SON DAKİKA
reklam
reklam

MERKEZ BANKASI’NDAN TÜRK LİRASI’NI GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK STRATEJİK HAMLELER

Köşe Yazarı: Zafer ÖZCİVAN   Eklenme Tarihi: 23 Haziran 2025, Pazartesi - 11:54   Okunma Sayısı:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), para politikalarında yeni bir sayfa daha açtı. Alınan kararlarla birlikte hem finansal sistemin Türk lirası lehine yeniden şekillendirilmesi hedefleniyor hem de dövize olan bağımlılığı azaltmak için adımlar atılıyor. Özellikle Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminden aşamalı çıkış, TL mevduatın sistemdeki ağırlığının artırılması, faiz yapılarında esneklik ve zorunlu karşılıklarda yapılan düzenlemeler; bu sürecin temel yapı taşlarını oluşturuyor.

  1. BANKALAR İÇİN TL MEVDUAT ORANI ZORUNLULUKLARI SERTLEŞTİRİLDİ

TCMB, bankacılık sisteminin dövize olan ilgisini azaltmak ve Türk lirası cinsinden tasarrufları artırmak için makro ihtiyati bir hedef sistemi uyguluyor. Bu kapsamda:

Gerçek kişilere ait TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalara daha yüksek dönüşüm hedefleri getirildi.

TL oranı %60 ile %65 arasında kalan bankalara ise her ay 0,4 puan artırma zorunluluğu kondu.

Bu uygulama bankaları TL mevduat toplama konusunda daha da motive ediyor. Hedefin altında kalan bankalar cezai uygulamalarla karşı karşıya kalabilir. Bu da banka müşterilerine yönelik daha yüksek faiz teklifleri, TL’de kalmayı teşvik edici promosyonlar, hatta dövizden dönüşe yönelik özel kampanyalar anlamına gelebilir. Aynı zamanda bankacılık sisteminin daha çok Türk lirası temelli büyümesini sağlayarak döviz talebini daraltmayı amaçlıyor.

  1. KUR KORUMALI MEVDUAT (KKM) İÇİN KONTROLLÜ GERİ ÇEKİLME SÜRECİ BAŞLADI

KKM, 2021 sonunda dövize aşırı talebin ve kurdaki sert yükselişin önüne geçmek için getirilmişti. Şimdi ise sistemin büyümesi kontrol altına alınıyor:

Zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.

Bu, bankaların KKM hesapları için daha fazla kaynak ayırması anlamına geliyor ve KKM ürünlerini banka açısından daha pahalı hale getiriyor.

KKM’deki asgari faiz oranı, politika faizinin %50’sinden %40’ına indirildi.

Bu değişiklikle bankaların KKM’ye daha düşük faiz vermesi mümkün hale geliyor, yani yatırımcı açısından KKM cazibesini yitiriyor.

KKM’den TL’ye geçiş hedefi kaldırıldı, ancak genel TL ağırlıklı hedefler korunuyor.

KKM’ye devletin sağladığı destek sınırlanıyor. Sistemden doğrudan çıkış yerine “yavaşlatma ve cazibesini azaltma” yöntemiyle daha yumuşak bir geçiş hedefleniyor. Bu yaklaşım, kurda ani dalgalanmalara neden olmadan sistemin sadeleştirilmesini sağlıyor. Aynı zamanda bütçe üzerindeki faiz dışı yükün azaltılması da hedefleniyor.

  1. DEĞİŞKEN FAİZLİ MEVDUATLARDA VADE ALTI SINIRLARI GEVŞETİLDİ

Mevcut sistemde yalnızca 3 aydan uzun vadeli TL mevduatlar için geçerli olan değişken faizli hesap açma imkânı, artık 1 aydan uzun vadeler için de geçerli hale geldi.

Bu karar, yatırımcılara enflasyon, politika faizi ya da piyasa koşullarına bağlı olarak değişken faizle gelir elde etme imkânı tanıyor. Enflasyonist ortamda sabit faizli mevduatlar, değer kaybı riskine açıkken; değişken faizli ürünler daha güvenli hale gelebiliyor. Bu durum özellikle yüksek enflasyonda yatırımlarını korumak isteyen tasarruf sahiplerini TL’de kalmaya teşvik eder.

Ayrıca bankaların ürün çeşitliliğini artırarak rekabet yaratmaları da TL'nin cazibesini artıran başka bir unsur olacaktır.

  1. ENDEKSLİ MEVDUATLARA ZORUNLU KARŞILIK AYARI

TÜFE (enflasyona endeksli), ÜFE (üretici fiyatına endeksli) ve TLREF (referans faize endeksli) mevduatlar için zorunlu karşılık oranı tüm vadelerde %10 olarak sabitlendi.

Yabancı para cinsinden mevduatlar için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.

Endeksli ürünlerdeki zorunlu karşılık maliyeti yükseltilerek bu ürünlerin yaygınlaşması sınırlanmak isteniyor. Çünkü bu ürünler yatırımcıya daha yüksek getiri vaat ederken, bankaya da daha fazla maliyet yüklüyor. Öte yandan, döviz mevduatlar için karşılık oranının düşürülmesi, bankaların TL likiditesine zarar vermeden döviz tutabilmesine olanak tanıyor. Bu bir tür dengeleme adımı. Ancak genel stratejide yön yine net: TL’nin güçlendirilmesi.

GENEL DEĞERLENDİRME: TÜRK LİRASI'NDA YAPISAL VE KADEMELİ DÖNÜŞÜM

Merkez Bankası’nın bu son hamleleri; yalnızca kısa vadeli çözümler değil, TL’nin yeniden güvenli liman haline gelmesini sağlamak için atılmış uzun vadeli yapısal adımlar olarak okunmalı. Faiz politikaları, rezerv yönetimi ve bankacılık sistemi içindeki araçlar birlikte kullanılarak TL’nin sistemdeki ağırlığı artırılmak isteniyor.

Bu kararların olası etkileri:

TL’nin cazibesi artacak: Özellikle değişken faizli hesaplar ve hedef odaklı bankacılık yapısı, yatırımcıların tekrar TL’ye yönelmesini sağlayabilir.

KKM’den çıkış sağlıklı olacak: Sert geçişler yerine kademeli geri çekilmeyle hem döviz talebi hem de bütçe yükü azaltılacak.

Finansal sistem sadeleşecek: Daha şeffaf ve sürdürülebilir bir yapıya geçiş, yatırımcı güvenini de artıracaktır.

SONUÇ: MERKEZ BANKASI SADECE FAİZLE DEĞİL, ARAÇ ÇEŞİTLİLİĞİYLE DE MÜCADELE EDİYOR

Sonuç olarak, bu düzenlemeler Türk lirasını yalnızca faiz artırarak değil; sistemin tamamını kapsayan yapısal önlemlerle destekleme yaklaşımının bir parçasıdır. Bu çok katmanlı stratejiyle hem iç talep yönlü hem de yatırımcı psikolojisi yönlü adımlar atılıyor.

Yani özetle: Artık sadece faiz değil, ürün yapısı, hedef sistemleri ve zorunlu karşılık mekanizmaları da Türk lirası lehine çalışıyor.

Eğer bu süreç istikrarlı bir şekilde sürdürülürse, önümüzdeki aylarda hem enflasyonla mücadele hem de döviz kurunun dengelenmesi açısından önemli kazanımlar sağlanabilir. Türk lirasına duyulan güvenin artması, ekonomi politikasındaki başarının temel ölçütlerinden biri olacaktır. Merkez Bankası bu yönde ilk ciddi dönüşüm adımlarını atmış durumda.

 

reklam

HABER ARŞİVİ

KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam