Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/2022/04/19/CHP_Genel_BasYkanY__Kemal_KYlYcYdarogYlu_Demokrasiyi_GuYcYlendirme_DernegYi_IYftarYnda_KonusYtu.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Demokrasiyi Güçlendirme Derneği İftarında Konuştu - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Demokrasiyi Güçlendirme Derneği İftarında Konuştu

Eklenme Tarihi: 19 Nisan 2022, Salı - 20:44   Okunma Sayısı: 169660
Demokrasiyi Güçlendirme Derneği İstanbul Kadıköy’de bir iftar programı düzenledi. İftar buluşmasında bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Şu sorunun cevabını hepimiz öğrenmek zorundayız. Neden kamplaşıyoruz? Neden kavga ediyoruz? Neden ayrışıyoruz? Neden kimliklerimizi sorguluyoruz? Neden inançlarımızı sorguluyoruz? Neden yaşam tarzlarımızı sorguluyoruz? Oysa sorgulamamız gereken bu ülkedeki işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, bunları sorgulamamız lazım. Benim sorumluluğum var ben bunu biliyorum. Ama sandığa gidip oy veren herkesin sorumluluğu var. Demokrasiden, adaletten, haktan, hukuktan yana oy kullanırsanız, haksızlıklarla karşı karşıya kalmazsınız" dedi.

Demokrasiyi Güçlendirme Derneği Başkanı İlyas Buzgan “ Bahar tadında bir akşam yaşamanıza vesile olmak, güzel anılarınıza bir yenisini eklemek ve sizleri ülkeyi yönetmeye talip olan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya getirmek istedik.”

Demokrasiyi Güçlendirme Derneği, İstanbul ‘un Kadıköy ilçesi Fenerbahçe sahilinde bulunan Romantika Restoranda ramazan ayı münasebetiyle bir iftar programı  gerçekleştirdi. Programa Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeleri,  CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, İbrahim Özden Kaboğlu, Ali Şeker, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile davetliler katıldı. Misafirler Demokrasiyi Güçlendirme Derneği Başkanı İlyas Buzgan ve yönetim üyelerince karşılandı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu ile beraberindekilerin geldikleri dakikalarda ise vatandaşların ilgisi oldukça yoğundu.

Kürsüye ilk olarak çıkan Demokrasiyi Güçlendirme Derneği Başkanı İlyas Buzgan, pandemiden sonra Türkiye’nin olağanüstü bir sürece girdiğini belirterek, iftar programının düzenlemelerinin iki amacı olduğunu vurguladıktan sonra , “Bahar tadında bir akşam yaşamanıza vesile olmak, güzel anılarınıza bir yenisini eklemek ve sizleri, ülkeyi yönetmeye talip olan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya getirmek, sorun ve sorularınızı dile getirmeyi sağlamak ve onunla sohbet etmenize aracılık yapmaktır”  ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu” Eğer adalet dediğimiz kavramı içselleştirmişsek, adaletin ne kadar yüce bir kavram olduğunu biliyorsak, devletin dini adalet ise adalet bu ülkeye gelinceye kadar adaleti sağlayıncaya kadar her bir vatandaşımızın teker teker sorumluluğu var.”

Daha sonra kürsüye çıkan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasına Ramazan ayının önemini vurgulayarak başladı ve şunları söyledi; 

“Ramazan ayındayız. Manevi duygularımızın yoğunlaştığı bir aydayız. Eğer adalet dediğimiz kavramı içselleştirmişsek, adaletin ne kadar yüce bir kavram olduğunu biliyorsak, devletin dini adalet ise adalet bu ülkeye gelinceye kadar adaleti sağlayıncaya kadar her bir vatandaşımızın teker teker sorumluluğu var. Peki  “Sorumluluk nedir?” . Adaleti bu topraklardan kaldıran ya da adaleti aksatan ya da adaletin gelmemesi için mücadele eden siyasal iktidara demokratik yollarla tepkimizi ortaya koyacağız. Eğer bunu yapabilirsek elbette ki bir bahar akşamı burada, İstanbul’da değil bütün Türkiye’de bir bahar akşamı bütün vatandaşlarla 84 milyonun bir masa etrafında olsun, sohbet etsin. Anılarını anlatsınlar. Gülsünler, fıkralar anlatsınlar. Öykülerini anlatsınlar. Ben bunu isterim.”

Konuşmasının devamında kamplaşma ve kavga yerine işsizliğin, yoksulluğun sorgulanması gerektiğinin altını çizen  Kılıçdaroğlu, “Şu sorunun cevabını hepimiz öğrenmek zorundayız: Neden kamplaşıyoruz? Neden kavga ediyoruz? Neden ayrışıyoruz? Neden kimliklerimizi sorguluyoruz? Neden inançlarımızı sorguluyoruz? Neden yaşam tarzlarımızı sorguluyoruz? Oysa sorgulamamız gereken bu ülkedeki işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik. Bunları sorgulamamız lazım. Bu nedenle oy kullanan herkesin sorumluluğu var. Benim sorumluluğum var, ben bunu biliyorum. Ama sandığa gidip oy veren herkesin sorumluluğu var. Demokrasiden, adaletten, haktan, hukuktan yana oy kullanırsanız, haksızlıklarla karşı karşıya kalmazsınız. Eğer bir haksızlıkla karşı karşıya kaldığınızda, 'Ben adaletsiz bir uygulama ile karşılaştım' dediğinizde, birileri gelip yakanıza tutup sizi tekrar sorguluyorsa adaletsizliği katmerleştiriyor demektir. Böyle bakmamız lazım” ifadelerini kullandı.

“Ne demek demokrasi? Ben düşüncelerimi özgürce ifade edebilmeliyim. Gazeteler, yazarlar yazılarını özgürce yazabilmeli. Hâkimler, vicdani kanaatlerini ve hukukun üstünlüğüne göre karar vermeli. Demokrasi aynı zamanda bizi yönetenlerin bize hesap vermesi demektir. Demokrasi bir kişinin eline sopayı alıp toplumu dizayn etmek değildir. Demokrasi seçilenlerin halka hizmet demektir. Halka hizmet ediyorsanız demokrasi vardır. Ve halkın her sorusunu cevaplandırıyorsanız demokrasi vardır. Aksi halde demokrasi yoktur.”

Demokrasi için düşünce özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün oldukça önemli olduğunu  belirten Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti; “Demokrasi diyoruz. Gayet güzel. Demokrasiyi Güçlendirme Derneği. Ne demek demokrasi? Ben düşüncelerimi özgürce ifade edebilmeliyim. Gazeteler, yazarlar yazılarını özgürce yazabilmeli. Hâkimler, vicdani kanaatlerini ve hukukun üstünlüğüne göre karar vermeli. Bir kişiden, bir makamdan ve bir yerden gelen talimatla karar vermemeli. Demokrasi aynı zamanda bizi yönetenlerin bize hesap vermesi demek. Her birimiz madem ki vergi ödüyoruz ve ödediğimiz vergileri birileri harcıyorsa, o paraların nerelere harcandığının hesabını bize vermek zorundalar. Demokrasi budur. Demokrasi bir kişinin eline sopayı alıp toplumu dizayn etmek değildir. Demokrasi seçilenlerin halka hizmet demektir. Halka hizmet ediyorsanız demokrasi vardır. Ve halkın her sorusunu cevaplandırıyorsanız demokrasi vardır. Aksi halde demokrasi yoktur..Demokrasiyi güçlendirmek, evet güçlendirelim. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem konusunda Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerinin çalışmasının temel felsefesi de budur. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi, özgürlüğü getirmek istiyoruz. Artık haksızlıklardan, adaletsizliklerden bıktık. Sofraların bereketi kaçtı. Yapılan yardımlar bile ne inancımıza ne kültürümüze uygun bir şekilde yapılıyor. Yoksula yardım oy gerekçesiyle yapılıyorsa, o yardım yardım olmaktan çıkmıştır. Eğer sağ elin verdiğini sol el görmeyecekse, yardımı o felsefeyle yapmıyorsanız o bir yardım değildir. Siyaset kurumunun sorumlulukları vardır. Siyaset kurumu, sorumluluğunu ahlaki temeller üzerine ve adalet temel ilkeleri üzerine yerine getirir. Eğer siz adaletten uzaklaşmışsanız, sizi eleştiren kişiye tahammül edemeyip onu hemen yaka paça tutukluyorsanız o ülkede adalet yoktur. 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde konteynerlerde yiyecek toplayan vatandaşları görünce vicdanım sızlıyor. Birileri lüks yaşam sürdürürken, birileri ekmeğe muhtaçsa ve biz aynı bayrağın altında yaşıyorsak ciddi bir sorunumuz var demektir. Birileri yıllardır işsiz gezerken, birileri 6 yerden maaş alıyorsa bir sorunumuz var demektir. Bir haksızlık, adaletsizlik var demektir. Soru şu: sorunu kim çözecek? Yine bir arkadaşım söyledi. Sorunu çözecek olan o ülkede yaşayan vatandaşlardır. Sandığa gidip vicdani kanaatine oy kanaatine göre oy verecek, takım tutar gibi bir parti tutulmaz.Bir parti yanlış yönetiyorsa ülkeyi ve sorun yaratıyorsa o zaman iktidarı demokratik yollarla değiştirmemiz lazım. Adaleti getirmemiz lazım. Hakkı, hukuku getirmemiz lazım. Demek ki sorumluluk her birimizin omuzlarındadır. Her birimiz sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundayız. Kendimiz için değil, evlatlarımız için. Eğer gencecik çocuklarımız, fidan gibi evlatlarımız üniversiteyi bitirip Türkiye’de dereceye giriyorsa yani üniversiteyi bitirdikten sonra KPSS’ye girip Türkiye’de dereceye giriyorsa, ilk 7’nin arasına giriyorsa ve sözlü sınavda bu çocuğunuz bu evladımız eleniyorsa orada bir sorunumuz var demektir, bir haksızlık var demektir. Torpilin olduğu yerde adalet olmaz. Birilerinin hakkı yeniyor demektir. Birilerinin hakkı yeniyorsa, hakkı yenilenlere bizim sahip çıkmamız lazım. Hangi görüşten, kimlikten, inançtan olursak olalım. Bütün inançların temelinde adalet vardır.”

Kılıçdaroğlu’ndan  Ukrayna ve Suriye mesajları” Kulaklarını tıkayan Avrupa, 3 milyon 600 yüz bin Suriyeli Türkiye’ye gelirken neredeydi? O insanları ensar olarak kabul ettik. Gayet güzel. Şimdi ‘göndermeyeceğiz’ diyoruz. Ne yapacağız peki? Bunu düşünmeyecek miyiz, bunu sorgulamayacak mıyız? Bunun hesabının birileri tarafından verilmesi gerekmiyor mu?”

CHP Lideri, konuşmasının devamında Rusya –Ukrayna Savaşı ve Suriyeli sığımacılar konusuna da değinerek, Avrupa Birliği’nin iki ayrı savaşta farklı farkı tutumlar çizdiğini belirtti ve AB’yi şu sözlerle eleştirdi; 

“Peki merak ediyorum. Kulaklarını tıkayan Avrupa, 3 milyon 600 yüz bin Suriyeli Türkiye’ye gelirken neredeydi? 3 milyon 600 bin Suriyelinin Türkiye’de hangi koşullarda yaşadığını hangimiz biliyoruz? 40 milyar dolar paranın harcandığı söyleniyor. 40 milyar dolar para kime verildi? Bilmiyoruz. Söyleniyor sadece. Anlatılıyor sadece. O insanları ensar olarak kabul ettik. Gayet güzel. Şimdi ‘göndermeyeceğiz’ diyoruz. Ne yapacağız peki? Bunu düşünmeyecek miyiz, bunu sorgulamayacak mıyız? Bunun hesabının birileri tarafından verilmesi gerekmiyor mu? Neden biz Suriye’nin iç işlerine karıştık. Neden Mısır’la kavga ettik? Hangi gerekçeyle kavga ettik? Şimdi barışmak için Türkiye’nin itibarını temelden sarsıyoruz. Dolayısıyla her birimizin sorgulaması lazım. Doğruların peşinde koşmalıyız, yanlışların değil.”

“Geçmiş yaraları kaşıyarak bir yere varamayız. Artık geleceğe bakmak zorundayız. Varsa kusurlarımız, çıkıp kusurlarımızı yüzleşmek zorundayız. Hatalarımız varsa, hatalarımızla da yüzleşmek zorundayız. Toplum barışmak, kucaklaşmak zorundadır.”

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının son bölümünde yakın dönemde yapmış olduğu  ‘helalleşmeliyiz’ çıkışı ile ilgili olarak da  şunları söyledi;

Kucaklaşmalıyız, evet ‘helalleşmeliyiz’ dedim. Geçmiş yaraları kaşıyarak bir yere varamayız. Artık geleceğe bakmak zorundayız. Varsa kusurlarımız, çıkıp kusurlarımızı yüzleşmek zorundayız. Hatalarımız varsa, hatalarımızla da yüzleşmek zorundayız. Toplum barışmak, kucaklaşmak zorundadır. Büyük acılar çektik. Artık o acıları sonlandırmak istiyoruz. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci, doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi, bir arada olmak zorundayız. Sofralarımız zengin olmalı. Her evde huzur, bereket olmalı. İnsanlar bir başkasının kimliğini, yaşam tarzını, inancını sorgulamamalı. ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’ diye söylemiş atalarımız ama şimdi neredeyse komşularımızla hesaplaşmak durumuna geldik. Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız. Millet İttifakı olarak kararlıyız ve çıkaracağız Türkiye’yi... Aydınlığa çıkaracağız. Türkiye’yi barıştıracağız. Doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi, barışacak. Herkes barışacak. Herkesin hakkı, hukuku teslim edilecek. İnsanlar düşüncelerinden ötürü hapse atılmayacak. Kanun hükmünde kararnamelerle insanlar bulundukları görevlerden atılmayacak. Onların hakkının tamamını teslim edeceğiz. Teslim etmezsek niye siyaset yapıyoruz? Adaleti sağlamazsak niye siyaset yapıyoruz? Bunların haklarını, hukuklarını teslim edeceğiz. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Cumhuriyet Halk Partisi artık halkın partisidir. Her alanda, her yerde, her ortamda kim haksızlığa uğradıysa onun kimliği, inancı ve yaşam tarzına bakmaksızın uğradığı haksızlığın giderilmesi için çaba harcarız ve bu mücadeleyi de yapıyoruz ve yapmaya da kararlıyız. Ta ki bu ülkeye barış, huzur gelinceye kadar. En büyük arzum bu ülkede yaşayan herkes, evlatlarına güzel bir Türkiye bırakmalı. Bu amacı gerçekleştirebiliriz. Vicdanlarımızı da sorgulayarak sandığa giderek ve oy kullanarak bunu gerçekleştirebiliriz.”

Konuşmanın ardından günün ve programın anısına fotoğraflar çekildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra İstanbul'da yaşayan 3 üniversite öğrencisinin evini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’na CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da eşlik etti. Kemal Kılıçdaroğlu, burada öğrencilerle birlikte Fenerbahçe-Göztepe maçını da izledi.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: SİNAN ERDOĞDU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam