SON DAKİKA
reklam
reklam

Meddahlık geleneği

Köşe Yazarı: ZAFER YILDIZ   Eklenme Tarihi: 21 Nisan 2022, Perşembe - 11:47   Okunma Sayısı:

11 ayın sultanı Ramazan
ayını güzel bir şekilde
geçiriyoruz. Bugün ramazan-
larda hatırlanan bir geleneği
yazacağız. Günümüzde ise;
Cem Yılmaz, Yılmaz Er-
doğan,Ata Demirer,Tolga
Çevik kamuoyunca belirtilen
bir gelenektir aslında med-
dahlık. Yıllar önce tele-
vizyonda merhum Tekin
Akmansoy ve merhum Erol
Günaydın çok güzel örneklerle anlatılardı.

Olayları karikatürize ve esprili dille anlatan meddahlar, yüzyıllar boyu yaşamış, Türk halkı arasında da yoğun ilgi görmüştür. Meddahlık, yalnızca Türkiye’de değil Doğu ve İslam ülkelerinde de yayılmış olan çok sevilen bir sanattır. Meddaha Arap’lar “Kas- sas”, İranlılar “Kıssahan” demektedir.

Kelime anlamı methedici (övücü) olan meddahlığa , taklitler yaparak Tiyatro sahnesinde ya da dört tarafı açık meydanda halkla göz, göze temas kurmayı becerebilen, canlandırma ve benzetme öğelerinden yararlanarak öykü anlatma sanatına sahip tiyatro oyuncusu ve yönetmenine denmektedir.

Meddahlar iyi bir ses yapısına, müzik kulağına
( hanende ) iyi bir hafızaya ve sesini ve mimiğini çok iyi kullanan oyuncular olmalı ve yani anlattığı hikâyeyi oynamalıdır.

Meddahlık için tek adamlı tiyatro diyebiliriz. Meddah, tiyatronun bütün kişilerini varlığında birleştiren bir ak- tördür. Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başın- dan sonuna kadar, canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi, sah- nesi, elbiseleri, dekoru, kişileri bulunmayan bu tiyatro- nun her şeyi meddah denilen o tek adamın zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki başarısına bağlıdır.

Meddah öncelikle bulunduğu ortamı ( gösteri ya- pacağı topluluk ) iyi etüt eder. Ortamın bulunduğu ahaliye onların sorunlarını, acılarını, sevinçlerini konu alan hikâyeleri seçer ve onlara uygun hikâyeleri an- latırdı. Geleneksel meddahların genellikle yanlarında bir bavul muhakkak olurdu..Bavulunda Zilli te , fes ve şapka çeşitleri, peştamalı, pastavı olmazsa olma- zlarıdır.

Yanında taşıdığı bastonu ve bavuldan çıkardığı peş- tamalı omuzuna atarak genellikle yüksekçe bir sanda- lyeye oturarak karşısında bulunan seyircilerin teker, teker gözlerinin içine bakarak dikkatlerini toplamak için bastonu güçlü şeklide yere vurarak, hikâyesine başlardı. Hikâyesinin ilk adımında beyit biçiminde geleneksel bir girişle başlayıp, sonucu anlatacağı hikâyeye bağlardı.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam