SON DAKİKA
reklam
reklam

Cennetin Ruh Hali

Köşe Yazarı: Nur Şevval ÇETİN   Eklenme Tarihi: 11 Aralık 2019, Çarşamba - 11:10   Okunma Sayısı:

  Hayatınızda bir kez olsun cenneti düşlemek istemişsinizdir. Orası hep erişilmesi zor ve ruhun huzura kavuşacağı bir ütopya olarak düşünüldü. Veyahut öyle yazıldı, aktarıldı… Öldükten sonra veya dünyada haketmemiz doğrultusunda erişebileceğiniz bir nimet olarak aşılandı. Belki de birçok hayat, bu nimetin çabasındayken onu yaratabileceği ihtimalini düşünmeksizin, havaya pedal çeviriyor. Bu ihtimali çoğu zaman düşünemiyorsunuz değil mi? Cennete daima uğraşsız, sorunsuz ve hazır halde ulaşacakmışsınız gibi yetiştirildiğiniz bir düzen var. Ve bu düzene karşı durmak, cennete karşı olmaktır sizlerce. İşte bu kuram sizi, milyonlarca ihtimalden alıkoyuyor. Yani sadece bir düşünce; inanç, yaşam, zaman ve coğrafyaya göre belirlenen milyonlarca ihtimalin üstünü çizmeye yetiyor. Üstü çizilmiş yalnızca bir ihtimal dahi ruhunuzda hissedeceğiniz cennetin, yaşanabilirliğini sunuyor. Sonsuzluğu tartışılabilir olsa da, uğraşsız ve sorunsuz doğacak bir hayal dünyası değildir cennet. Tıpkı yaşadığınız dünyadaki kadar gerçekçi bir mücadeleden doğacaktır.

  Yani ruhunuzdaki cennete dahi bir mücadele sonucu giriyorsunuz. Bu ruh halini; kimisi mekânla, kimisi bir insanla ve nadir de olsa kimisi de bir anısıyla bütünleştirir. Genç yaşlardaysanız kendi odanız, arkadaşınız veya sevgiliniz bu ruh haline ulaşmadaki yoldaşınız, yani tutunacağınız dal olacaktır. Orta yaşlardaysanız bahçeniz, eviniz, çiçekleriniz yeri geldiğinde eşiniz de size ruh huzurundan fazlası olacaktır. Çünkü ölüm sonrasına yaklaştıkça benimsediğiniz insanlar ve mekânların aslında cennetin ilk adımları olduğunu fark edersiniz. O anlatılan görkemli evrene giden adımlarınız azaldıkça bu huzurun sınırları daralacak. Sınır daraldıkça ruhunuz da bedeninize sığamayacak, belki de ruhun oradan ayrılıp özgür oluşuna da ölüm diyorsunuz. Özgürleşmenin yolunda her zaman aradığınız veya bulacağınız ruh halleri, birbirinden farklı olacaktır. Çünkü her zamanın cenneti onu aradığınız  yer ve kişi için bambaşkadır. Hali hazırda bulunmayan her şey eşsiz ve birbirinden farklı sürüp gidecektir.

  “Cennet bir ruh halidir” ve bu ruh hali paketlerle satılan, ödül olarak verilen dünyada ya da astralde hazır bulunan bir iksir değildir. Onu isteyerek aramalı, özleyerek anımsamalıyız. Gerekirse imkan sınırlarını aşıp özlerimizde onun bir kopyasını yaratmalıyız. Bu mücadelenin değişmez gerçeği ise; düzene karşı durabilenin arayışla, boyun eğenin ise bekleyişle öleceğidir.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam