SON DAKİKA
reklam
reklam

Eğitimde Yarı Yıla Girerken -2

Köşe Yazarı: Sinan ERDOĞDU   Eklenme Tarihi: 28 Ocak 2023, Cumartesi - 23:16   Okunma Sayısı:

Bu konuda Milli Eğitim
Bakanlığı’nın acil önlem planı
uygulamasını ve kaybedilmiş
olan öğretmen onurunun
yeniden kazandırılması
konusunda ciddi çalışma
yapması gerekmektedir.
Ayrıca özel tezim olan;
“Eğitemediğiniz hiç kimseyi
öğretemezsiniz.” Fikrinin
ciddi olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir. Öğrencilerin
ve genel olarak ta insanların ulaşmak üzere
kurdukları hayalleri vardır. O hayalleriyle yaşar ve hay- allerine ulaşmaya çalışırlar. Yakından tanıdığım ve elimizde yetiştirmeye çalıştığımız bir öğrenciden söz etmek istiyorum. Bir çocuk düşünün altı yaşına kadar özel eğitim, konuşma terapisi vb. destekler almış. İlkokula başladıktan sonra da bir öğretmeni ve ablasının okuma alışkanlığından etkilenerek okumaya başlamış, üç-dört yılda binlerce kitap okumuş bir çocuk. Ancak bu çocuğun farklı bir yanı daha var.
Bu çocuk Türkiye’nin en küçük yazarı olma unvanına sahip bir çocuk. Yazar olan bir öğretmenini örnek almış, büyük hayaller kurmuş ve bu yazar öğretmenin kısmen desteğiyle kitap çıkarmıştır. Bu kitabını 2022 yılı içerisinde Tüyap kitap Fuarında görücüye çıkarmış bir öğrenci. Buraya kadar her şey normal akışında giderken yukarıda bahsettiğim hayvan eğitimi ve ko- runması örneklerinde olduğu kadar okul çevresinden ilgi ve destek görmemiştir. Tüyap kitap Fuarına katılımı sırasında kendi sınıfı da dâhil olmak üzere okulundan bile bir tek kişinin katılım yaparak destek- lenmediği bir süreci yaşıyoruz. Bu durum eğitimde yo- zlaşma değil de nedir acaba? İlçesinde bulunan Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bile bilgisi dâhilinde midir, bunu da bilmiyoruz. Oysa bu ve bu türden gelecek vadeden öğrencilerin özel eğitimle desteklenmesi gerekmez mi?

Bir başka örneği de öğretmen açısından vermek is- terim: Milyonlarla sayısı bulunan öğretmen camiasın- dan sanırım sayıları binlerle ifade edilen öğretmen yazarlar vardır. Yukarıdaki öğrenci örneğinde olduğu gibi, öğretmen de ne yazık ki aynı kaderi paylaşır oluyor. Öğretmen bir kitap yazar. Yazdığı kitabı gururla önce okul idarecileriyle paylaşır. Sonrasında öğretmen arkadaşlarına sunar. Buraya kadar her şey normal iler- ler. Ancak, gel gör ki sürecin devamı olmaz. Öğretmen büyük bir özveriyle yıllarca birikimini kitaba dönüştürür, okuyucuyla buluşturmak ister. Bunun için imza günü vs. organize edilir. İmza günü çok yakın olan iki öğret- men arkadaşının dışında okulundan ne öğretmen ne de üç idarecisinden bir tek kimse katılmaz. İlçesindeki Milli Eğitimden de kimse bu öğretmeni destekleyici tek adım atmaz. Biliyorum ki onlarca buna benzer durum vardır. Şimdi biraz düşünelim: Biz toplum olarak ne ara bu kadar duyarsız olduk? İnsani ilişkiler hayvanlara gösterdiğimiz hassasiyetler kadar değerli değil midir? Bu yozlaşma ve bozulma neyin eseridir? Siz, kurduğu hayali daha sekiz on yaşında yıkarsanız; geleceğin gençlerine nasıl hayaller kurduracaksınız? kendi camiasında dahi emeğine saygı duyulmayan bir öğret- menin toplumdaki saygınlığını nasıl sağlayacaksınız? Öğretmenine saygı duymayan bir toplumda öğrenci- den ve veliden saygı beklemek normal midir?

Sonuç olarak: Bir mesleğin saygınlığını ancak iyi eğitim almış toplumlarla sağlayabilirsiniz. Gençlerimizin önünü açabilmek için hayallerini gerçek- leştirmelerine destek olmak ve olanak sağlamakla mümkündür. Gelin, eğitimi önceleyelim. Herkese olduğu kadar değer ve destek verelim. Birilerinin değir- menine su taşımak yerine, toplumun gereksinimi olan değerleri ön plana çıkaralım. İşte o zaman her şeyi kökten halletmiş olursunuz.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam