SON DAKİKA
reklam
reklam

Çatılarmızdaki Gizli Güç: Güneş Enerjisi

Köşe Yazarı: Lütfiye Yasemin ERTÜRK   Eklenme Tarihi: 14 Ekim 2025, Salı - 10:11   Okunma Sayısı:

 

Avrupa'daki değişimi izlediğimizde, enerji dönüşümünün hızı şaşırtıcı. 

 

Okullar, hastaneler, belediye binaları... 

 

Aklınıza gelebilecek tüm kamu binalarının çatıları birer güneş tarlasına dönüşüyor. 

 

Bu bir estetik kaygıdan çok, akıllı bir enerji ve ekonomi hamlesi.

 

Belediyeler, bu dönüşümün motor gücü. 

 

Kurdukları iktisadi işletmelerle adeta bir yarış içinde, kendi bölgelerindeki her çatıyı enerji üretimine dahil ediyorlar. 

 

En önemlisi, bu yatırımlar için Avrupa Birliği'nden ve ulusal fonlardan oldukça yüklü hibe destekleri alıyorlar. 

 

Kısacası, maliyetin büyük bir kısmı finanse ediliyor.

 

Peki, Türkiye olarak biz neresindeyiz? 

 

Uyum sürecindeki bir ülke olmamız sayesinde, bizim belediyelerimizin de bu hibe ve destek fonlarından yararlanma hakkı var. 

 

Teknik kapasite ve güneş potansiyeli zaten tartışılmaz.

 

O zaman akla tek bir soru geliyor: Neden bekleniyor?

 

Güneş enerjisi panelleri, sadece çevreye katkı sağlamakla kalmaz. 

 

Belediyeler için çift yönlü bir kazanç demektir.

 

Kendi binalarının elektrik ihtiyacını karşılarlar, bütçeden büyük bir kalem eksilir.

Üretilen fazla enerjiyi şebekeye satarak belediye kasasına düzenli gelir sağlarlar.

 

Beklemek, sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda fırsat kaybıdır. 

 

Avrupa hızla ilerlerken, biz bu finansman ve enerji bağımsızlığı fırsatını neden yeterince değerlendirmiyoruz?

 

Belediyelerimizden beklediğimiz, sadece rutin hizmetler değil; vizyoner, çevreye ve bütçeye dost farkındalıklı çıkışlardır. 

 

Bu dönüşüme öncülük ederek, hem geleceğe yatırım yapabilir hem de halklarına daha hesaplı ve temiz bir enerji sunabilirler.

 

Çatılarımız boşa durmasın; 

 

Güneş, bekleyen bir servettir.

 

 

×××××××××××××××××××××××××××××××××

 

Nadir Elementler

 

Uzmanlar, geleceğin teknolojisinde bu elementlerin kritik bir rol oynayacağını belirtiyor. 

 

Belki 20 yıl sonra filmlerde gördüğümüz gibi maddelerin ışınlanması bile mümkün olacaksa, bu ve benzeri üst düzey teknolojilerin temelinde yine bu değerli maddeler yatıyor. 

 

Onlar, tıpkı altın yumurtlayan bir tavuk gibi düşünülmelidir.

Bu "tavuğu" elden çıkarıp, sadece birkaç yumurtasına razı olmak, ülkenin geleceğini ipotek altına almak anlamına geliyor. 

 

Bu kaynaklar, 

 

Ülkenin teknolojik ve ekonomik bağımsızlığının güvencesidir.

 

Türkiye, nadir elementlerle ilgili ayağa kalkmalıdır. 

 

Milletçe hepimizin görevi, bu kaynaklara sahip çıkmak ve sattırmamaktır. 

 

Çünkü; 

 

Nadir elementler, 

 

Türkiye'nin geleceğidir.

 

reklam

HABER ARŞİVİ

KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam