SON DAKİKA
reklam
reklam

Bayramda trafik kazaları

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 17 Nisan 2024, Çarşamba - 23:16   Okunma Sayısı:

Ramazan ayının sonunda bir bayram yaşadık. Bayramın öncesi idari izinle başlayan tatilde kaza ve ölüm oranları çok ürkütücü… İnanıyorum ki, bu tablonun en büyük yaratıcısı hız limitlerini aşmaktır. Destekleyen diğer faktörler ise, araç kapasitesi dışında yolcu ve ağırlık taşımak, kurallara uymamak, periyodik bakım süreçlerine uymamak, sürekli araç kullanmak ve hatalı sollamak şeklinde sıralanabilir. İnsanımız kavuşmaya, hasret gidermeye değil mezbahaya gidiyor sanki…

  

Olay kendi mecraında gelişiyor

Bizler için konulan kurallar uyulmak üzere yapılmış, üstelik yasa niteliğinde olan ilkelerdir. Bu kuralları her zaman delmeyi düşünen ve kendisini akıllı ya da uyanık (!) kabul eden kişiler, her zaman vardır ve var olacaktır da…

Ambulansın arkasına takılanları, emniyet şeridini kullananları, aracına havalı korna, tepe lâmbası ve değişik ışıklar taktıranları, sinyal vermeksizin damdan düşer gibi şerit değiştirenleri bu uyanıklar arasında sayabiliriz.

 

Kazalara yol açan nedenler

Şehirde yaşıyorsak her gün farklı olayların tanığı oluyoruz demektir. Sürücülerin birbirleriyle sürtüşmeye girmesi; okul, kışla, ibadethane ve pazar yerleri dahil satış merkezlerinin bulunduğu yerlerde süratlerini azaltmaması; hızına uygun olmayan şeritte gitmemesi ve dikkatsiz davranması neredeyse olağan hale gelmiş durumdadır.

Şehirlerarası yollarda ise araçlarda kapasite dışı yük ve yolcu taşınması, hız limitlerinin aşılması ve mola vermeksizin araç kullanılması gibi zorlamalar kazaların sebepleri arasında sayılabilir.

Kazalara hazırlayıcı sebepler genellikle “Beni oraya kadar götürür, idare eder” veya “bi’şey olmaz” ya da “takma kafana, gideriz” şeklindeki umursamaz konuşma ve davranışlardır.

Teknik muayenesi yaptırılmayan, tatile gitmeden önce çıkış bakımına sokulmayan, lastik havaları kontrol ettirilmeyen araçların potansiyel tehlike oluşturacağı kaçınılmaz olmaktadır.

 

Kazaları önlemede harp tarihinden bir örnek

Aksaklık ve kazalar çoğunlukla sürücülerin, alması gereken tedbirleri almamasından kaynaklanmaktadır. I. Dünya Harbi’nde cepheye asker sevkinin yapıldığı, topçu ve basit zırhlı araçların gürül gürül cepheye aktığı, peşlerinden erzak, mühimmat, akaryakıt nakil ve dağıtımı yapan lojistik unsurların gittiği, cepheden geriye ölü ve yaralıların taşındığı yolları düşünelim:

Derme çatma, meyil derecesi yüksek ve yönlendirme levhaları eksik olan ve mermi yağmuru altında katedilen bu yollarda bir günde meydana gelen kaza sayısı, bizim bir haftalık bayram tatilinde meydana gelen trafik kaza sayısından azdır. Şaşırtıcı değil mi?

Örnek vermek gerekirse; General Petaine,[i] I. Dünya Harbi’nin Verdun cephesinde kavşağa aynı anda gelen cepane, akaryakıt ve erzak konvoylarını birbirleriyle çakışmaması ve cepheden geriye doğru hareketlerin aksamaması için aracından inmiş ve konvoyları öncelik sırasına göre yönlendirerek muhtemel kazaları önlemiştir.

 

Kontrol ve denetimler

Bana göre yollarda yapılan trafik kontrolleri yeterlidir. Ancak bunu yol kontrolü şeklinde evrak üzerinden yapılan ve sürücüyü uyaran uygulamalar olarak düşünüyor ve değerlendiriyorum. Oysa bir yere dikilen trafik uyarı işaretine uyulup uyulmadığı nasıl denetlenecek?

“Kasis veya mıcır” uyarısı veren bir levhaya yaklaşan sürücü, eğer hızını kesmiyorsa bu bölgeye konulmuş uyarı sensörleriyle tespit edilmeli ve otomatik olarak devreye girecek megafon uyarılarıyla ikaz edilmelidir. Ve tabii ki trafik cezası da tatbik edilmelidir. Yani her uyarıcının bir de denetimi olmalıdır. 

 

Uygarlığa beş arşın

Trafik keşmekeşinin insanlar üzerinde yarattığı çile; hastalık, susuzluk hatta geçim derdi kadar önem kazanmış oluyor. Ve tabii ki kazaların meydana gelişini gördükçe uygarlık çizgisine daha çok uzak mesafede olduğumuzu da fark edebiliyoruz. Galiba uygar dünyada istediğimiz yerde değiliz?

Unutmayın ki, kurallara uyulmadığı takdirde bunun faturası, organ kaybına uğramak, uzun süreli hastanede yatmak veya kabirde yatmak şeklinde karşımıza çıkıyor. Ben bu yazıyı yazdım ama birazdan dile getireceğim fıkra yine de işin kendi mecraında ve bildiği şekilde gelişeceğine işaret ediyor.

 

İki kez çarpan sürücü

Kırmızı ışıkta duran araca arkasındaki araç çarpmış. Sürücüler inmiş ve  “Sen haklısın, ben haklıyım” tartışmasından sonra anlaşmaya varmışlar. Herkes aracına binmiş ve yoluna devam etmiş. Bir sonraki ışıkta aynı araç yine öndeki araca çarpmış. Sürücüsü camdan başını çıkarmış ve;

 

    ---Abi yine ben, yine ben; devam et! demiş.

 

Henri Philippe Pétain  (24 Nisan 1856 - 23 Temmuz 1951), Fransız MareşalI. Dünya Savaşı içinde 1916’da Verdun kentine yönelik Alman saldırısını durdurmakla görevlendirildi. Durumun umutsuzluğuna karşın cephe ve ikmal sistemini yeniden düzenleyerek, topçu birliklerini akıllıca kullanarak ve birliklerine büyük bir moral gücü vererek Verdun’da tarihe geçecek bir zafer kazandı. Bu zaferle bir "milli kahraman" durumuna yükseldi.

  1. Dünya Savaşı’nda Nazilerle işbirliği yaptığı ve Vichy Hükümeti'nin başkanlığını üstlendiği için bütün saygınlığını yitirdi.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam