Yılın en şiirsel gecelerinden biri daha kapımızda: Çilek Dolunayı… Her dolunay, Ay’ın parlak yüzünü bize gösterdiği bir mucize belki, ama bu özel dolunay, hem ismiyle hem de anlamıyla başka bir yerde duruyor.
"Çilek Dolunayı" denince akla ilk gelen, Ay'ın pembe ya da kırmızımsı bir renkte gökyüzüne yükseldiği romantik bir gece olabilir. Oysa bu ismin kökeni, çok daha eskiye ve toprağın bereketine dayanıyor. Bu ad, Kuzey Amerika’daki yerlilerin Haziran ayındaki dolunaya verdikleri isimlerden biri. Çünkü bu dönem, yaban çileklerinin hasat zamanına denk gelir. Yani "çilek", sadece bir mevsimin değil, doğanın takvimini okuyan bir bilgelik örneği aslında.
Bilimsel olarak Ay, Çilek Dolunayı'nda normal bir dolunaydan farklı görünmez. Bazen düşük ufukta doğduğu için kırmızımsı ya da turuncu bir tona bürünebilir – ama bu, atmosferin hediyesidir bize, Ay’ın değil. Yine de isimler, gökyüzünü daha anlamlı kılar. Ay’ın yüzüne çilek tadında bir anlam kondurmak bile başlı başına bir insanlık hâli.
Haziran dolunayı aynı zamanda yılın ilk yaz dolunayıdır. Okulların kapanması, doğanın yeşile doyduğu günler ve tatlı yaz geceleriyle birlikte gelir. Bu yüzden Çilek Dolunayı biraz da çocukluk, özgürlük ve hayal kurma zamanlarının habercisidir.
Belki de bu gece, pencerenizi açıp gökyüzüne bakmanın tam zamanıdır. Çilek Dolunayı, bize sadece Ay’ı değil, zamanı da gösterir: Bir mevsimin kapısını, bir rüyayı, bir geçmişi. Kim bilir, belki de bu gece gökyüzünde çilek tadında bir şiir vardır.
Gökyüzü açık olsun.
