Bir dua ile başlamak istiyorum.
Halden anlayanların, sevgiyi paylaşabilenlerin, gerçeği arayıp bulanların olduğu bir dünyada yaşamayı nasip et yarabbim.
Yüreğimden Allah’a ulaşma hızının çok çabuk olmasını diliyorum.
Bu aralar bir şeyler yap diyor içsesim. Sana iyi gelen, insanlığa iyi gelen. Seni iyileştirirken başkalarına da merhem olacak şeyler.
Bugüne kadar görmezden geldiklerini henüz görebiliyorken elini uzattığında dokunabileceklerini ara bul diyor iç sesim.
Ben kendimle bu harbi verirken kıymetli arkadaşım Anne Meclisi Derneği Başkanı Oya Kalender “Havva bir projemiz var. Desteğini bekliyorum” dedi. Oya kendini bilen, kimseye yabancı olmayan, zamanını kaliteli işlere ayıran, İşine tutkuyla sarılan yüreği güzel bir arkadaşımdır.
Projeyi okuduğumda içimden gelen ses o kadar yüksek sesle haykırdı ki, bu sese sağır olmak mümkün değildi.
İşe yarar hale gelmek için ne güzel bir fırsat.
Ya işe yaradığını bilmek. İşte esas güzellik budur.
Hatta sana seslenen sese kulak vermek oda işin cilası…
Kiminin yanından, kimine de teğet geçiyor hayat.
Kimine güzel, kimine yanlış geliyor hayat.
Terazinin kefeleri maalesef eşit olmuyor.
İnsanlar kendi hayatlarının filmini, başrollerini ve oyuncularını kendileri seçemiyor.
Devletin himayesi altında yuvalarda yetişen kimsesiz çocukların 18 yaşına geldiklerinde hayata tutunmak için sertifikalı mesleki eğitim ve istihdam projesine katkıda bulunmak ister misin ile başladı sohbetimiz.
Prensipleri ile değil de her yerde duyguları ile konuşan ve yazan bendeniz bu soruya nasıl hayır derim ki?
Kendileri İstemeden teslim olmuş, teslim edilmiş, kaybolmuş ve terkedilmiş bu hayatlara dokunmak.
Hayata anne baba sevgisinden, şefkatinden yoksun ya da başka sebeplerden dolayı eksik başlayan, dezavantajlı genç kızların 18 yaşından sonra devletin korumasından ayrılıp, hayata adım attıklarında güvenli, huzurlu ve farkında oldukları bir şekilde yaşamlarına idame etmelerine katkıda bulunmak için el uzatmak. Sanırım huzur denilen o müthiş duygunun ve tadın en güzel örneklerinden birisi olabilir.
Bu genç kızların ileriyi görebilmeleri için onlara destek olan güven ve gelecek inancı sağlayan Anne Meclisini tebrik ediyorum.
İlk etapta Adana Valiliği himayesinde Adana yetiştirme yurdundaki 30 genç kızın geleceğin ışığı olmak için adım atıyorlar.
Sanki sihirli bir değnek bu kızlarımıza dokunuyormuşçasına, yıpranmış yüreklerini tamir edecek.
Suistimal, istismar, bağımlı ya da başka şekilde hayatın iyi niyetlerinden mahrum kalan bu gençlerimize artık sırtlarına başka yük almamaları için, sırtındaki yükleri azaltmaya çalışmak ne ulvi bir görevdir.
Psikiyatrisi, hukukçusu, sosyoloğu… Herkes görevlerini en ince detayına kadar hassas bir biçimde işliyor. Çünkü bu görev hata kabul etmez.
Görmezden gelmek bu sıkıntıları maalesef azaltmıyor aksine çoğaltıyor.
Sen yeter ki iste, paylaşmaktan ne zarar gelir ki.
Yaralar sarılabilir, onarması zordur ama daha da kanatmamak için hiç değilse merhem olabilmek ve acıyı sakinleştirmeye çalışmak hatta yarayı kapatmaya bile fayda sağlayabilir.
Oya’nın kafasında bir sürü soru cevap bekliyor.
Tahsili olmayan bu gençler dış dünyaya çıktığında neler yapabilirler?
Nereye gider?
Hangi işte çalışabilir?
Nasıl birey olabilir? Gibi soruların cevabını gelin düşünmediyseniz birlikte düşünelim diyor.
El ele verirsek neler olabileceğini ve nasıl bu hayatları güzelleştirebileceğimizi düşünelim. Biz biliyoruz. Bu olur diyerek sözlerini bitiriyor. Ben de bu yüreğe ve oradaki güzel yüreklere inanıyorum.
Bu projeyi destekliyorum. Her şeyden önce bir öngörü ve hedef belirlemiş. İyi niyet ve hizmet amaçlıyor.
Sonucu ise kanadı kırık bu yüreklerin bir kısmına yeniden uçmayı öğretmek olacak.