Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e göre ilk insan Hz. Âdem (A.S.) dir. Allah (C.C.) onu yaratırken toprak unsurunu tercih etmiş, ondan yaratmış, daha sonra da ruh vermiştir.
Cenab-ı Hak, hem Hz. Âdem'e bir can yoldaşı olması hem de insan nev'inin üreyip çoğalması için de Havva validemizi eş olarak yaratmıştır. Nisa Sûresi'nin 1’inci ayet-i kerimesinde bu yaratılış, "O insandan eşini vücuda getirdi." mealindeki cümlesiyle ifade edilir.
Meşhur tefsirlerde bu ayet açıklanırken şöyle denilir: Cenab-ı Hak, Havva'yı Hz. Âdem'in (A.S.) sol kaburga kemiğinden yarattı. O sırada Hz. Âdem'i (S.A.) hafif bir uyku tuttu. Bir müddet sonra uyandığında Havva'yı gördü. İlk anda şaşırdı, sonra çok sevindi. Kalbi hemen ona ısındı ve aralarında bir ünsiyet ve ülfet meydana geldi.
Yaradılışı itibariyle kadın hassastır; ince bir ruha sahiptir. Çabuk alınır, üzülür, dertlenir, zor toparlanır. Kişi istediği gibi onu doğrultamaz; zorlanması halinde hemencecik kırılıverir. Bir kadına bir şey söylemeden önce iki kere düşünmek gerekir.
İsmini hatırlayamadığımız bir şaire göre kadının yaratılışı şu dizelerle ifade edilir:
"Masal değil, onu benden yarattın, Mevlâ!
İçimde, koptuğu yer sızlamaktadır hâlâ."
Yaratılışın hangi tarafından bakarsanız bakın kadın, erkeğin ayrılmaz bir parçası, yarısı, canı, yoldaşı, hayat arkadaşıdır. Erkekler için derler ki: “Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. Çünkü “bir kadın değil, bir hayat seçersiniz.”
Yaşadığımız yer şehir, kasaba, köy neresi olursa olsun ömür dediğimiz yolculukta kadın; bazen bir şiir, bir şarkı, bazen de bir renk, bir koku, bir resim, bir romandır. Zarafettir, asalettir. Başka bir anlatımla kadın sevdadır, aşktır; çiçek misali ilgi görmek, sevgiyle beslenmek ister.
Gelişmiş ülkelerde ve ilimi önemseyen İslâm âleminde kadınlığın ne kadar güzel ve gurur verici bir şey olduğu, küçük yaşlardan başlayarak öğretiliyor.
Çağımızda magazin dergilerinin güzellik ve cilt bakımı sayfalarını fotoğraflarla süsleyen, yaşanan olumsuz hadiseler sonucu gazetelerin üçüncü sayfalarına haber olmuş farklı yaşantılara sahip kadınların hikâyeleri yer alır.
Şiddete maruz kalan, dayak yiyen, cinnet geçiren, sokağa atılan, taciz edilen, tecavüze uğrayan onlarca kadın okuruz her gün gazetelerin renkli sayfalarında. Bazı günler bu rakamlar çok daha yüksek dahi olabilir. Çünkü kadınların dünyasında çok zorlu geçen hayat yolculukları ve keskin dönemeçleri hep vardır.
Ülkemizde kadın olmanın zorlukları günümüzde varlıklarını sürdürse de son yıllarda her alanda kadınlara yönelik eğitim, kültür, sanat ve spor başta olmak üzere koruma altına alma, barındırma, ıslah ve istihdam edici atılan adımları görmek mümkündür.
