Aşure geleneği, insan tarihi kadar eskilere dayanır. Aşure arapça ‘’on’’ anlamına gelen ‘’aşura’’ dan üretilmiştir. Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği ve Cenab-ı Allah’ın on peygambere ikramlarda bulunduğu rivayet olunur.
Bu rivayetlerden biri de Nuh(AA) tufandan sonra aşure pişirdiği ile ilgilidir.
Rivayete göre tufandan kurtulan Nuh(AS) ve kavmi, hayatta kalabilmek için gemide bulunan tüm malzemeleri bir araya getirip bir yemek yapmışlardır. Bu yemek o günden bu güne gelen ve muharrem ayının onuncu günü yapılarak dağıtılan aşuredir.
İnsanlık tarihi kadar eski olan bu gelenek gereği annelerimiz her yıl evlerinde bulunun malzemelerle mis gibi aşureleri kaynatıp, cam kase ve porselen kaselerde eş, dost ve komşulara dağıtılırdı.
Genelde evin büyük ablası yada kendisi, elinde cam kase ve kavanozların olduğu tepsi çıkardı aşure dağıtmaya .Sıcak sıcak cam kaselere konulan aşure, dumanı üzerinde, tarçın kokusu burnunuzda itina ile komşuların kapısı çalınır. Komşulara tepsi uzatılır. Aşure ikram edilen komşumuz, dilediği aşureyi hatta dilediği kadar aşureyi alır ve her ne niyet ile pişirildi ise ‘’o niyetiniz kabul olması’’ dilekleri ile size aşure kaplarını teslim ederler. Genelde de bu boşalan aşure kapları o an komşunun evinde olan ve gönlünden kopan bir yiyecek ile dolu olarak geri verilirdi.
Birlik ve beraberlik için , giderek kaybolan komşuluk ilişkilerini canlı tutmak için bu güzel adetlerimize sahip çıkmalı ve gelecek nesillere de aktarmalıyız.
Yüz yıllardır süregelen bu adetin gelelim içindeki tehlikeye;
Son yıllarda teknolojinin hayatımıza girmesiyle mutfaklarımızda hayatımızı kolaylaştıracak bir çok ürün üretildi ve piyasaya sunuldu. Bizler de bunları kullanır olduk. Bu ürünlerden bir tanesi de alüminyum folyo ve alüminyum kaplar. Mutfakta hemen hemen hepimizin kullandığı alüminyum folyo ve kaplar, ısı gördüğünde içindeki maddeler erime yapıp folyoya sarılan yada kase içine konulan yiyeceğe geçiyor. Bu tehlike özellikle çocuklar olmak üzere hepimizi tehdit ediyor.
Bu kapların ilk çıktığı zamanlarda kullanım kolaylığının olduğunu düşünerek ben de kullandım ne yazık ki. Fakat tehlikeli oluşunun farkına vardıktan sonra mutfağımdan uzaklaştırdım.
Şimdilerde gerek reel hayatımızda gerekse internet ortamında bir çok hanımın yaptığı aşureleri bu alüminyum kaselerde paylaşmaları beni bu yazıyı yazmaya mecbur etti.
Bu kapların tehlikesinin henüz farkında olmayan bir çok kadın hala bu kapları kullanarak aşurelerini bu kaplarda servis edip eş dost ve akrabalarını hatta kendi ailesini zehirliyorlar.
Sizin için ufak bir araştırma yaptım ve bu tehlikeli kapların bir an önce hayatınızdan uzaklaştırılması için onları sizinle paylaşmak istedim.
İşte o güzelim aşuremizin içindeki gizli tehlike.
Alüminyum kaplar içine konulan yiyecekler, kabın metal kısmının yiyeceğe geçmesi sonucu doğrudan insan vücuduna geçer ve zamanla biriken metallerin beyin fonksiyonlarını bozacak düzeye çıkmasıyla Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırmış olur. Vücut için gerekli olan vitamin, mineral ve diğer yapı taşlarının yeteri kadar emilmesine engel olur. Yiyeceklerin ağız yolu ile alınması sonucu gırtlak, akciğer ve mide bağırsak hastalıklarına zemin hazırlar. Allerjik bazı reaksiyonlara sebep olur ve en tehlikelisi de çeşitli kanser oluşumlarında baş rol oynamaktadır.
Kim ister ki ailesindeki bireyleri ve sevdiklerini kendi eliyle pişirdiği ve süsleyerek sunduğu aşureler ile yavaş yavaş zehirlemek. Bu yüzden bizler artık bu hatanın farkına varıp alüminyum kapları hayatımızdan çıkarıp annelerimiz gibi cam kase ve porselen kaselerde dağıtmalıyız.
Bu yazımı okuyan her kim ne niyet üzere aşure yapıp dağıttı ise o niyetlerinin kabul olması dileklerimle sağlıklı aşureler.