SON DAKİKA
reklam
reklam

Asar-ı Tevfik zırhlısının batışı-II (Tarihten birkaç yapraktan biri)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 17 Ocak 2022, Pazartesi - 23:15   Okunma Sayısı:

Balkan Harbi 1912-1913 yıllarında yapılmıştır.

Bu savaşta alınan kararlar, Osmanlı sivil ve asker yöneticilerinin bilgisizliği ve birbirleriyle hırlaşmaları sonucu “Facia” diye de adlandırılır. 13 Şubat 1913 günü güneş doğduğu zaman batan ve sadece bacası görünen Asar-ı Tevfik zırhlımız, Osmanlı hâkimiyetinin de batmasını haber veriyor gibiydi.

 

 

Kurtarmaya gidişler

Bahriye Nezareti top gibi önemli silah ve malzeme yükleyip Şarköy’e nakletmek mecburiyetinden dolayı Bezmialem’i kaza yerine göndermekten vazgeçti. Giresun vapuru da 10 Şubat 1913 günü güneşin doğmasına en yakın saatte Boğaz’dan çıkabildi. Asar-ı Tevfik’in kazaya uğradığı yer Bahriye Nezareti tarafından da bilinmediği için hakiki ve sıhhatli olarak bu gemiye bildirilmemişti.

 

Gemi Karaburun’a kadar geldiği halde Asar-ı Tevfik’i göremeyince geri dönmek zorunda kalmıştı. Oysa biraz daha yoluna devam etmiş olsaydı kazazede gemiyi görecekti. Aynı gün saat 06:00’da, yedeğinde iki mavna olarak Dalhavuz kurtarma gemisi de hareket etmişti.

Bu gemide kazazede gemiyi kurtarma sorumluluğunu alan Bahriye Nezareti II. Dairesinin yardımcısı ve Karadeniz müfreze komutanı da vardı.

 

Seyirde yaşananlar

Kurtarma gemisi, kaza mahalline doğru giderken Karaburun’dan geri dönmekte olan Giresun vapuruna rastladı. Onu da beraberine alarak yoluna devam etti. Taşoz ve Basra muhripleri Asar-ı Tevfik zırhlısına saat 12.00’de iltihak ettiler ve kendilerine emredilen karakol mevkilerini aldılar.

 

Bu arada Dalhavuz kurtarma gemisinin görerek onu da Asar-ı Tevfik’in yanına götürdüler. Kafileye son anda Berkefşan torpidobotu da katıldı. Kurtarma gemisi, Asar-ı Tevfik’in yanına geldiği zaman ikindi vakti olmuştu. Bu esnada geminin makine dairesine su sızmaya başlamış, bütün tulumbaların işletilmesine rağmen makine dairesine giren suyu boşaltmak kabil olamamıştı.

 

Kurtarma uzmanları ağır eşyalar çıkarıldığı ve gemi kuvvetle çekilebildiği takdirde teknenin kurtarılabileceği kanısına varmışlardı. Kurtarma gemisi, ağır eşyanın çıkarılması için geçecek zamandan istifade ederek gerekli malzemeyi almak üzere İstanbul’a gitti. Asar-ı Tevfik’in mürettebatı geceleyin kömür cephane ve erzakın bir kısmını yine Giresun vapuruna aktarmışlardı. Zırhlının mürettebatının yarısı da bu vapura geçti.

 

Faaliyetler sırasında emniyet

Taşoz ve Basra muhripleri Asar-ı Tevfik’i bütün gece Bulgar torpidolarının muhtemel taarruzlarına karşı emniyete aldılar. 10 Şubat günü Karadeniz müfrezesine katılmak için emir alan Samsun muhribi de Nâra’dan hareket ettikten sonra Galata Burnu’nda (Çanakkale Boğazı’nda) karaya oturmuş ve kuvvetli fırtınadan ötürü hemen kurtarılamamıştı.

 

 11 Şubat 1913 günü Bahriye Nezareti her iki gemiyi kurtarmak için tertibat almakla meşgul olmuştu. Nikolaus ticaret gemisi ile Romen kurtarma gemisi 12 Şubat’ta Asar-ı Tevfik’in yoluna yollandı, ama daha da ağırlaşan fırtınadan ötürü iş görmek mümkün olmamıştı.

Öğleden sonra ana buhar borusunun patlaması yüzünden tulumbalar işletilememiş ve gemiye giren su miktarı fazlalaşmıştı.

Orta ve küçük çaplı top namluları, büyük topların kamaları, kömür, cephane ve kumanya ile tekmil mürettebat Giresun ve Nicolaus vapurlarına nakledilmişti.

 

Son görev

Sancak indirme zamanı gemide son tören yapıldı ve Asar-ı Tevfik kendi haline terk edildi 13 Şubat 1913 günü güneş doğduğu zaman gemi batmış ve denizin üzerinde yalnızca bacasıyla direği kalmıştı. Bundan sonra tekne devrilmiş ve satıhta Asar-ı Tevfik’e ait herhangi bir alâmet kalmamıştı…

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam