SON DAKİKA
reklam
reklam

Hepsinin ayrı bir hikayesi var

Eklenme Tarihi: 11 Mart 2017, Cumartesi - 10:00   Okunma Sayısı: 156998

Kapılar, yapıların içine girmeye veya yapı içindeki odalar arasında yer değiştirebilmeye olanak sağlayan, temelde tüm dünya kültürlerinde aynı biçimde kullanılan mimari ögelerdir. Hane kapıları evin sınırının başladığı veya bittiği noktadır Hane kapısı olabileceği gibi kale ve şehirlere de giriş kapıları olduğu göz önüne alınırsa önemli öğeler olduğu da ortaya çıkar. Kabaca yaptığım bir araştırmada kapıyla ilgili yaklaşık 45 civarında deyim ve 19 atasözünü tespit ettim. Bunların içinde; “Rüşvet kapıdan girince insaf (iman) bacadan (pencereden) çıkar Deniz dalgasız, kapı halkasız olmaz Acemi katır kapı oÅNnünde yük indirir” beğendiğim atasözleridir. Deyimler arasında günlük konuşmalarımızda çok kullandığımız “Aynı kapıya çıkmak” deyimiyle artık yapacak bir şey kalmadığını anlatan “At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak” deyimi ilginçtir.

Surların kapıları

Düşman saldırılarına karşı sur içindeki halkı korumak ve barış zamanlarında şehre giriş-çıkışı kontrol altına almak amacıyla yapılan sur kapıları günümüze kadar gelebilmiştir. Bazıları yorgun savaşçılar, bazıları eski dönemlerin ihtiyar tanıkları bazıları da geçmişin simgesel anıtlarıdır.

1.Salmydessos (Midye-Kıyıköy) surları ana kapısı: Kırklareli iline bağlı, Karadeniz kıyısındaki bucak merkezi Midye-Kıyıkün atası İlkçağ kenti Salmydessos’un M.Ö 400 dolayında varlığını yöreye uğradıktan sonra kenti anlatan Xenephon’dan öğreniyoruz. Çağdaş kasaba Ortaçağ Salmydessos’unun surla çevrili alanı içinde bulunuyor. Söz konusu alan doğu yanı Karadeniz’e, kuzey ve güney yanları birer dere vadisine dimdik inen ve yalnız batı yanı geçit veren sırt uzantısı biçiminde bir çıkıntının üst düzlüğüdür. Bu kücük kentin surları ilk kez İustinianus döneminde 6’ncı yüzyılda yapılmışken sonradan özellikle 9’uncu ve 10’uncu yüzyıllarda geniş oÅNlcüde onarım ve yenileme goÅNrmüştür. Duvar kalınlığı 2,20 m’yi, duvar yüksekliği ise (sur kalıntısının en yüksek boÅNlümüne bakacak olursak) 6 m’yi buluyordu.

2.İznik surları Lefke kapısı: Şehrin doğusunda, Kılıçarslan Caddesi’nin sonundadır. Sakarya Nehri(Sangarios) kıyısında

kurulan Lefke kenti, bu günkü Osmaneli'ne ulaşan yola açılması nedeniyle bu isimle bilinmektedir. İmparator Adrianus (117-

138) zamanında yapılmıştır. İki yanındaki kuleleriyle bir zafer takı biçimindedir. İznik'in 13 km. doğusundaki Karadin yerleşim

yeri nedeniyle bu kapıya bir süre “Karadin Kapı” adı verilmiştir. Osmanlı döneminde Haç yolu üzerinde yer alan Şam

kentine atfen bazı gezginlercebir süre “Şam Kapı” adıyla da

anılmıştır. Taç Kapı’nın şehir

cephesine bakan yüzünde

üstteki diş motifi altında yer

alan iki satırlık Yunanca yazıt,

kapının mezarlığa bakan

cephesinde de tekrarlanmıştır.

Yazıtta, “Gaius Cassius

Chrestus’un çabasıyla yapımı

tamamlanan (bu eseri),

Prokonsül M. Plancius Varus,

imparatorların yüce evine ve

eyaletin başşehri Nikaia’ya

adadı” yazılıdır.

Yazıtlar, Roma imparatorlarından Vespasian (69-79) ve Titus’un

(79-81) müşterek yönetimleri sırasında konmuştur. Septimius Severus,

yazıtlardaki metal harfleri soÅNktürmüştür. Lefke Kapı’nın şehre bakan batı

cephesin deki ana giriş kemerinin güney ayağının oturduğu tablanın altındaki

kesme taş blok üzerinde dokuz satırlık Yunanca bir kitabede:

“Uğurlu olsun, eyaletin başşehri Nikaia! Gaius teşekkür eder”

yazılıdır.

3. Çatladıkapı: Semt de bu adla anılır. İstanbul’un Avrupa yakasındaki

ilçesi Fatih’in Kücük Ayasofya Mahallesi’nde bulunmaktadır. Bir kıyı

semti olarak Çatladıkapı, Ahırkapı ve Kadırga semtleri

arasında yer alır. Semtin adının 1532 İstanbul depreminde

semtten bulunan

surlarda büyük bir çatlak

oluşmasıyla yerleştiği sanılmaktadır.

Çatladıkapı adı

nereden gelir?

Fatih’in Bizans döneminde

Marmara Denizi’ne

açılan en önemli kapılarındandır.

Bu dönemdeki adı

Leon ( Aslan) Kapısıdır.

Adını, hemen yanında inşa

ettirilen Buko (boğa) Leon

(aslan) sarayından almıştır.

Bu kapı II. Teodosius (408-

450) yönetiminde Yarımada’nın

surlarıyla birlikte

inşa edilmiştir.

Bukaleon Sarayı’nın

iskelesi ve limanı olarak bu kapının kullanılması onu Konstantinopolis’in

Marmara Denizi’ne açılan üc önemli kapısından biri yapmıştır. Bir buçuk

ay süren 1532 depreminde kemeri çatlamıştı. Yıkılmadan yüzyıllarca bu

haliyle ayakta duran bu kapıya halk “Çatladıkapı” ismini vermiştir.

Sultan Abdülaziz

demiryolunu

yaptırırken Çatladıkapıyı

yaktırmış,

kapının

sağında ve solunda

bulunan iki

aslan heykeli

arkeoloji müzesine

kaldırtmıştır.

Semavi

Eyice’ye göre

bu heykeller

mermerden

yapılmıştır.

Evliya Çelebi’ye

göre Bizans

döneminde Çatladıkapı’nın

oÅNnünde dört köşeli büyükce bir sütun varmış. Bunun tepesindeki

gözetleme kulesinden uzaktan gelen gemiler gözetlenirmiş. Şayet

gelen gemiler düşman gemileri ise yanaşmaları beklenir, iyice yaklaşınca

da üzerlerine ateş püskürtülerek yakılırlarmış.

Eskiden denize açılan Çatladıkapı’nın doğu yoÅNnünde Bukaleon

(Büyük) Saray ve iskelesi varmış. Bukaleon (Büyük) Saray, şehir içinde

şehir gibi bir saray olarak kabul edilmiştir. Latince bir başka adı Palatium

Magnum (Büyük Saray)’dır. Burası çeşitli binalardan meydana gelmiş bir

kompleks olup yaklaşık 500 oda 40 civarında kilisesi mevcutmuş.

Kiliselerinden birinin mahzeninde yortu şöleninde Bukaleon’da

yaşayanlara ikram etmek

için 10 bin testi şarap ve

bal bulunurmuş. Büyük

saraydaki heykellerin içine

boşaltılan bu içecekler,

heykellerin ağız ve kulaklarından

akıtılarak saray

sakinlerine ikram edilirmiş.

(Kaynak: Fatih Belediyesi)

4.Konya Kalesi

kapılarının sayısı 11’dir.

Kalelerin çıkışı ya bir

suya, kıyıya veya hendeğe

açılırdı. Şehre giriş

çıkışı sağlayan kapıların

kemerleri gayet yüksek ve

gösterişlidir. Bugün için

sadece anıt değerinde ve

köşelerine çekilmiş durumdadırlar

Editör: CENGİZ BAYSU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam