SON DAKİKA
reklam
reklam

Dil nimettir

Köşe Yazarı: Osman ÇAKIR   Eklenme Tarihi: 13 Eylül 2019, Cuma - 09:58   Okunma Sayısı:

 

 

Dil, insanlar için en güzel nimettir. İnsanla diğer canlılar arasındaki farkların başında insanın bir dile sahip olması gelir. İnsanlar birbirleriyle kullandıkları ortak dil ile anlaşırlar, kaynaşırlar. Arkadaşlıklarını ve dostluklarını onunla kuvvetlendirirler.

Dil, yalnız insanlar arasında iletişimi ve mevcut bilgilerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan bir vasıta değildir. Varolanları tanımak için yeni bilgiler elde etmede yol gösteren bir rehberdir.

Dil, insana bir nimet olduğu gibi aynı zamanda bir imtihan sebebidir. Bundan dolayı dilin iyi kullanılması gerekir. Toplum içerisinde insanı vezir eden de, rezil eden de dildir çünkü.

Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (SAV) şöyle buyurduğu rivayet olunur:

“Ademoğlu sabah erken kalkınca bütün azaları diline şu şekilde uyarıda bulunurlar: ‘Bizim hakkımızda Allah’dan kork. Biz sana bağlıyız. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğrilir, hata yaparsan biz de eğriliriz.’”

Şunu unutmayalım: Dilin de sahibi Allah’tır. İnsana emanettir.

Dil üzerine hassasiyeti olan iki değerli yazar tanırım: Biri ünlü akademisyen merhum Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, diğeri de Kültür Bakanlığı eski müsteşarlarından meşhur şair Yavuz Bülent Bakiler. Oktay Sinanoğlu’na göre “Türkçe giderse Türkiye gider”, Yavuz Bülent Bakiler’e göre de “dil giderse din de gider.”

Dil gitti mi, hürriyetimiz, bağımsızlığımız, inandığımız dinimiz yok olur.

Toplum açısından bakınca; dil bir milletin ben'ini oluşturur. Bu bakımdan millî kültürün en önemli unsuru dildir. Bir toplumda anadil toplumun bireylerini birbirine bağlayan, onlara millî birlik bilincini kazandıran en önemli unsurdur.

Bir milletin dili ne kadar zengin ve gelişmiş olursa o ölçüde büyük medeniyet yolunda yol alır.

Nedense bizim bir anadil sorunumuz var. Anadilimiz olan “Türkçe”nin yapı itibariyle mükemmel bir dil olmasına rağmen, ona gereken ilgiyi gösterip gereken değeri verdiğimiz söylenemez.

Maalesef Türkiye büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bu sıkıntılar arasında dil meselemiz de bulunuyor. Dilimiz tehlikeye doğru gidiyor.

Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere Anadolu’da pek çok kentin en işlek caddeleri üzerinde bulunan mağazaların ve sosyal mekânların isimlerinin çoğu yabancı. Böyle devam ederse yakın bir gelecekte Türkçe mağaza ismi kalmayacak gibi.

Dilin yanlış kullanımlarına ve gereksiz yere yabancı kelimelerle doldurulmasına karşı duyarsız olmamız, toplumumuzda millî dil bilincinin gereği gibi gelişmediğinin bir ifadesidir.

Bu haftaki yazımızı Sn. Yavuz Bülent Bakiler’in şu sözüyle noktalayalım: “Bir masa dört ayak üzerinde durur. Bir millet de, ‘dil, din, tarih ve sanat şuuru’ ile ayakta durur.”

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam