Bir nefesin ardından gelen ses ve nağme; hüzün, aşk ve mutluluk gibi daha birçok duyguya tercümandır. “Müzik” kavramı sadece bir eğlence aracı ya da keyifli bir boş zaman faaliyeti olarak tanımlanamaz. Günümüz dünyasında sadece bir kültür ve sanat öğesidir de diyemeyiz. Duygularımızla müzik kavramı arasında oldukça yakın bir ilgi vardır. Ayrıca hem Osmanlı döneminde hem günümüzde hastaların tedavisinde de kullanılmıştır. Birçok ülke, ürettiği müziği endüstri ürünü olarak da sunmaktadır.
Yukarıdaki giriş bölümüne açıklama getirmek bakımından Antik Çağ’da Rodoslu bir kemancı olan Canus, müziği "melankolik bir adamı neşelendirmek, sevgiliyi daha âşık, dindar bir adamı daha dindar yapmak" için kullanıldığını vurgulamıştır. 10’uncu yüzyılda Farabi, vokal müziğin dinleyicilerin duygularını ve ruhlarını nasıl harekete geçirebileceğini anlatmıştır.
Dede Efendi ise müzik kavramını, “insanlığın ahlakını arındıran kutsal bir bilim” olarak tanımlarken Beethoven, “tanrısal bir sanat” olarak ifade etmiştir (Uçan, 1994:11). Kant ise, “hoş duyguları seslerle anlatma sanatı” diyerek kavramın anlam ve içerik yönüne işaret etmiştir.
Aşk, hangi yaşta olurlarsa olsunlar âşıkların yaşlarını eşitler.
(Ömer Naci Soykan)
Efendim, şarkıların sözleri her ne kadar aşkı, sevdayı, çileyi, cefayı anlatırsa da mevsimleri yâd etmekten geri kalmaz. 18 Şubat 2024 günü FAMİ Musiki ve Sanat Derneği TSM İstanbul Korosu’nun TSKM (Türkân Saylan Kültür Merkezi)’de icra ettiği, “Sonbahar ve Kış Şarkıları” başlıklı Türk sanat müziği konseri coşkulu bir seyirci kitlesi tarafından izlenmiş ve büyük beğeni kazanmıştır.
Bizim de ailece katıldığımız programın açış konuşmasını ve sunuculuğunu her zamanki gibi gür ve tok sesiyle Sn. İkramî Özturan yapmıştır. Türk sanat müziğinde her makamın, bünyesinde şiirsel bir nitelik taşıdığı malumdur. Ancak sevgili İkramî’nin, icra edilecek her parçayı önceden öykülerle sunuyor olması, şarkıları daha da anlamlı hale getirmiştir.
Söz İkrami’den açılmışken FAMİ’nin büyük zorluklarla kurulduğunu, ikinci bir mekân değişikliğine gidildiğini, yeni yerin devreye sokulmasında çimentonun karılmasından, basit alçı işlerine, boya ve badanasından çalışanların kumanyasına kadar her işin peşinde koştuğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Kadıköy gibi bir mutena semtte FAMİ Musiki ve Sanat Derneği’nin ihya edilmesinde büyük payı olduğunu söylemek isterim.
Koronun sunduğu ilk dört parçadan sonra Koro Şefi Talât Er’in “Hoş geldiniz” konuşması, gayet içten olunca dinleyici kitlesiyle bütünleşme sağlamıştır. Taksimler, solistler ve kemanıyla solistlere eşlik eden şef, dinleyici kitlesinde dinmeyen alkışlara ve heyecana yol açmıştır.
İlk defa solist olarak sahneye çıkan Muhammed Enes Sezen, önce bütün seyirciler tarafından, icrası bitince de İkrami Özturan ve şef Talât Er tarafından takdir edilmiştir. Düet yapan iki genç kardeşimiz göz doldurmuştur. Konser, bir Urfa türküsü olan “Rakı içtim, şarap içtim” parçasıyla sona ermiştir.
Böylece akıp gitti zaman, bize aldırmadan…
Konser, İstanbul’un en eski semtlerinden olan Maltepe’de icra edilmiş olduğundan ben de Yahya Kemal’in “Maltepe” şiirinden bir bölümü buraya alarak sözlerime son vermek istiyorum.
Artıyor gökyüzünde yıldızlar
Gece gittikçe başka hal alıyor
Suyu ürpertiyor çıkan rüzgâr
Şimdi sahil boyunca Maltepe’yi
Köpüren mavi dalgalar yalıyor
Kanmadık gaşy eden bu maviliğe
Ne yazık! Geçmek üzeredir bu gece
Ey gönül fecre az zaman kalıyor
Ne çabuk geçti, doyamadık bu müzik ziyafetine ve aldığımız hazza… Sanatçılarımıza tebrikler…
Not: (Gaşy etmek: Büyük zevk vererek kendinden geçirmek, mest etmek)
Kaynak: ÖZEL HABEREditör: ÖZEL HABER