Hindistan’da lleri
yetiştirmek için daha
küçükken ayağına kalın zin-
cirle bir kazığa bağlıyor ve tu-
tuyorlar. Zaman geçip
koskoca l olduğunda bunu
rahatlıkla çekebilecek güce
ulaşmasına rağmen onu
koparamıyorlar. Neden biliyor
musunuz? Çünkü çocukken
onu bağladılar. Çocukken zin-
ciri koparmaya, kazığı söküp
atmaya gücü yoktu;
çocukken çok denedi ve ya-
pamadı. Sonra bunu aşacak gücünün olmadığını kabul etti. İşte bu da öğrenilmiş çaresizliğin, ileriki yaşlarda kişide öz güven gelişimine engel olan bir tu- tumdur. Büyüyüp dev bir l olmasına rağmen hâlâ zin- ciri kıramayacağını düşünüyor.
Biz de biraz böyleyiz aslında. Çekmiyoruz, denemiy- oruz, duvarları zorlamıyoruz. Hep şöyle diyoruz: Herkesin hayatında duvarlar var. Ama o duvarlar zan- nettiğiniz yerde değil, çok daha uzakta. Sınırlar zan- nettiğinizden çok daha uzak ve oraya geldiğiniz zaman onları da aşabilirsiniz.
Aşılmaz olduğunu zannettiğiniz sınırlar hayatı an- lamsız yaşamanıza sebep olur. Bu anlamsızlığı yaşa- mamak için kişi sınırlarını olabildiğince genişletmelidir. Aslında bütün sorun, farkındalık sahibi olup olma- mayla ilgili. Farkındalık ller için zorlayıcı bir sınırken bizim için düşünüp anlayabileceğimiz yöntemdir. Bize engel olarak gördüğümüz birçok şeyi, aslında bu yön- tem sayesinde zamanı gelince kolayca ortadan kaldırabiliriz.