SON DAKİKA
reklam
reklam

B U L M A C A

Köşe Yazarı: Salih KOÇ   Eklenme Tarihi: 18 Şubat 2024, Pazar - 23:27   Okunma Sayısı:

Tahminen bundan yedi sekiz yıl önce Çayırova’da bir özel eğitim kurumunda çalışıyorum. Bu kurumların dersliklerinde; bir siz, bir de öğrenciniz olur. Bilgisayar, internet, yazıcınız da destekler sizi. (En azından benim için öleydi)

Bölge halkının çoğunluğu Karadeniz’den; ekmeğini, geleceğini gurbette arayanlardan oluşmuş… Diğer bütün öğrencilerimiz gibi sevimli mi sevimli bir Karadenizli imamın oğlu. Okumayı-yazmayı öğrendiği gibi matematikte de babanın dikkatini çekecek düzeyde ilerledi. Çocuktaki gelişmeyi sezen baba, bir yolunu bulup (özel öğrenme güçlüğü) raporuyla orta ikiye giden büyük oğlunu da başlattı kuruma…

Her ne kadar RAM’da bir ön değerlendirilme yapılsa da (en fazla yarım saat) gerçek değerlendirmeyi biz öğrenciyi tanıyarak, daha uzun sürede yapar, gereksinimlerini tespit eder, o doğrultuda eğitime başlarız. Bu kurumlarda öğrencinin yaşına, devam ettiği sınıfına bakılmaz. Öğrencinin hazır bulunduğu yer ve gereksinimleri tespit edilir. Ona göre bir bireysel eğitim planı hazırlanır. (Zaten kurama göre eğitim; öğrencinin hazır bulunduğu düzeyinden başlar.)

Günün birinde bu öğrenci bana derse geldi. Her yeni öğrenci de olduğu gibi bunun da genel bir değerlendirilmesini yaptım. Her şey gayet iyi. Neredeyse bulunduğu sınıf seviyesinin üstünde. Şaşırdım tabii… O denli gereksinimi olan çocukları yetersiz bulmayarak geri çeviren RAM, bu yanlışa nasıl düştü diye düşünmedim değil tabi ki… Öğrenci:

-Öğretmenim, İngilizcem biraz zayıf, isterseniz ona çalışalım, dedi. Ben de fırsat buldukça çalışma sayfaları gönderdiğim (an itibariyle çalışma sayfalarımın indirilme sayısı, iki milyonu aşmıştır) eğitimhane sitesinden, İngilizce bir bulmaca sayfası indirdim.

Bu bir petek bulmacaydı. Yirmi soruluk bu bulmacada diğer soruların yanında elma ve portakalın İngilizce adının yazılışı soruluyordu. Öğrencimiz bu sorulara doğru yanıt bulamayınca bin dokuz yüz yetmişli yıllarda İngilizce dersimize giren ve geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Osman Yüzer öğretmenimizin tahtaya bir güzel portakal resmi yapıp altına ‘’ORANGE’’, yine bir elma resmi yapıp altına ‘’APPLE’’ azdığını anımsadım. İlgili sütunları doldurunca hayretler içinde kalan öğrencim:

            -Öğretmenim siz, İngilizce biliyor musunuz? diye sordu. Ben biraz gülümsedim…

-İngilizce öğretmenim Osman Yüzer sağ olsun. İngilizceye dair ne öğrendimse ondan öğrendim, dedim. Ve teneffüste İngilizce öğretmenim Osman Yüzer’e, altı kıtalık bir şiir yazdım. Ve bu şiiri hemen kendi fesbuk sayfasına gönderdim…İsterseniz bugün ki yazımızı, Merhum öğretmenimiz Osman Yüzer’e ithafen yazdığım şiirden iki dörtlüğü, sizlerle paylaşarak bitireyim.

ÖĞRETMEN OSMAN YÜZER’E

Bin dokuz yüz yetmiş ikide / Kastamonu Göl Öğretmene,

Öğretmenler gelmiş, yenice / Biri var ki, içlerinde;

Adı, ‘’Osman Yüzer mi’’ ne?..

Neredeyse, yarım yüz yıl önce / İngilizceden, ne öğrendikse;

Osman Yüzer sayesinde. / Aradan geçse de kırk, elli sene

Öğrettikleri, halen belleklerimizde…  (22.08.2017)

            Esen kalınız…

                                                                Salih KOÇ

                                   28 Ocak 2024 /Büyükçekmece/İst.

[email protected]

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam