Maçtan önce Şenol Güneş'e "1 puana razı mısın?" diye sorsalar, 1 puana razı gelir maça çıkmazdı. Deyim yerindeyse Beşiktaş Kadıköy'e antrenman yapmaya gitti ve istediğini de aldı. Beşiktaşlı futbolcuların neredeyse hepsinin aklı Dinao Kiev maçındaydı. Aslında bazı bölümlerde az adamla yakaladıkları Fenerbahçe savunmasının üstüne gitseler, gol atma şansını yakalayabilirlerdi. Neticesinde ilk yarıda bir ceza sahasında yaşanan bir karambol haricinde Fenerbahçe'ye de net bir gol pozisyonu vermedi. Aslında Beşiktaş'ın Salı günü Dinamo Kiev maçı olmasaydı, bu karşılaşma da çok farklı bir Beşiktaş izleyebilirdik. Ancak bu şartlarda, ortaya konan futbol neticesinde beraberlik maçın hakkıydı. Fenerbahçe, etkili oynamış gibi gözükse de kazanmak adına çok etkili bir oyun oynamadı. Zaten baktığınız zaman iki takımın da kaleyi bulan bir şutu yok.
Beşiktaş'ın en kötüleri kuşkusuz Oğuzhan ve Kerim Frei'di. Böyle bir maçta yapılmayacak kadar fazla top kaybı yaptılar. Oğuzhan sakatlık sonrası bir türlü istenen futbolu sahaya yansıtamıyor. Koordinasyon anlamında sorunlu ve kondisyon anlamında da eksik. Bugüne kadar Oğuzhan'ı bu kadar kötü performansla izlememiştim. Gelelim Kerim Frei'e... Bu maçta bir tane olumlu hareketini görmedim. Ben sezon başından beri ona forma şansı vermeyen ve bu anlamda eleştirilen Şenol Güneş'le aynı fikirde oldum. Bana göre Kerim, Beşiktaş'ta oynayabilecek kapasitede bir oyuncu değil. Muhtemelen önümüzdeki hafta oynanacak Bursaspor maçında Quaresma'nın yokluğu nedeniyle oynayacak ve bir daha kolay kolay forma şansı bulamayacaktır. Çünkü bu performansla bu takımda forma giymesi pek mümkün değil.
Beşiktaş adına sahadaki en iyi isim Gökhan Gönül'dü. Ne ilk yarıda Aatif'a, ne de ikinci yarı Volkan Şen'e fırsat tanımadı. Onca protestoya ve baskıya rağmen dim dik ayakta durdu. Karakterinden ödün vermeden futbolunu oynamaya çalıştı. Top kaybı yapmadan takımına en büyük katkıyı sağladı. Ayrıca maç boyunca Gökhan'ın bazı eski takım arkadaşları onu tribünlerin önüne atacak hareketler yapmaya çalıştı. Buna rağmen o hata yapmadı. Quaresma ise takımın oyun anlayışı yüzünden pek fazla oyunda varlığını hissettiremedi. Üstelik bir de Hasan Ali Kaldırım'ın durduk yere futbol ahlakına sığmayacak şekilde kendini yere atması sonucu, gördüğü sarı kartla cezalı duruma düştü. Bana göre orada Quaresma'ya gösterilen kart, haftalardır gösterilmeyen kartlar yüzündendi. Daha sonra Şenol Güneş doğru bir hamleyle onu oyundan aldı. Sonuç olarak Beşiktaş iyi bir oyun oynamasa da iyi bir puan alarak, Kiev maçına hazırlanmaya başladı. Şu an tüm Avrupa'da yenilgisi olmayan iki takımdan biri. Yenilmedi ve büyük bir sürpriz olmazsa sezonun ilk yarısında da yenilgi yüzü görmeyecek.