SON DAKİKA
reklam
reklam

100. MAYMUN HİKAYESİ

Köşe Yazarı: AYDANUR AKTAŞ HIRA   Eklenme Tarihi: 30 Ekim 2020, Cuma - 09:27   Okunma Sayısı:
  1. Size gerçek bir hikâye anlatacağım: Yüzüncü Maymun’un hikâyesini…

 

Pasifik Okyanusu’nda irili ufaklı birçok ada. Bu adalardaki maymunların doğal ortamları içindeki davranışları otuz yılı aşkın bir süre bilim insanları tarafından gözlemleniyor.

 

Bilim insanları maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakıyorlar. Bu adanın maymunları da tatlı patates seviyor. Patateslerin kumlu olması hoşlarına gitmese de yinede kumlu ve tatlı patatesleri yemeye devam ediyorlar.

 

Bir gün, yavru bir maymun bu soruna bir çözüm buluyor ve tatlı patatesleri en yakın su birikintisinde yıkayarak yemeyi akıl ediyor. Bu buluşunu annesine ve arkadaşlarına da öğretiyor. Onlar da patateslerini yıkayarak yemeyi öğreniyorlar ve yakın çevrelerine de öğretiyorlar. Bu yeni davranış biçimi bilim insanlarının gözleri önünde, yavaş yavaş maymunlar arasında yayılıyor.

 

6 yıl boyunca genç maymunlar, kumlu tatlı patateslerini yıkamayı öğreniyorlar. Bu daha sağlıklı ve zevkli yeni davranış biçimini çocuklarını taklit ederek onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin maymunlar da kazanıyor. Yeniliklere açık olmayan yetişkin maymunlar ise kumlu patates yemeye devam ediyorlar. 6.yılın sonunda maymunlarının 99 tanesi artık patateslerini suda yıkayarak yemeyi öğrenmiş oluyor.

 

Bir sabah, yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar arasına katılıyor. Yüzüncü maymun da yıkamayı öğrendikten sonra çok şaşırtıcı bir şey oluyor. İşte o an her şey değişiyor. Aynı günün akşamı, adadaki 100 maymunun dışında yaşayan hemen hemen tüm maymunlar, patateslerini yemeden önce yıkamaya başlıyor. Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor!

 

Ama hikaye bitmedi. Bilim insanlarını şaşırtan asıl sürpriz, bu adayla doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde, diğer adalardaki maymun kolonilerinin de aynı anda patateslerini yıkamaya başlamaları…

 

“Yüzüncü Maymun Fenomeni“, farklı bilim adamları tarafından değişik deneylerde tekrarlanıyor. Sonuç her seferinde aynı.

 

Yeni bir düşünce ve davranış tarzı, toplumları oluşturan fertlerin belirli bir oranı tarafından benimsendiği an, bu yenilik, mesafenin önemi olmaksızın zihinden zihine aktarılabiliyor. Yani, “Yüzüncü Maymun Fenomeni” denilen bu fenomen şunu gösteriyor: Yeni bir düşünce, yeni bir yol, toplumda sadece belirli sayıda insanlar tarafından biliniyorsa, bu yenilik sadece o kişilere ait bir şey oluyor.Ama “bilenlerin” sayısı belli bir kritik noktaya ulaştığı an, sadece bir kişinin daha bu“yeni yol“a katılması, toplum bilincinin aşama geçirmesine yol açıyor. Yeni düşünce, birdenbire herkes tarafından düşünülmeye başlanıyor.

 

Bir hayalin, gerçeğe dönüşme noktası…

 

Yeniliklere kolay kolay adapte olamıyor toplum. Geçmişte de yeni fikirler, eskiyi muhafaza edenler tarafından hep kınanmış. Fakat her dönemde olduğu gibi bu dönemde de huzura ermiş aydınlanmış, güzel bir dünya isteyen ve bu uğurda çaba göstermekten çekinmeyen, her şeyi göze alan insanlar var.

 

Onlar karşılıksız olarak diğer insanlara kendi farkındalıklarını aşılayarak gerçeği anlatmaya çalışıyorlar.

Bu insanların sayıları da gittikçe çoğalıyor. Şu an insanlık, devrim yapabilmek için yüzüncü maymunun aydınlanmasını bekliyor.

 

Sakın kendinizi hafife almayın, “Yüzüncü Maymun” belki de sizsiniz.

Dünyanın değişmesi sizin elinizde...

 


 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam