SON DAKİKA
reklam
reklam

Antik Kentler Rotası yazı dizisi - 1 // Alanya'dan Aspendos'a kadim izler

Eklenme Tarihi: 23 Eylül 2021, Perşembe - 12:16   Okunma Sayısı: 95629
Akdeniz bölgesi Alanya'dan batıya uzanan sahil şeridi üzerinde bir çok eşsiz Antik Kent'e ev sahipliği yapıyor. Alanya'dan Aspendos'a kadar çizdiğimiz ilk rotamızda özellikle Helenistik dönemin kadim izlerini görmek mümkün.

Turizm bölgesi Akdeniz sadece plajları ve tatil olanaklarıyla değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel zenginliği ile de öne çıkıyor. Her yıl yüzlerce turist, Antik Kentlerin tarihin derinliklerinden taşıdığı izleri görebilmek için bölgeyi ziyaret ediyor. Binlerce yıl önce bu bölgede yaşamış insanların kurduğu bu antik kentler, tarihin kadim izlerini taşımakla beraber aynı zamanda, o dönemin dini inanışlarını da günümüze taşıyor. Alanya'da düzenlenen Dünya Plaj Voleybolu Şampiyonası'nı takip ederken, farkına vardığımız Antik kentlerin Alanya'dan Ege'ye kadar uzanan bir sahil şeridinde sıralandıklarını öğrendik. Gazeteci arkadaşım Sinan Beratlıgil ile kendimize bir Antik Kentler Rotası hazırlayarak tarihin kadim izlerini sürmeye başladık. İlk bölümde ziyaret ettiğimiz antik kentler daha çok Roma ve Bizans Dönemlerinden günümüze kalan yerleşim yerlerine ait. Binlerce yıl önce yerleşim görmüş olan bu antik kentlerden günümüze ulaşan yapılar orta çağ kalesi, agora, sütunlu cadde, kilise, hamam, anıtsal kapı, tapınak, nekropol alanındaki anıt mezarlar olarak ziyaretçilerini karşılıyor.

Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti

Antik Kentler gezimize Alanya'ya komşu Gazipaşa İlçesi sınırları içerisinde yer alan Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti ile başladık. Antalya Gazipaşa İlçesi Güneyköy Nohut Yeri mevkiinde bulunan antik kent adını Kommegene Kralı IV.Antiochos’tan almış. Günümüzde kazı çalışmaları devam eden antik kentin kalıntıları denize doğru dik inen üç tepe üzerinde bulunuyor. Kent antik çağda "Dağlık Klikya" olarak bilinen bölgenin sınırları içinde yer almış. Roma ve Bizans Dönemlerinde de yerleşim görmüş olan kentte günümüze ulaşan yapılar orta çağ kalesi, agora, sütunlu cadde, kilise, hamam, anıtsal kapı, tapınak, nekropol alanındaki anıt mezarlar ve triconhos. Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti’nde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı izinleri ile Nebraska Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Michael Hoff başkanlığında gerçekleştirilen kazı çalışmasında 2015 yılında mitolojik medusa figürü bulunmuş. Antiochia ad Cragum antik kenti, Toros dağ silsilesinden denize doğru uzanan eğimli bir yamaç üzerinde konumludur. Bir kıyı kenti olmasına rağmen, kent merkezi deniz seviyesinden yaklaşık 350 metre yükseklikte, çeşitli yönlerden kayalık ve sarp yamaçlarla çevrilen bir konumdadır ki bu özelliği kenti denizden gelebilecek saldırılara karşı koruyan doğal bir savunma sistemi oluşturur. Antik kentin mimari kalıntılarının yoğunlaştığı ve nispeten sağlam olarak günümüze ulaştığı yaklaşık 24 hektarlık bölümü Güney köyü ile iç içe bulunuyor.

Yalan dünya mağarası

Antiocheia gezimizi tamamlayıp, Antalya Mersin karayolu üzerinden Gazipaşaya doğru ilerlemeye başladık. Toros Dağları’nın içerisinde yer alan ve Dünyanın en uzun mağaralarından biri olarak kabul edilen Yalan Dünya Mağarasının yolumuzun üzerinde olduğunu öğrenip, bir antik kent olmamasına rağmen rotamıza dahil ettik. Son zamanlarda yapılan hummalı çalışmalardan sonra Akdeniz bölgesinin en ilgi çeken mağaralarından biri haline gelen Yalan dünya Mağarası Antalya’nın Gazipaşa ilçesindeki Beyrebucak köyünde bulunan dağın 400 metre içinde bulunuyor.Mağaranın en büyük özelliklerinden biri de oluşumunun hala devam ediyor olması. İçinde tarih boyunca oluşmuş tünelleri gezerken odacıklara bağlanabilinmekte. Devasa sarkıt ve dikitler ile oyuklar bulunan mağaranın uzunluğu 4 kilometreye ulaşıyor. Ancak ziyaretçiler mağaranın yalnızca 450 metresini görebiliyor. Yaklaşık 50 yıl önce göçük sonrası ortaya çıkan Yalandünya Mağarası’nın içerisinde yapılan tadilatla yürüyüş yolları ve ışıklandırma sistemi yapılan mağaranın, yaklaşık 5 milyon yıl yaşında olduğu tahmin ediliyor. Efsaneye göre zamanında bu mağarada yaşayan bir adam ile çevre köylerden bir kız birbirlerine aşık olur. Bu iki aşık mağarada buluştukları sırada deprem olur ve mağara çökerek bu iki aşığı ayırır. Böylece aşkları da hayatları da yalan olur. Bu olaydan sonra mağaranın adı Yalan dünya Mağarası olarak anılmaya başlanır.

Selinus Antik Kenti

Yalan dünya mağarasını gezdikten sonra Gazipaşa'ya doğru rotamızda ilerliyoruz. Gazipaşa kavşağından 3,5 km uzaklıkta sahil kesiminde yer alan Selinus Antik Kenti yeni ziyaret alanımız. , İnceağrı çayı kenarından Akdeniz'e doğru devam eden antik kent, hala çekiciliğini koruyor. İlk olarak bizi kentin iki hamamı ve anıtsal mezarları karşılıyor. Su kemerlerinin bazı bölümleri Uğur Mumcu Caddesi üzerinde yer alıyor. Biz taş yoldan devam ederek kaleye ulaşan merdivenlere varıyoruz. 650 basamakla çıkılan kalenin manzarası gerçekten muhteşem. Kalenin olduğu bu tepeden yat limanı ve plajları izlemek mümkün. Antik dönemde Kilikya Krallığının önemli ticaret limanlarından olan Selinus'ta; Helenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu dönemine ait izler bulunuyor. Akropol, agora, büyük ve küçük hamamlar, anıtsal mezarların yer aldığı nekropol, odeon, su kemerleri, kilise ve Şekerhane köşkü antik kentin önemli yapıları arasında yer alıyor. Akrapol içerisindeki kilise ve sarnıç ise günümüze kadar gelmeyi başarmış. Selinus antik kentinin diğer yapıları sahilde ve yamaçta yer alıyor. Nekropoldeki anıtsal mezar önem taşımaktadır. Alanya Arkeoloji Müzesi'ndeki ostoteklerin çoğunluğu Selinus Nekropolünden getirilmiş.

İotape Antik Kenti

Selinus' veda edip, Gazipaşa'ya doğru devam ediyoruz. Gazipaşa Alanya Havalimanını geçer geçmez ilk kavşaktan sola dönerek 7 km sonra sahil üzerinde bulunan İotape Antik Kentine ulaşıyoruz. Antik kent adını, Kommagane kralı 4. Antiochus'un eşi İotape'den almıştır. İmparator Traianus'tan Valerianus'a kadar kent kendi adına sikke bastırmış. Kalıntılar Roma ve Bizans Dönemi özelliklerini taşıyor. Denize doğru uzanan yüksekçe bir burun, kentin akropolünü oluştururken, çoğu tahrip olan surlar bu bölüme kale görünümü vermiş. Akropolün karaya bağlandığı küçük vadide, doğu-batı yönünde uzanan liman caddesi yer alıyor. Liman caddesinin büyük bir bölümü günümüzde buradan geçmekte olan karayolunun altında kalmış. Antik caddenin her iki yanında üç basamaktan oluşan krepis bulunduğu ve yer yer bunların arasında heykellerin durduğu kaidelerden anlaşılıyor. Akropolün doğusunda bulunan koyda, dikdörtgen planlı bir bazilika ve Aziz Hagios Georgios Stratelates’e atfedilen tek nefli küçük bir kilise yer alıyor. Aynı alan içerisinde bir de hamam kalıntısı bulunuyor. Hamam ve kente ait altyapı sistemi hala belirgin bir şekilde görülebiliyor. Antik kentin deniz tarafında kalan kalıntıları arasında, yakınında bulunan bir yazıttan ötürü Trajan’a adanmış bir de tapınak var. Nekropolde anıt mezar yapılarının yanı sıra basit olan mezarlarda yer almakta. Bu mezarlar, yörenin mezar mimarisini, yaşayış geleneklerini ve ölü gömme adetlerini en iyi şekilde yansıtan özgün eserler arasında yer almakta.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam