gelişen teknolojiye göre yatırım yapılması, ürün gamının değişimi, uluslararası pazarlarda rekabet kurallarına uyum sağlanması ve daha buna benzer birçok işlemin bütünleştirilerek faaliyete başlanması oldukça zor ve zaman alıcı işlemlerdir. Olaya bu bağlamda baktığımızda; iki ülke arasındaki rekabet önümüzdeki süreçte de devam ederse iki ülkede bulunan üretim işletmeleri de kendilerince çözüm arayışına gireceklerdir. Sözünü ettiğim çözüm yollarından ilk aklıma geleni zor ve maliyetli olsa da üretim üslerinin ekonomik koşullara uygun başka ülkelere taşınması, iki ülke girişimcilerinin de Pazar paylarını korumak hatta daha geniş pazarlara hitap etmek amacını taşıyacaktır. Ancak şunu da belirtmem gerekir ki ABD ne kadar büyük olursa olsun Çin bu durumda daha avantajlı olacaktır. Çünkü Çin’de aklınıza ne gelirse gelsin her türlü ürün üretimi tüm dünyaya kıyasla en ekonomik şekilde üretilmektedir. Bunun yegâne sebebinin Çin’de işçilik maliyetlerinin düşük olmasıdır. İşte bu sebeplerden dolayı Çin’in müşteri veya Pazar payı tüm dünya ülkelerinde mevcuttur ve üretim üslerinin yer değiştirmesi zor da olsa Pazar payını kaybetmesine engel olmayacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Euronews sitesinde bu konuda çıkan haber aşağıdaki gibidir.
Pekin, Trump yönetiminin ticaret ortaklarına müzakerelerde Çin'i izole etmeleri için baskı yaptığı yönündeki haberlere cevaben, diğer ülkelerin Çin'in çıkarları pahasına ABD ile ticaret anlaşmaları yapması halinde misilleme yapma sözü verdi.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşına diğer ülkeler de sürüklenirken Pekin, Çin'in çıkarları pahasına ABD ile ticaret anlaşmaları yapan ülkelere karşı misilleme önlemleri konusunda uyarıda bulundu.
Çin Ticaret Bakanlığı, ABD'nin yüksek oranda arttırdığı gümrük vergilerine verdiği son yanıtta, Pekin'in "tüm tarafların ABD ile olan ticari anlaşmazlıklarını eşit istişare yoluyla çözme çabalarına saygı duyduğunu" belirtti.
Bakanlığın açıklamasında, "Çin, çıkarlarına zarar veren ABD öncülüğündeki hiçbir ticaret anlaşmasını kabul etmeyecek ve haklarını ve çıkarlarını korumak için kararlılıkla ve karşılıklı olarak karşı önlemlerle yanıt verecektir," denildi.
Açıklamada, ABD'nin gümrük vergileri uluslararası ticarette "tek taraflı zorbalık" olarak nitelendirilirken, "uluslararası ticaret, güçlünün zayıfı avladığı orman kanununa geri dönerse, tüm ülkeler kurban haline gelecektir" ifadeleri kullanıldı.
Geçtiğimiz günlerde Trump yönetiminin, ABD'nin ticaret ortaklarına, devam eden tarife müzakerelerinde Çin ile yapılan anlaşmaları sınırlandırmaları için baskı yapmayı planladığı bildirildi. Çin ile yakın ticari bağları olan ülkeler ikincil gümrük vergileriyle karşı karşıya kalabilir.
Bu arada Çin Devlet Başkanı Xi geçtiğimiz günlerde yılın ilk yurt dışı gezisinde Vietnam, Malezya ve Kamboçya gibi Güneydoğu Asya'daki önemli ticaret ortaklarını ziyaret etti.
Devlet haber ajansı Xinhua'nın haberine göre ziyaret, "Çin'in bölgesel istikrar ve refahı güçlendirmeye yönelik yenilenen çabasının ve küresel korumacılık ve tek taraflılık artmaya devam ederken bölgesel ekonomik entegrasyona yönelik kararlı desteğinin" bir göstergesi oldu.
Tarife dışı ticaret gerilimleri
ABD ve Çin arasındaki gümrük vergisi savaşı, her iki tarafın da daha fazla zam yapmayacağını belirtmesiyle zirveye ulaşmış görünüyor.
ABD şu ana kadar Çin mallarına toplam yüzde 145 gümrük vergisi uygularken, diğer ülkelere uyguladığı karşılıklı gümrük vergilerini 90 günlüğüne durdurdu.
Çin ise ABD mallarına yüzde 125 gümrük vergisiyle karşılık verdi ve bundan sonraki artışları "anlamsız bir sayı oyunu" olarak nitelendirerek "görmezden geleceğini" belirtti. Trump da ilave tedbirlerin iki ülke arasındaki ticareti sekteye uğratacağı endişesiyle daha fazla tarife artışına gidilmeyeceğinin sinyalini verdi.
Ancak iki taraf ticaret gerilimlerini tarife dışı yollarla yoğunlaştırdı. Çin kısa bir süre önce, özellikle ABD'yi hedef alan geniş bir yelpazedeki kritik minerallere ihracat kısıtlamaları getirdi.
Birkaç gün sonra, kritik minerallerin ithalatını araştırmak üzere bir kararname imzalayan Trump, "Nadir toprak elementleri de dâhil olmak üzere, işlenmiş mineraller şeklindeki kritik mineraller, ekonomik ve ulusal güvenlik için gerekli temel hammaddeler ve kritik üretim girdileridir," açıklamasını yaptı.
Trump yönetimi, geçtiğimiz günlerde ABD limanlarına yanaşan Çin yapımı gemilerden alınan ücretleri açıklayarak gerilimi tırmandırdı. ABD Ticaret Temsilciliği (USTR) tarafından açıklanan karar, ilk olarak Biden yönetimi altında başlatılan bir yıllık bir soruşturmanın ardından geldi.
Başkan Trump, defalarca Çin'in bir ticaret anlaşması yapmak için ABD'ye yaklaşacağını belirtirken, Pekin'den bir anlaşmanın yakın olduğuna dair net bir işaret gelmedi.
Euro ve altın, sığınak talebinin artmasıyla yükseliyor
ABD ve Çin arasındaki ticari gerilimler geçtiğimiz günlerde Asya seansında küresel piyasaları tedirgin etmeye devam etti. Batı borsalarının çoğu Paskalya tatili nedeniyle kapalı kalırken, riskten kaçınma yine piyasa duyarlılığına hâkim oldu.
Altın ve Euro gibi sığınak varlıklar yükselirken, ABD doları daha da zayıfladı ve ABD hisse senedi vadeli işlemlerinin kayıpları genişledi.
Türkiye saati ile (TSİ) 06:50 itibarıyla COMEX'teki vadeli altın fiyatları yüzde 1,8 artışla ons başına 3.389 dolara yükselirken, spot altın yüzde 1,4 artışla ons başına 3.376 dolara yükseldi ve her ikisi de yeni rekor seviyelere işaret etti.
EUR/USD paritesi Kasım 2021'den bu yana ilk kez 1,50 seviyesini aştı. Japon Yeni ve İsviçre Frangı da dahil olmak üzere diğer liman para birimleri de dolar karşısında önemli ölçüde güçlendi.
Yukarıdaki anlatımlardan da net bir şekilde anlaşılacağı üzere savaşın galibi olmayacağı gerçeği de dikkate alındığında en sonunda masaya oturup anlaşacakları ihtimali yüksektir.