SON DAKİKA
reklam
reklam

Gece çalan zil ve balkondaki havlu!

Köşe Yazarı: SELAHATTİN DEMİREL   Eklenme Tarihi: 29 Mayıs 2020, Cuma - 08:53   Okunma Sayısı:

Bayramın bittiğini kolayca kabul ettik değil mi? Bu yazı geçen yılki bir ortamda yazılsaydı herhâlde tatil sonrasına alışma zorluğu üzerinde duracaktık!

81 vilayeti kapsayan 4 günlük sokağa çıkma yasağından sonra ne de kolay başladık kaldığımız yerden! O hâlde devam edelim…

Zamanında değinmediğim 2 konu var. Sizlerle paylaşmadıkça da aklımdan çıkacak gibi görünmüyor.

İlk konu 18 Mayıs’ta haber olarak geçti.

Antalya Kepez’de gece yarısı bir apartmanın zillerine basan yaralı bir adam yardım istiyor fakat kimseden karşılık görmüyordu.

Bir süre sonra duydukları gürültüyle dışarıya çıkan apartman sakinleri, yerde kanlar içinde yatan bir adam göreceklerdi.

Adamın 45-50 yaşlarında oluşu ve yüksekten düşme sonucu hayatını kaybettiği dışında hiçbir bilgi geçmiyor haberde.

Apartmanın zillerinde ses iletme özelliği vardı da yaralı adam, “Ben yaralıyım, Allah rızası için yardım edin!” mi demişti acaba?

Böyle bir çağrıyı duyan hane sahipleri ne düşünmüştü? “Kesin bu işte bir pislik var, oyuna gelmeyelim!” mi demişlerdi yoksa?

500-600 bin arası nüfusu olan Kepez’de gecenin bir yarısında çalan zilin ses iletme özelliği olsa da olmasa da “Yardım edin!” çağrısını duyan insanlar ancak gürültü sonrası dışarı çıkmıştı.

Adamın hikâyesi neydi? Kapısının önünde can verdiği apartmanın adı “Dostluk” muydu, yoksa “Sevgi” mi? İnşallah “Birlik” değildir! Sakın “Huzur” ya da “Vefa” olmasın!

İnşallah apartman, genelde müteahhit ve tacirlerin çoğunun soyadı gibi “Oğlu” diye bitiyordur da dostluğa, sevgiye, birliğe, huzura ve vefaya bir zeval gelmemiştir!

Karşımıza artık zor çıkan bu kavramların, yardım isteğine karşılık görmeden ölenlerin ölüm kayıtlarında geçmesi hiç hoş olmayacaktır!

“İsmi-Soyadı: Bilinmiyor, Ölüm Nedeni: Yüksekten Düşme, Ölüm Yeri: Antalya Kepez, Sevgi Apartmanı”

İnşallah böyle bir kayıt tutulmamıştır! Zillerini çalan yaralıya yardım etmeyen apartman sakinleri mi, yoksa yaralanan adam mı suçluydu? Ya geçtiği haberde fazla bilgiye yer veremeyen muhabire ne demeli?

Olaydan neredeyse 10 gün sonra bu konuyu köşesine taşıyan yazı işçisinde miydi yoksa bütün kabahat? 

Bunca sorunun yanıtının bu yazıda bulunmaması az şey değildi! Peki, şimdi hepimiz soralım kendimize: “Gecenin bir yarısında kapı zilimizi çalıp yardım isteyen birisinin çağrısına koşar mıydık?”

Yoksa suçluların sayısı arttı mı?

* * *

İkinci olaysa Kayseri Kocasinan’dan…

19 Mayıs’ta saat 19:19’da Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla okunacak İstiklâl Marşı için pencere ve balkonlarında yerini almaya hazırlanan yurttaşlar o sırada bir komşularının, balkonuna “İngiliz bayrağı” astığını görerek tepki gösterdiler.

Tepkiler büyüyüp asayiş sorunu hâline gelince Kayseri Valiliği şöyle bir açıklama yaptı:

“Bazı basın yayın organlarında yabancı uyruklu bir şahsın İngiliz bayraklı havlusunu balkonuna astığı haberleri yer almıştır. Söz konusu havluyu kurutmak için balkonuna astığını iddia eden yabancı uyruklu şahıs hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

İngiliz bayraklı havlu sahibiyse şunları söyleyecekti:

“Arkadaşımın evine misafir gelmiştim. Kuruyemiş almıştık, içki içiyorduk. Havluyu yere koymuş çerezleri orada yiyorduk. Balkona havluyu silkelemek için çıkmıştım. Havluyu silkelerken herhâlde bayrak sallıyorum sandılar…”

Husumetli olduğu bir komşusunun şikâyetiyle işlerin bu noktaya vardığını düşündüğünü de özellikle belirtiyordu.

Sabıkalı havlunun balkondan silkelenişi, İstiklal Marşı’mızın okunacağı saate denk gelince de olaylar büyümüştü anlaşılan.

* * *

Bayrak ve vatan sevgisi samimi olan yurttaşlarımıza selam ederim. Üzerinde yabancı bayrak bulunan giysileri göğsünü gere gere taşıyanları da esefle kınarım!

Bayrak ve vatan sevgimiz; ülkemizde bulunan 15 adet Amerikan üssünden, ithalatımızın ihracatımızdan fazla oluşundan, yerli tohumun kıymetini daha yeni anlamaktan, kaynaklarımızı israf etmekten neden etkilenmez peki?

Bunlar balkondan silkelenen İngiliz bayraklı havlu kadar önemsiz midir yani?

Atatürk “Hürriyet ve istiklâl, benim karakterimdir.” demişti. Biz, işi havluya kadar düşürürken büyük meselelere aldırış etmedik galiba! 

Buradaki tek suçlu da balkondan silkelenen İngiliz bayraklı havludur şüphesiz!

* * *

Hasan Hüseyin Korkmazgil’den:

“Dalgındım dağlar gibi

Türkülüydüm çınar çınar

...

Tam da mendil sallıyordum güzel günlere

...

 

Balık attım olta tuttum

Yaşadım gençliğimi

Masal oldu çocukluğum

Gençliğim bahar seli

Ve bir akşam birdenbire

Bir bulvar otelinde

İnce bir dal değdi alnıma

Koptu sazımın teli

 

Güzel günler güzel günler hey güzel günler

Gözlerinde gidenimin hey güzel günler…”

 

Selahattin Demirel

[email protected]

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam