SON DAKİKA
reklam
reklam

Hazar’ın batısından güneye ve doğuya

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 6 Temmuz 2025, Pazar - 11:15   Okunma Sayısı:

Kısa bir özet

    Dünya enerji kaynaklarının olduğu bölgelerde hiçbir zaman huzur olmamıştır. İhtiyacı olan da gözü aç olan da yayılma emelleri olan da Libya, Romanya, Kafkaslar, Orta Doğu, topraklarında eşelenmeye başlamış, zamanla hâkimiyet alanını genişletmek istemiştir. 

Oldukça geniş bir alanın ortasında bulunan Hazar Havzası’na bakalım: I. Dünya Savaşı sırasında başlayan İngiliz ve Alman iştahı, Osmanlı’nın ve Cumhuriyet yönetiminin kontrolünden çıkmış olup bugün ABD emperyalizminin dişleri arasındadır.

Karadeniz kıyısındaki küçücük ülke Gürcistan ile başlayan susturma harekâtı, Ukrayna ile devam etmektedir. Doğu Akdeniz ateş çemberi içindedir. Buradan yukarıya çıkınca kimyasal silah depoladığı ve kullanacağı iddia edilen Irak’ın hizaya getirildiğini görüyoruz. Irak’ın doğusunda bulunan İran, nükleer tesislerinde atom bombası ürettiği gerekçesiyle ağır bombalar atılarak tahrip edilmiştir. 

Doğuya doğru gittiğimizde Afganistan’ın madenlerine göz dikenlerin taşeron kitleyle ülkeyi ne hale getirdiklerini gördük. Bu da yetmedi Pakistan-Hindistan arasında ufak tefek anlaşmazlıklar körüklenerek kısa süre içinde kapışmaları sağlandı…

İşte size Hazar’ın çevresi…  

 

Pakistan-Hindistan arasındaki çatışma

Pakistan ve Hindistan arasında uzun süre gelişen kriz mayıs ayında nihayet patladı. 150 civarında uçak havada birbirini alt etmeye çalıştı. 6-7 Mayıs’ta Hindistan Hava Kuvvetlerinin Pakistan’a yaptığı hava saldırısı ve füzelerin ateşlenmesi olayın daha da büyüyebileceği intibaını veriyordu.

Hava saldırısı Pakistan’ın püskürtmesiyle kalmamış, Hindistan Hava Kuvvetlerine ağır bir darbe ve ders de vermiştir. Her iki ülkenin de nükleer silaha sahip olması bölge ülkelerinin endişe duymalarına yol açmıştır. İki ülkenin de nükleer silaha sahip olması başlı başına bir sorun olmakla birlikte, olası bir sıcak çatışmada nasıl bir tablo ortaya çıkacağı da net değildi. Hindistan hem ekonomisiyle hem de nüfusuyla Asya’nın yükselen gücüdür. Silahlı kuvvetleri için 2025 yılında yaklaşık 83 milyar dolarlık dev bir bütçe ayırmıştır. Hindistan ordusunun nüfusu 1,5 milyon civarındadır. 

Pakistan ordunun mevcudu bunun yarısı kadar. Silahlı kuvvetlere ayrılan bütçe konusunda Hindistan’a kıyasla daha geride kalıyor. Bütçenin nereye ve nasıl harcandığına baktığımızda Pakistan’ın akıllı ve nitelikli harcamalar yaptığı detayı gözden kaçmıyor. Bütçesinin önemli kısmını hava kuvvetlerine ve özel kuvvetlere ayırmıştır.

Hindistan, kendi Sistemeler farklı ülkelerden alınmış. Pakistan Amerikan silah sistemleri ile kendisini donatmış. ABD’nin Pakistan’a nükleer sistemlerini geliştirmesi nedeniyle bazı kısıtlamalar koyması Pakistan’ın Çin uçaklarına yönelmesine neden olmuştur. Bu uçaklarla da Pakistan, Hindistan’ın elindeki Rafale uçaklarını düşürmüştür.  Sonuç, Pakistan’ın üstünlüğüyle kendini göstermiştir.

 

Nereye varacağı   

    Bu kısa anlatım, Hazar’ın çevresindeki ülkelerin başından geçenleri anlatmaya yeterlidir. Esas mesele Hazar’ın kıyısındaki beş ülkenin ortak sorununun, Hazar’ın deniz mi yoksa göl olarak mı kabul edileceğidir. Deniz olarak kabul edilirse 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, göl olarak kabul edilir ise kıyıdaş ülkelerin ortak kararına göre hareket edilmelidir.

 

    Dünya petrol rezervinin %4’ünün, doğalgaz rezervinin de %6’sının Hazar Denizi’nde bulunduğu tahmin ediliyor. Halen bölgede keşfedilmemiş doğalgaz ve petrol yataklarının olduğu düşünülüyor. Hazar Denizi’ne kıyısı bulunan ülkeler, iş birliği ilkeleriyle yasal sorumluluklarını içeren ve 5 devlet için eşit şartlar getiren anlaşma taslağını kabul etmişlerdir.

Azerbaycan: Azerbaycan “açık deniz” ve “sınır gölü” şeklinde iki tezi savunmaktadır. Açık deniz politikasıyla 12 millik karasuları, 200 mil veya daha fazla kıta sahanlığı ve 200 millik münhasır ekonomik bölgeye sahip olacaktır. Sınır Gölü ile de Hazar beş ulusal sektöre bölünecektir.

İran: Hazar’ı bir göl olarak kabul eden İran, beş ülkenin Hazar’ı ortaklaşa kullanması gerektiğini ve diğer hiçbir ülkenin kullanmaması gerektiğini savunmaktadır.

Rusya: Rusya, 1996’dan bu yana denizin bölünmesi taraftarı olmuştur. Hatta Rusya, Kazakistan ile Hazar’ı deniz tabanını eşit uzaklık ilkesine göre tamamen bölen ve su kütlelerinin kullanımını eşit olarak ayıran bir anlaşma imzaladı.

Türkmenistan: İran ve Rusya ile aynı düşünen Türkmenistan, sık sık politika değiştirse de son olarak Hazar’ın statüsü konusunda tüm devletlerin onayı alınan ortak bir anlaşma yapılana kadar su dibi ve su kütlesinin ortak kullanımını savunmuştur.

Kazakistan: Azerbaycan ile aynı politikayı sürdüren Kazakistan, Hazar’ı iç deniz olarak tanımış ve 1982 BMDHS’nin uygulanmasını istemiştir.

 

Taslağa göre, sahilden 15 deniz mili mesafeye kadar olan bölgeler, her ülkenin kendi arazisi olarak kabul edilecek.

– Bu mesafeye 10 deniz mili eklenerek toplam 25 mil, her ülkenin balıkçılık alanı olarak belirlenecek.

– Diğer kısımlar ise ortak kullanıma açık, tarafsız bölge olacak.

– Kıyıdaş ülkelerin iş birliği ilkelerini ve yasal sorumluluklarını içeren ve 5 devlet için eşit şartlar getiren taslağa göre, Hazar’ın dibi, yan yana ve karşı karşıya olan ülkeler arasında bölgelere bölünecek. Kimin ne kadar bölgeye sahip olacağı daha sonra belirlenecekti...

 

Hazar’da çıkarılan petrolün batı ülkelerine taşınması ve batı ülkelerinin bölgeye olan ilgisi, bölgedeki petrolün İran petrolüne olan talebi azaltacağı ve petrol fiyatlarının azalmasına sebep olacağı nedeniyle İran endişe duymaktadır. Bu yüzden, İran, Hazar petrollerinin eşit paylaşımından yana olmuştur. İran, statü sorununun ancak İran ve Rusya arasında çözülebileceğini, diğer ülkelerin ise alınacak kararlara uyması gerektiğini savunmaktadır.

Bugün iki ülkenin gizli kaygıları, yarın Batı’nın ihtiraslarıyla başka bir şekle dönüşebilir ve Hazar Havzası’nda da tüfek patlayabilir…

reklam

HABER ARŞİVİ

KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam