SON DAKİKA
reklam
reklam

Kırk yıllık hatır

Eklenme Tarihi: 27 Ocak 2022, Perşembe - 17:00   Okunma Sayısı: 57840
Dünyada olduğu kadar ülkemizde de çok sevilen içeceklerin başında gelen kahve, dopamin salınımını uyardığı için mutluluk içeceği olarak da adlandırılıyor. Kendine has pişirme yöntemi ile benzersiz Türk kahvesi ise kırk yıllık hatırı ile damakları şenlendiriyor.

Kahve dünyanın en popüler içeceklerinden biridir. Zengin antioksidan içeriği ve faydalı bileşenleri sayesinde sağlığınız için oldukça yararlıdır. Kahve, kafein haricinde yaklaşık 400 kimyasal, eser miktarda antioksidan ve niasin içerir. Kısaca faydalarından bahsedecek olursak; öncelikle içerisindeki ‘kafein’ sayesinde enerjinizi yükseltir. Bunun yanı sıra hafıza, ruh hali, dikkat, enerji seviyeleri, konsantrasyon gibi zihinsel fonksiyonlara da iyi gelir. Güncel çalışmalara göre, kafeinin fiziksel performansı ortalama olarak %10 kadar artırabildiği saptanmıştır. Aynı zamanda kahve, metabolizmayı hızlandırır ve az da olsa yağ yakımını destekler. Dopamin salınımını uyarır ve mutluluk verir. Dozunda tüketildiğinde, Tip-2 diyabet riskini azalttığı araştırmalarla desteklenmiştir ve Alzheimer ve Parkinson’un oluşum riskini içeriğindeki kafein sayesinde azalttığı düşünülmektedir. Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah"dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken "qahwah" kelimesi, keyif veren içki ve şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını ise 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. "Qahwah" kelimesi; Türkçede "kahve"ye dönüşmüş, Avrupa'da ise café, caffe, koffie, coffee, koffie, kaffee şekillerine gelmiştir.

Kökenleri Afrika'ya uzanıyor

Kahve, kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içecektir. Kahve bitkisinin kökenlerinin Etiyopya'ya dayandığı, içecek olarak kullanımının ise ilk Güney Arabistan'da gerçekleştirildiği düşünülmektedir. 17. yüzyılda Venedikli tüccarlar yolu ile Avrupa'ya taşınmış kahve, kısa zamanda kıtaya yayılmıştır. Amerika, Asya ve Afrika kıtalarında gerçekleştirilmiş Avrupa koloniciliği sonucunda dünyanın çeşitli yerlerinde kahve plantasyonları kurulmuş, kahve dünyada geniş çapta tüketilen bir içecek halini almıştır. Kahvenin günümüzde Brezilya, Vietnam ve Kolombiya başta olmak üzere tropikal iklimli ve yükseltili bölgelerde ağırlıklı olarak tarımı yapılmaktadır. Kahve bir içecek olarak toz haline getirilmiş kahve tanelerinin demlenmesi ile oluşturulur, ancak filtreleme, öğütme boyutu, demleme süresi, su sıcaklığı ve miktarı gibi değişik faktörler farklı içeceklere yol açabilir. Günümüzde bir çeşit filtrelenmiş kahve olan Espresso ve türevleri başta olmak üzere dünyada pek çok kahve çeşidi tüketilmektedir. Kahve içerdiği kafein maddesinin uyarıcı niteliği yüzünden dikkat artırıcı ve uyanık tutucu özelliğe sahiptir.

Bir kahvenin 40 yıllık hatırı

Her deyimimizin, her atasözümüzün olduğu gibi ”Kırk Yıl Hatır”ın arkasında da bir yaşanmışlık vardır. Rivayete göre; Bir gün Rum bir gemi kaptanı, gemisini limana yanaştırır daha sonra Üsküdar’da gezmeye çıkar. Dolaştığı esnada Üsküdarlı bir kahve satıcısı, kaptanı dükkanına davet edip kahve ikram eder. İkili güzel bir sohbete koyulurlar, dertleşirler. Gitme vakti gelen kaptan, kahveci ile vedalaşır ve denizlere açılır. Aradan tam 40 yıl geçer. Rumlar büyük bir isyan çıkarır ve ele geçirdikleri Türkleri esir olarak tutarlar, bu kargaşada bizim Üsküdarlı kahvecide esir düşmüştür. Ömrünün son demlerini esir olarak geçirip orada öleceğini düşündüğü o anlarda gözleri bir çift göz ile buluşur. Aradan geçen 40 yıla rağmen birbirleri hemen tanımışlardır. Rum Kaptan derhal Üsküdarlıyı kurtarıp özgürlüğüne kavuşturur. İşte dilimizden düşürmediğimiz ”Kırk Yıl Hatır”ın arkasında bu hikaye vardır.

Kahve Osmanlı'ya nasıl geldi?

Yemen Valisi Özdemir Paşa, 1517 yılında, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yeni bir hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavla oynanan, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Türk kahvesinin yanında muhakkak bir bardak su ile reçel ya da lokum ikram edilirdi. Kahveden önce içilen su ile ağızdaki yemek tadı temizlenir, kahvenin tadı daha iyi alınırdı. Eskiden şeker olmadığından sade pişirilen kahveleri tatlandırmak amacıyla kahve yanında lokum ya da kaşıkla reçel yenirdi. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, daha sonra çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içilir ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram edilirdi. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı, oradan da tüm dünyayı sardı.

Kahve ağacında yetişiyor

Bir çok kişi kahvenin ağaçta yetiştiğini bilmez. Oysa Kahve ağacı, beyaz ve kokulu çiçekleri, kirazı andıran kırmızı meyvesi ile güzel bir görünüme de sahiptir. Dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan kahve ağacı 40 yıl boyunca aralıksız meyve verebiliyor. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Kahve ağaçları bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24°C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 Kuzey'i - 30 Güney'i arasındaki kuşakta yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca Coffea Arabica ve Coffea Robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.

Kahvenin bir çok  çeşidi bulunuyor

Gün içerisinde arkadaşlarınızla oturup sohbet etmek için gittiğiniz bir kafede, menüyü istediğinizde onlarca kahve çeşidiyle karşılaşabilirsiniz. Bu kahvelerin adını bilmenizin yanı sıra içeriğini, nasıl yapıldığını, içerisine ne konulduğunu bilmek, vereceğiniz siparişin damak tadınızı karşılamada daha doğru bir tercih yapmanıza olanak tanıyacaktır. Fakat ilk olarak kahve çeşitlerini değil kahve çekirdeklerini tanımakta yarar var. Satın aldığınız hazır kahve paketlerinde veya gittiğiniz kafelerde sipariş verdiğiniz kahvelerin üzerinde genellikle Arabica veya Single Origin yazılarını görürsünüz. Bunlar; kahve çekirdeklerine verilen isimler. Dünya üzerinde temelde iki adet tür bulunuyor; Arabica ve Robusta. Arabica, Robusta’ya göre daha yüksek bölgelerde yetişen, bakımı zor bir türdür. Üstelik daha lezzetlidir. Yetiştiği bölgeye göre çiçek, çikolata vb. aromalar da kahvenin içerisine işleyebilir. Robusta ise Arabica’ya nazaran daha yüksek kafein miktarına sahiptir. Daha alçak bölgelerde yetişen, zorlu koşullara dayanıklı bir tür olan Robusta, endüstriyel üretime de son derece uygundur. Robusta daha çok harman kahvelerde kullanılır. Single Origin ifadesi ise içtiğiniz kahvenin harman olmadığını, tümünün tek bir bölgede yetiştirildiğini tanımlayan bir ifadedir. Genellikle kafelerde denk gelebileceğiniz House Blend, Office Blend gibi harmanlar ise kahvenin içerisine farklı aromalarda kahve çekirdeklerinin karıştırıldığını ifade eder. Kahve çeşitleri ise temelde üçe ayrılır; Espresso bazlı kahveler, filtre kahve ve çözünebilir kahve. Son yıllarda zenginleşen kahve kültürüyle birlikte soğuk kahveyi de bu üçlünün yanına ekleyebiliriz.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER, UĞUR FARUK YILDIZ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam