SON DAKİKA
reklam
reklam

Jason Staham’ın başrolünde olduğu ‘Derinlerde Dehşet’ (I.BÖLÜM)

Eklenme Tarihi: 16 Ağustos 2018, Perşembe - 10:42   Okunma Sayısı: 161806
Jason Staham’ın başrolünde olduğu ‘Derinlerde Dehşet’ 

Jaws(1977) ‘den bu yana beyazperdede yoğun ilgi gören köpek balığı filmleri yepyeni bir yorumla hayatımıza bir kere daha giriyor.  John Turteltaub’un yönettiği ve Jason Statham, Li Bingbing, Winston Chao ile Rainn Wilson’un  başrolleri oynadığı Meg: Derinlerdeki Dehşet (The Meg), 10 Ağustos 2018’den itibaren  İstanbul ve ülkemiz sinemalarında vizyona girdi. Filmin senaryosunu Dean Georgaris ve Jon Hoeber ile Erich Hoeber kaleme aldı. Film Steve Alten imzalı en çok satan MEG adlı romana dayanmakta. 

Uluslararası bir sualtı gözlem programının parçası olan bir derin deniz denizaltısı devasa bir yaratığın saldırısına uğrar ve Pasifik Okyanusu’nun en derin kesiminde dibe oturur. Üstelik içinde hapis kalmış mürettebatıyla. Zaman daralırken, eski derin deniz kurtarıcısı Jonas Taylor (Jason Statham) kendi kendini mahkum ettiği sürgünden vizyoner bir Çinli okyanus bilimci olan Dr. Zhang (Winston Chao) tarafından çekip çıkartılır; mürettebatı tek başına kurtarabileceğini düşünen kızı Suyin’in (Li Bingbing) itirazlarına rağmen. Fakat mürettebatın kurtulması için her üçünün ve hatta okyanusun görünürde durdurulamaz olan bu tehdidi durdurmak için birlikte çaba göstermesi gerekecektir. Soyunun tükendiğine inanılan 23 metre uzunluğundaki tarih öncesi bir köpekbalığı türü olan Megalodon (Meg) gayet canlıdır  ve avlanmaktadır. 

Jonas, beş yıl önce de aynı dehşet verici yaratıkla karşılaşmış ama kimseyi kendine inandıramamıştır. Şimdi, Suyin’le birlikte çalışan Jonas’ın korkularıyla yüzleşmesi ve okyanusların derinlerine geri dönebilmek için kendi hayatını tehlikeye atması gerekecektir. Çünkü tüm zamanların en büyük yırtıcısıyla bir kez daha karşı karşıya gelecektir.

Filmin başrol oyuncusu aksiyon yıldızı  Jason Statham “Yirmi yılı aşkın süredir tüplü dalış yapıyorum. Okyanuslar öylesine engin ki, mantıksal olarak bakarsak, bence çoğu insan derinlerde olmaktan korkuyor ve otomatikman en kötüsünü düşünüyordur, özellikle de köpekbalıkları konusunda. Köpekbalıkları affetmez. Büyük beyaz köpekbalıkları herhangi bir yüzücüde tanrı korkusu yaratır; dolayısıyla, büyük beyazdan üç dört kat daha büyük bir köpekbalığının neler yapabileceğini ancak hayal edebilirsiniz. Öyle bir şeyin peşinize düşmesini istemezsiniz”.

Filmin yönetmeni Jon Turteltaub’un  “Sizi hayal ettiğiniz ama hiç görmediğiniz bir dünyaya götürüyor. Filmlerin heyecanlı ve eğlenceli yanı da bu” diyerek tarif ettiği, Meg: Derinlerdeki Dehşet’in başrolünde dünyaca ünlü aksiyon yıldızı  Jason Statham yer alıyor. “Meg” en az iki milyon yıl önce neslinin tükendiğine inanılan dev bir köpekbalığı türü olan Megalodon’un kısaltmasıdır.  Staham film hakkında şu cümleleri kullanıyor;

“Bence bu tam bir patlamış mısır filmi. İnsanların sinemaya gitmek istemelerini sağlayan her şeye sahip: Eğlence, gerilim, aksiyon ve hatta biraz kahkaha —izleyicilerin büyük bir sinema deneyiminden bekledikleri her şey.” 

Ve  Staham sözlerine şöyle devam ediyor.“ Sualtı dünyasına her zaman hayranlık duymuşumdur. Yirmi yılı aşkın süredir tüplü dalış yapıyorum. Okyanuslar öylesine engin ki, mantıksal olarak bakarsak, bence çoğu insan derinlerde olmaktan korkuyor ve otomatikman en kötüsünü düşünüyordur, özellikle de köpekbalıkları konusunda. Köpekbalıkları affetmez. Büyük beyaz köpekbalıkları herhangi bir yüzücüde tanrı korkusu yaratır; dolayısıyla, büyük beyazdan üç dört kat daha büyük bir köpekbalığının neler yapabileceğini ancak hayal edebilirsiniz. Öyle bir şeyin peşinize düşmesini istemezsiniz”.

Jason Statham’ın oynadığı karakter olan Jonas Taylor en iyinin de iyisi bir sualtı kurtarıcısı, ta ki nükleer bir denizaltıyı bile parçalayacak güçte, devasa bir yaratıkla dehşet verici bir karşılaşma yaşayana kadar. Bu travmatik saldırı iki arkadaşının canını alır, Jonas’ın ise denizlerden uzak kalmaya karar vermesine neden olur. Jonas dalmak yerine içmeyi seçer… ta ki kader onu yeni bir seçime zorlayana dek. Pasifik Okyanusu’nun dibinde bir Megalodonun ortaya çıkışıyla, Çin kıyılarının açıklarında bir okyanus araştırma enstitüsü olan Mana One’ın mürettebatının hayatları tehlike altına girer. Jonas onların tek ve son şansı olabilir.

Yönetmen Turteltaub karakteri , “Jonas onları kurtaracak deneyim ve uzmanlığa sahip tek kişi ama artık hayattan vazgeçmiş. Hiç istemediği halde onu geri getiriyorlar ama yine de karşılarında beklediklerinden de büyük bir tehlike buluyorlar” cümleleriyle tarif ediyor.

“Meg Derinlerdeki Dehşet” Steve Alten’ın MEG adlı en çok satan romanına dayanıyor. Roman  bu yüzden ilk önce yapımcı Belle Avery’nin dikkatini çekti.

Yapımcı Avery, “Romanı okudum ve ondaki aksiyon yüklü, küresel izleyiciye hitap edecek bir macera potansiyelini hemen gördüm çünkü köpekbalıkları kültürümüzde çok popülerler. Bu hikaye daha önce hiç görmediğimiz bir yaratığı konu alıyor ama zaten okyanuslarımızın büyük bir kısmı henüz keşfedilmeyi bekliyor. Megalodonların var olmadığını kesin olarak iddia edebilir misiniz? Edebilir miyiz bilmiyorum” diyor.

Hikayenin küresel oluşu Avery’ye çalışmalarını serpilmekte olan Çin sinema endüstrisine yayma fırsatı da veriyor. Yapımcı Belle Avery Çin’in yeni bir fırsat kapısı olduğunu “Zaten yıllardır Çin’de danışmanlık yapıyordum ama en büyük önceliğim proje için doğru ortağı bulduğumuzdan emin olmaktı. Gravity Pictures’da Jiang Wei’le buluşup ona 18 santimlik bir Meg dişi gösterdiğimde hemen kavradı. Bunu organik ve sinerjik bir ortak yapıma dönüştürebileceğimizi anladı. Zaten benim de Gravity’nin de yapmakla ilgilendiği tek şey buydu”  cümleleriyle ifade ederken , sözlerini şöyle sürdürüyor:  

“Araştırma merkezini Pasifik’te konumlandırmak ve Dr. Zhang ve kızı Suyin’i merkezi yöneten karakterle olarak seçmek son derece önemli bir unsurdu. Ayrıca dünyanın en büyük dalış merkezlerinden biri Tianjin’de, dolayısıyla seçimimiz çok mantıklıydı”.

Filmin diğer yapımcısı da  Lorenzo di Bonaventura Avery’ye ek olarak  şunları ekliyor: “Gravity Pictures’daki ortaklarımız muhteşem birer takım oyuncusuydular. Bu paha biçilmez bir şeydi çünkü yapım kanadında yalnızca onlarla çalışmakla kalmayıp, ‘Meg Derinlerdeki Dehşet’in bir kısmını da Çin’de çektik.  Filmimiz gerçek bir ekip çalışması oldu”.

Çin’in en sevilen kadın yıldızlarından olan ve filmde Suyin’i canlandıran Li Bingbing ise film için , “Sinema iki farklı kültür arasında köprü kurmanın en iyi yollarından biri. Doğu ve Batı izleyicilerinin birbirlerini daha iyi anlamaları çok değerli bir şey. Bu yüzden, bizimki gibi bir işbirliği herkese kazandırıyor” diyor.

Senaristler Dean Georgaris ve Jon ile Erich Hoeber kardeşler  de Alten’ın kitabını beyaz perdeye taşımak için birlikte çalıştılar. Jon Hoeber senaryoya nasıl dahil olduğunu : “Daha önce senaryo için kendi taslaklarımız üzerinde çalışıyorduk ama sonra Lorenzo her bir taslağın en iyi öğelerini birleştirerek beraberce yazmamızı önerdi. Biz de tam olarak bunu yaptık.” cümleleriyle belirtirken, kitabın kendisine ilk olarak Avery tarafından verildiğini belirten Dean Georgaris de şunları dile getiriyor: “Bir yazar olarak; köpekbalıkları, canavarlar ya da bu yapımda olduğu gibi her ikisi de dahil olmak üzere, ilkel bir korku ya da hayranlığı her işleyişinizde, iki şeyi birlikte yapma fırsatı buluyorsunuz: Heyecan ve gerilim yaratabiliyorsunuz; ve bir de bazı rahatlatıcı komik anlar katabiliyorsunuz. Jon, Erich ve benim yapmak istediğimiz şeylerden biri heyecan kısımlarını ciddiye almak ama aynı zamanda karakterlerimizin  —ve inşallah izleyicilerin de— biraz eğlenmesine izin vermekti.  Ne de olsa, bu, 23 metre uzunluğunda bir Megalodon; onun olabildiğince çok şey yok ettiğini görmek istiyorsunuz”.

Erich Hoeber de Dean Georgaris’e  : “Dev köpekbalığının bir sürü insan yiyeceğini biliyoruz. Bunu bekliyoruz. Ama bu çılgın serüvende, ölüm kalım anlarında bile ara ara izleyiciye bir nebze de olsa mizah sunmaya çalıştık”.”  cümleleriyle katlıyor. 

Filimin yapımcısı  Colin Wilson da senaristleri  şu cümlelerle övüyor; “Dean, Jon ve Erich; Steve Alten’ın yarattığı, zengin fikirlerle dolu orijinal kaynağı alıp, gerilim, aksiyon, mizah ve karakter çeşitliliği arasında doğru dengeyi yakalayan bir senaryo yazdılar. Ve Jon Turteltaub senaryoyla harikalar yarattı. O, bu film için mükemmel yönetmendi”.

Yönetmen Turteltaub, kendisine senaryo gönderildiğinde, onu çok cazip bulduğunu şu cümlelerle belirtiyor: “Benim açımdan yepyeni bire alandı. Daha önce hiç büyük canavar filmi yapmamıştım; hele dev bir köpekbalığı filmi asla. O zaman şöyle düşündüm, ‘Pekala, bu bir meydan okuma olacak… hadi yapalım! Projeyi ele alırken, Steve Alten’ın kitabının —aslında kitabın tüm serisinin— büyük bir takipçi kitlesi olduğunun farkındaydık. Bir kitabı sinemaya uyarlarken her zaman değişiklikler olur. Ama biz yine de okurların ve izleyicilerin istediklerini almalarını sağladığımızdan emin olmak istedik”

Yapımcı Avery de, “Jon suyun üstünde ve içinde çekimlerin tüm gerekliliklerini yerine getirip birçok karmaşık görsel efektle başa çıkmayı başarmakla kalmadı; her oyuncuya da tek tek ihtiyaç duydukları ilgiyi gösterdi. Bu onun harikulade yaptığı bir şey. Özellikle de bazılarıyla aralarında dil sorunu olmasına rağmen oyuncu kadrosuyla çalışmasını izlemek müthişti” diyor.

Filmin baş kadın oyuncusu Li Bingbing ise şunu belirtiyor: “Jon’un yaptığı ve benim takdir ettiğim şeylerden biri şuydu: ‘Motor’ demeden hemen önce bana yeni bir replik söyleyiveriyordu. Ana dilimin İngilizce olmaması onu hiç endişelendirmiyordu. ‘Yapabilirsin, Bingbing, sorun yok’ diyordu. Jon bana güvendi, ben de ona. Kendisi çok yaratıcı ve zeki. Ayrıca çok kibar, sette herkese saygılı davrandı. İnanılmaz bir yönetmen; onunla çalışmayı çok sevdim”.

Bir diğer oyuncu Rainn Wilson da şu yorumu getiriyor: “Jon’un aksiyon filmi yönetme bilgisi zaten tartışılmaz ama bunun yanında olağanüstü bir mizah anlayışı var. O yüzden sette gerçekten neşeli bir hava vardı, ki bu da yaratıcı bir ortam oluşturdu”.

Filmde Statham, Li ve Wilson’a eşlik eden başlıca oyuncular Cliff Curtis, Winston Chao, Sophia Cai, Ruby Rose, Page Kennedy, Robert Taylor, Ólafur Darri Ólafsson, Jessica McNamee ve Masi Oka olarak karşımıza çıkarken yönetmen Turteltaub bu kadroyla uyum içinde çalışmasını esprili bir dille belirtiyor ve  “Muhteşem bir oyuncu kadromuz vardı. Hepsi rollerine pek çok katman eklediler. Bu hayati öneme sahipti çünkü karakterlere yakınlık hissetmeniz şart. Onları önemsemezseniz, Meg tarafından yenmeleri de umurunuzda olmayacaktır”  diyor.

Filmin merkezindeki karakterler asla sette olamazdı. Bu yüzden; Meg ve filmde görülen diğer tüm su canlıları, görsel efektler amiri Adrian de Wet’in yönetiminde, son teknoloji ürünü BYG ile hayata geçirildi. Yönetmen Turteltaub’un kamera arkası yaratıcı ekibinde, ayrıca, görüntü yönetmeni Tom Stern, yapım tasarımcısı Grant Major, kurgu ustaları Steven Kemper ve Kelly Matsumoto, kostüm tasarımcısı Amanda Neale ve besteci Harry Gregson-Williams bulundular.  “Meg Derinlerdeki Dehşet”in çekimlerinin tamamı Yeni Zelanda ve Çin’deki mekanlarda ve her iki ülkenin kıyılarındaki sularda gerçekleştirildi. 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: SİNAN ERDOĞDU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam