SON DAKİKA
reklam
reklam

GÖREVİMİZ TEHLİKE SERİSİNİN SON BÖLÜMÜ AKSİYON DOLU (2.BÖLÜM)

Eklenme Tarihi: 5 Ağustos 2018, Pazar - 08:10   Okunma Sayısı: 230301
GÖREVİMİZ TEHLİKE SERİSİNİN SON BÖLÜMÜ AKSİYON DOLU (2.BÖLÜM)

McQuarrie, Tom Cruise’le yaptığı her çalışmanın başında  “Ona ‘Bu hikayeden ne istiyorsun?’ diye sorarım. Yapmak istediğin şey nedir?” diye sormakta.  Bu filmde ise Tom  Cruise de şu cevabı veriyor;  ‘Julia’nın hikayesini çözmek istiyorum. İnsanlar bana hala Julia’yı soruyor.’ dedi. Bu yüzden onunla başlıyoruz.”

Serinin hayranlarının bildiği üzere Julia, Ethan’ın  eşi ve filmdeki bu karakteri  Michelle Monaghan canlandırıyor. Karakter ilk olarak Mission: Impossible III’te görüldü ve o filmdeki olaylar ile Mission: Impossible – Ghost Protocol arasında öldüğü anlaşıldı. Mission: Impossible – Ghost Protocol’da Julia’nın ölümünün Ethan’a zarar veren katil güçlerden onu korumak için olduğu anlaşıldığından ötürü karakter bu filmde  kısa bir süre de olsa görünüyor ve flimde  kilit birer rol üsleniyor. 

Tom Cruise  bu konu hakkında şunları söylüyor; “Bu film bütün Mission filmlerinin zirvesi olduğu için duygudan çok bahsettik ve Julia’yı geri getirmeden o duyguyu yakalayamazsınız. Üzerinde oynadığımız bir özlem ve romantizm düşüncesi var. Michelle’ın performansı sıra dışı ve gerçekten harika bir insan.”

Michelle Monaghan da, karakterinin Mission Impossible Yansımalar’a döneceğini öğrendiğinde sevinmiş ve çok şaşırmış. Monaghan  şaşırtıcı durumu şu şekilde tarif ediyor. “Julia’yı geri getirme planları olduğunu bilmiyordum ve çok heyecanlandım. Karakter harika. Aşk hikayeleri de hayranların anladığı bir hikaye. Ethan onu korumak, zarar görmesini engellemek için gitmesine izin veriyor. Bana göre bu sevginin nihai ifadesi. Bu hikayede onları tekrar birlikte görüyorsunuz ama çok farklı bir şekilde.”

Serinin geçen bölümde karşımıza çıkan ve Rebecca Ferguson’ın karakteri olan; eski MI6 ajanı Ilsa Faust, Ingrid Bergman’ın Casablanca filmindeki karakteri Ilsa Lund’la aynı adı paylaşmakta.  Yönetmen McQuarrie’e göre  Rebecca Ferguson ile Hollywood’un altın çağının oyuncusu arasında gördüğü benzerliklerin ifadesi. Cruise’a göre ise  “Rebecca muhteşem. Çok karizmatik ve atletik, ekranı dolduran dinamik bir duruşu var.”

Ilsa kendi hedefleri ve casusluğa benzersiz yaklaşımıyla başta IMF ekibiyle zıt düşen bir karakter. Son filmleri arasında The Greatest Showman, The Snowman ve The Girl on the Train bulunan İsveçli oyuncu filimdeki rolü hakkında  şunları söylüyor; “Çoğunlukla kendisi ve başarması gereken şey için çalışıyor. Bu filmde hepimizin farklı amaçları ve gündemi var. Bazen etkileşime giriyorlar bazen de birbirimizin tekerine çomak sokuyoruz ve bu da gergin bir an yaratıyor.”

Serinin önceki bölümü Rogue Nation’da da yakın birer  arkadaş olan Rebecca Ferguson ve Simon Pegg, bu filmde de setteki uyumlarını hemen yakalamışlar. Pegg  rol arkadaşıyla olan uyumu hakkında; “Rebecca muhteşem bir oyuncu ve müthiş bir karakteri canlandırıyor. Ilsa’nın hem fiziksel hem de zihinsel olarak Ethan’a uygun olmasını seviyorum. Sadece kurtarılmak için orada bulunmuyor. Güçlü kadın karakterlerin sinemada öne çıktığını görmek çok güzel. Çok geç bile kalındı.” demekte.

Netflix dizisi “The Crown”da Kraliçe Elizabeth’in alıngan kız kardeşi Prenses Margaret rolüyle büyük övgüler alan Vanessa Kirby, Mission: Impossible – Yansımalar’da ise  “Beyaz Dul”  olarak da bilinen Alana’yı canlandırmakta. Oyuncu şunları söylüyor; “Alana, Ethan’ın hayatına o güne kadar tanıdığı kadınların tam bir antitezi olarak giriyor. Bambaşka bir hayatı temsil ediyor. Onun gibi içinde bulunduğu konumu anlayan biriyle geçirebileceği bir hayatı. O baştan çıkarıcı biri. Sadece fiziksel olarak değil. Duygusal ve psikolojik olarak da öyle.”

Yönetmen McQuarrie’ye göre Beyaz Dul gizemli biri ve bu gizemi yönetmen  “Bir yardım derneği olan yardım sever biri gibi görünüyor. Ama gerçekte bir silah tüccarı ve teröristlerle paralı kişiler arasında bir simsar. Bu kötü karakterlerle bir arada olmaktan keyif alıyor gibi görünüyor. Ama ona güvenemezsiniz.” Sözleriyle tarif etmekte

Alec Baldwin’in Alan Hunley (artık IMF’in başında) karakterinin yerine CIA başkanı olarak gelen ve göreve farklı bir yaklaşım kazandıran Angela Bassett’i  de usta isim Erika Sloane canlandırıyor. Filmin yönetmeni McQuarrie karakter hakkında ; “Sloane acımasız ve çalışkan biri. IMF ve oyunlarına karşı hiç toleransı yok. Ama aynı zamanda tutumunda kendini sevdiren bir yanı var. Angela’yla birlikte çalışırken muhteşem vakit geçirdim. Filme çok özel bir şey katıyor.” demekte.

Oscar ve Emmy adayı oyuncu için  Tom Cruise şunları söylüyor; “Zeka, güç ve güvenirliliğe sahip biri. McQ’nın onun için yazdığı karakteri çok sevdim. Angela da karakteri çok iyi canlandırıyor. Beyaz perdedeyken tam bir fenomen, gerçekten harika biri.”

Mission: Impossible – Yansımalar’da büyük rekabet  Ethan Hunt’la CIA ajanı August Walker arasında geçmekte

Mission: Impossible – Yansımalar’da CIA Direktörü Erika Sloane tarafından Ethan’a dayatılan CIA ajanını canlandıran August Walker önemli bir role sahip. Yönetmen Christopher McQuarrie  karakter hakkında şunları belirtiyor; “Hikayemizdeki joker karakter gibi. Ethan’la arasında epey sürtüşme yaşanıyor ve film boyunca iyice kızışıyor.”

CIA’in baş suikastçısı olan  Walker da kendi karanlık gündemine sahip.  Karaktere hayat veren Henry Cavill  karakteri hakkında şunları söylüyor; “Daha temiz biri. Yakalayamadığınız insanları yok ediyor. Ama onun da ötesinde bir anarşist.”

Tom Cruise, Man of Steel filminin  de yıldızı olarak ön plana çıkan Henry Cavill’in  bu roldeki performansına övgülerini sunarken şu cümleleri kullanıyor ; “Çok güçlü, atletik, karizmatik ve ekrana hakim. İnsanlar lafını hiç esirgemediğini görecekler. McQ onun için benzersiz bir rol yazmış. Gerçekten çok iyi bir düşman.”

Rol Cavill’in çekimler sırasında son derece rahatsız birkaç duruma dayanmasını gerektiren bir rol aynı zamanda. Yönetmen McQuarrie bu konu hakkında ise  şunları söylüyor; “her türlü dondurucu soğukta, akla gelen her türlü korkunç, cezalandırıcı ortamda çok az koruyucu giysilerle yer almak gibi zorlu bir işi vardı. Açık bir helikopterde, yeni Zellanda’nın öldürücü kışında 7 bin feet yüksekte, bir buzulun üstünde saatte 160 km hızla seyahat etmek ve Norveç’teki 700 metrelik bir uçurumda asılmak gibi. Her zaman olumluydu, her zaman balıklama dalıyordu. Henry tam bir beyefendi ve muhteşem bir oyuncu. Onunla çalışmak bir keyif ve müthiş bir mizah anlayışı var.”

Solomon Lane intikamını almak

için yeniden sahnede

Sean Harris,  serinin bir önceki filmi olan Rogue Nation’daki kötü karakter Solomon Lane rolüyle geri geliyor. Lane; Ethan’ın önceki filmde kendisine yaptıklarının intikamını almak istiyor. Yönetmen McQuarrie bu konu hakkında ise şunları söylüyor; “Lane, Ethan’ı kendi yaptığı her şeyi yok etmekle suçluyor. Gerçek kötü olarak kendini değil Ethan’ı görüyor ve bunu Ethan’a göstermeye kararlı. Kayıp plütonyumu geri almak gibi çok basit başlayan görevin Lane tarafından kurulmuş bir tuzak olduğu ortaya çıkıyor.”

Sean Harris’in ayrıca çekimler sırasında bir dizi yoğun deneyime de dayanması filmin gidişatını belirlemek için çok önemli bir yere sahip. Yönetmen Christopher McQuarrie  zorlu çekimler hakkında ise şunları söylüyor; “Deli gömleği giymiş bir halde bir BMW’nin içine bağlanmanın ve Tom Cruise tarafından Paris sokakları saatte 160 km hızla dolaştırılmanın bir hazırlığı yok. Sahneyi izlediğinizde oldukça komik çünkü bütün o çılgın sürüş boyunca karakterde kalması gerekiyor. Lane inanılmaz bir konsantrasyona sahip bir karakter. Hiç korkusu yok. Bu yüzden Sean’ı yüzünde çok az ifadeyle izliyorsunuz. Bunu yapmak zordur ama o çok başarılı bir iş çıkarıyor.”

Filmin başka bir noktasında Lane, Seine nehrine düşen bir kamyonun arkasında dolaştırılmakta. Filmin yönetmeni  McQuarrie bu zorlu sahne için şu değerlendirmeyi yapmakta; “Devasa bir su duvarı var ve sanki bir karakter onu almaya geliyormuş gibi görülüyor. Kamyonu suya batırdık ve yuvarladık. Ama kamerayı sabit tuttuk. Bu yüzden de suyun oryantasyonu çok garip görünüyor. Sean bana nefesini 45 saniye boyunca tutabildiğini söyledi. Ama baş aşağı olduğunda burnundan nefes vermesi gerekti. Bu yüzden bir anda 45 saniyeden hiç havasız bir hale geçti. Çekimi doğru biçimde tamamlamamız için bunu herhalde 10 ya da12 kez yaptı.”

Filmin yönetmeni Christopher McQuarrie ; “Mission Impossible’da uygulamalı tehlikeli sahneler, uygulamalı aksiyon ve yeşil ekranın olabildiğince az olduğu gerçek mekanlar kullanıldı. Tom Cruise de bu sahneler için oldukça istekliydi.”

Filmin yönetmeni olan McQuarrie bu filme kasıtlı olarak farklı bir görünüm vermiş olsa da ikonik aksiyon serisinin özündeki değerleri korumak önemli olduğunu şu cümlelerle beliriyor;  “Mission Impossible’da uygulamalı tehlikeli sahneler, uygulamalı aksiyon ve yeşil ekranın olabildiğince az olduğu gerçek mekanlar kullanıldı. Tom bizim aklımıza gelen her şeyi yapmaya hazır ve istekli. O yüzden kamerayı yıldızının bu tehlikeli sahneleri gerçekten uygulayışını görebileceğin bir yere koymanın yollarını bulman gerekiyor. Bu yüzden her şey Tom’u aksiyonun merkezine koyacak şekilde tasarlanmakta.”

Serinin bütün Mission: Impossible filmlerinde Tom Cruise unutulmaz, ölüme meydan okuyan bir tehlikeli sahnede yer alıyor. Harılanacağı üzere; Cruise Mission: Impossible – Ghost Protocol’de Dubai’de dünyanın en yüksek gökdeleni Burj Khalifa’ya tırmanmış; Mission: Impossible – Rogue Nation’da da , kalkış sırasında Airbus A400M Atlas askeri nakliye uçağının kapısına asılmıştı.

Mission: Impossible – Yansımalar için Cruise ve McQuarrie, izleyicilere soluksuz bırakacak bir dizi unutulmaz tehlikeli sahneyle de; bu flimde heyecanı zirveye taşımayı garantilemiş durumdalar . Filmin yönetmeni olan Christopher McQuarrie bu tehlikeli sahneler hakkında şunları söylüyor; “Tom, bu filme hazırlanmak için bir yıldan fazla zaman vardı. Tehlikeli sahnenin ne olacağı konusunda çok fazla spekülasyon vardı. Bir dizi tehlikeli sahneye hazırlandığını açıklamak zorunda kaldım. Bu bölümde bugüne kadar gördüğümden çok daha fazla tehlike var. Tom, sürekli tehlikede.”

Tehlikeli sahneler çok acımasız ve heyecan dolu olsa da gerçek dışı süper kahramanın alanına geçmekten kaçınmışlar. Tehlikeli sahneler koordinatörü ve ikinci ekip yönetmeni olan  Wade Eastwood bu sahneler hakkında şunları söylüyor; “Bu adamlarım arabaların üstünden 200 metre uçtuğu ve ayaklarının üstüne düştüğü filmlerden biri değil. Biz hala gerçek olan aksiyon yaratıyoruz. Bence izleyiciler de bu yüzden bu filmlerdeki karakteriyle bağ kurabiliyor. Ethan Hunt bir insan. Yapması gereken şeyi biliyor. Her zaman en kolay yolu seçmiyor ama elinden geleni yapıyor. Bu yüzden izleyicileri güldürüp inandırıcılık sağlarken aynı zamanda onları şaşırtan aksiyonu ve tehlikeli sahneleri yaratmamız gerekiyor.”

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: SİNAN ERDOĞDU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam