SON DAKİKA
reklam
reklam

Tarihten kesitler

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 19 Ekim 2021, Salı - 01:17   Okunma Sayısı:

 

    II. Dünya Savaşı yıllarında Hitler’in kara birliklerini Rusya’nın içlerine sürecek kadar lojistik desteği nasıl finanse ettiğini, uçaklarını neyle uçurduğunu hep merak ederdim… Avrupa’yı kasıp kavurmak, Moskova kapılarına dayanmak, Kafkaslara sarkmak, Balkanlar’da esmek, Yunanistan’ı harmanlamak ve Trakya sınırımıza dayanmak ya bir caninin ya da bir delinin harcı olsa gerekti. Yunan resmi rakamları, Nazi ordularının çizmeleri altında ölen Yunan vatandaşlarının sayısının 800 bin civarında olduğunu iddia ediyor.

 

    Nazi orduları o günlerde Trakya’ya ve devamında Anadolu’ya girmiş olsaydı belki bizde daha fazla katliam yapacaktı. İsmet Paşa’nın dünya siyasetini iyi takip etmesi, dengeleri korumaya çalışması ve Hitler ordularını Balkanlarda tutarak Anadolu’ya sokmaması bir ileri görüşlülüktür. Yoksa belki biz de tazminat isteme durumuna düşecektik.

 

                                                      *                     *                   *

  Kuşadası-Kanapiçe Koyu’nda 14 Temmuz 1934 günü meydana gelen ve zamanın Kaymakamı Dilâver Argun tarafından Başbakan İsmet İnönü’ye arz edilen olay, Sisam Adası’ndaki bir İngiliz muhribinden sahillerimize yüzen beş kişinin nöbetçi askerlerimiz tarafından uyarılmasına rağmen yüzmeye devam etmeleri sonucu ateş açılması ve bir kişinin ölmesiyle sonuçlanması şeklinde cereyan etmiştir. Durum İsmet İnönü tarafından Gazi Paşa’ya iletilmiştir.*

     Gazi Paşa, gelişmeleri saati saatine izlemektedir zaten. Ankara’ya ve Kuşadası’na bağlı hatlardan şu emri verir:

 

“Kanunî vazifesini yaptığı anlaşılan Türk eri Balıkesirli Musa, yerinden alınamaz ve cezalandırılamaz. Gerekirse Musa için Britanya İmparatorluğu ile hal-i muhasama (savaş) göze alınır. Kızılcahamam’dan şimdi Ankara’ya hareket ediyorum. Ege Bölgesi’nde kısmî seferberlik emrini veriyorum.”

 

    Bu olayda bizim bir askerimiz yaralanmamış veya şehit edilmemiştir. Görevini yapan bir nöbetçimizin bir veya iki İngiliz’i vurması sonucu muhrip komutanı, kaymakamımızdan suçlu askeri istemiştir. Büyük Atatürk’ün verdiği direktifin ne kadar kararlı ve ne kadar kesin olduğunu görüyor musunuz?

                                                          *           *           *

I.ve II. İnönü muharebelerini kazanan İsmet İnönü, Akşam gazetesinin bir tebrik telgrafına verdiği cevapta,

“I. İnönü’de şehit olanlar memlekette nizamı ve cephede ordu ile savunmayı temin etmek için hayatlarını feda etmişlerdir. Hiçbir muharebenin şehitleri bu kadar olağandışı şartlar içinde ve o derece dünyevi hatta uhrevi çıkarlardan uzak kalarak hayatlarını feda etmemişlerdir.” demek suretiyle başarıyı şehitlere mal etmiştir.

    22 gün 22 gece süren Sakarya muharebelerinin yükünü Mustafa Kemal ile birlikte yine İsmet Paşa çekmiştir. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ve sonrasındaki Takip Harekâtı’nda, Mudanya Konferansı’nın ulusun çıkarları doğrultusunda sonuçlandırılmasında ve Lozan’da İsmet Paşa’nın çabaları çok olmuştur.

    Atatürk vefat ettikten sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Tesadüfün kötü bir tecellisi olarak 10 ay kadar sonra 1939 yılında II. Dünya Savaşı patlak vermiştir. Bir yandan Hitler Almanya’sının baskısı diğer yandan eski Sovyetler Birliği’nin tehdidi karşısında kalan genç Türkiye Cumhuriyeti, seferberlik ilan etmiş ancak yeni bir savaşı göze alamamıştır.

    Seferberlik süresince silah altında tutulan iki milyondan fazla üretken genç nüfus, tarım ve ekonominin dışında kalmıştır. Zaten sıkıntılı olan ekonomik durum, ister istemez yoksulluğu daha da körüklemiştir. Halkımızın hep dilinde olan ve bazı siyasi parti liderlerince istismar edilerek sık sık dile getirilen un, şeker, ekmek gibi temel gıda maddelerinin karneyle dağıtılması bu nedenle olmuştur.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam