SON DAKİKA
reklam
reklam

Tehcir ve Ermeni İddiaları (Bölüm I)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 19 Kasım 2019, Salı - 10:58   Okunma Sayısı:

 

19’uncu yüzyıldaki gelişmeler

    Fransız İhtilâli’nin dünyaya yaydığı fikirlerin tüm Avrupa Kıtası’nı etkisi altına aldığı bir dönemde Osmanlı Devleti uygar dünya ile bütünleşmek uğruna ilk adımı atarak 1808 tarihli Sened-i İttifak’ı kabul etmiştir. İmparatorluk bünyesinde yaşayan Sırp, Yunan ve Bulgarlar evrensel değerleri benimsemiş ve bağımsızlık mücadelelerine başlamışlardır. Yunanistan ise 1826’da bağımsızlığını kazanmıştır.

    Ermeniler, toprak verileceği ve bağımsızlıklarının tanınacağı vaadiyle kandırılmış ve kışkırtılarak isyana teşvik edilmişlerdir. Osmanlı devleti, ekonomik yönden giderek zayıflamış ve Osmanlı hazinesinin gelirleri 1881 Düyun-u Umumiye yönetiminin elinde dibe vurmuştur.  İş bununla kalsa yine iyi… Osmanlı Devleti Mısır, Tunus, Kıbrıs ve Girit’i de kaybetmiştir.1

    1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Ayastefanos Antlaşması’yla sonuçlanmıştır. Çarlık Rusyası’nın Osmanlı Devleti’nin karşısına Ermenilerle ilgili isteklerini koyduğu bu antlaşma, günümüzdeki durumun başlangıcı ve Ermenilerin politik eylemlerinin dönüm noktası olarak kabul edilebilir.

 

Tehcir Öncesi Olayların Tırmanışı    

    1890 yılına kadar fikri yapılanma sürecini tamamlamış olan Ermeni komitacılar, 20 Haziran’da ilk ‘başkaldırı’yı Erzurum’da gerçekleştirmişlerdir. İzmit ve Adapazarı’ndaki ayaklanmaları Bursa ve Musa Dağı olaylarıyla Kumkapı gösterisi izlemiştir. Temmuz 1892’de Hınçak Komitesi, Ermenilerin örgütlenmeleri için bildiri yayımlamıştır.

    Eylemli başkaldırılar, yerini Merzifon, Kayseri ve Yozgat’ta Türklerin öldürülmeleriyle sonuçlanan karışıklıklara bırakmıştır. Artık ölme ve öldürme kısır döngüsü başlamış, Sason İsyanı’yla oyunun yeni perdesi açılmıştır. Ağustos 1894’te yapılan bu saldırılar Kürt Delican aşiretine yöneltilerek bir Ermeni-Kürt çatışmasına dönüştürülmüştür.2

    Osmanlı Devleti, 11 Mayıs 1895 tarihli Islahat Projesi’yle idari yapılanmada değişikliğe gitmiş ve her seviyede daha fazla Ermeni’nin yönetime katılımını sağlamaya çalışmışsa da olaylar dinmemiştir.

    Babıali Olayı, Zeytun İsyanı, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Muş, Bitlis Ayaklanmaları ve birinci Van İsyanı peş peşe birbirini takip etmiştir. Osmanlı Bankası baskınını ikinci Sason Olayı ve II. Abdülhamid’e yapılan saldırı izlemiş, İstanbul’da meydana gelen 31 Mart Vakası’nı (13 Nisan 1909) ertesi gün Ermeni isyancıların tertiplediği Adana olayları takip etmiştir. Bunun üzerine Cemal Paşa Adana Valiliği’ne gönderilmiş, kurulan Divan-ı Harp’te 47 Müslüman ve bir Ermeni idama mahkûm edilmiştir.3

 

I. Dünya Harbi Süreci

    28 Haziran 1914’te patlayan tüfek, I. Dünya Harbi’ni başlatmıştır. 1 Kasım 1914 günü Rus Kafkas Ordusu, Ermenilerden teşkil edilmiş dört taburlu Erivan Müfrezesi ile birlikte Çengel ve Diyadin istikametinde ilerleyerek Doğu illerimizi işgal etmeye başlamıştır.

    90 bin civarında şehit verdiğimiz Sarıkamış Harekâtı bu dönemde yapılmıştır. Anadolu içlerine sarkan Rus ve Ermeni kuvvetlerinin eline geçen yaklaşık 140.000 km2 genişliğindeki toprak parçasından sadece Ermenilerin değil, 702 bin 905 Türk ve Kürt’ün de yer değiştirdiği ve iç bölgelere göç ettiği dokümanlarda yer almıştır.4

 

Tehcir ya da Sevk ve İskân

    Rusların Van üzerine yapacakları ileri harekâtla koordineli olarak Rusya’dan gelen ajan ve provokatörlerden oluşan işbirlikçi ve komitacı Ermeni isyancılar, 20 Nisan 1915’te İkinci Van İsyanı’nı başlatınca karşılıklı saldırılarda çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.

    Birkaç cephede birden savaşan Osmanlı Devleti, Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talât Paşa’nın tezkiresini Bakanlar Kurulu’na sunarak 24 Nisan 1915’te bir genelge çıkarmıştır. Bu genelgeyle Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, evraklara el konulması, elebaşıların tutuklanması ve silahların toplanması istenmiştir. (Ermeniler, genelgenin çıkarıldığı bu tarihi 50’nci yıl kutlamaları nedeniyle 1965 yılında katliam günü olarak kabul etmişlerdir.)

    İsyan bölgelerindeki Ermeniler, Bakanlar Kurulu’nun 27 Mayıs 1915 tarihli geçici kararıyla “Tehcir”e tabi tutulmuş, 10 Haziran 1915 tarihli talimatnameyle malları koruma altına alınmıştır.5 Bu olayın benzeri olarak II. Dünya Harbi’nde Amerikalıların ülkenin batısında yaşayan Japonları daha doğuya taşıması gösterilebilir.6 

    Kışkırtmalar meyvelerini vermiştir. Yollarda sayıları binlerle ifade edilen insan selini, iklim koşullarının acımasızlığı ve bulaşıcı hastalıkların çabuk yayılması beklemektedir. Nakdi ve ayni yardımlarla ülkenin başka köşelerine gönderilen kafilelerde o zamanki imkânlar dahilinde doktor ve tıbbi olanakların yetersizliği sonucu kayıpların sayısı artmıştır.

    Ermenilerin Ruslarla ilerleyişi sırasında, cehaletin cesaretlendirdiği başıboş bazı Kürt aşiret mensupları da kafilelerdeki zengin Ermeni ailelere karşı gasp ve soygunlar yapmışlardır.                                                                                                    (Devam edecek)

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam