SON DAKİKA
reklam
reklam

SARI KIZ - 2

Köşe Yazarı: Salih KOÇ   Eklenme Tarihi: 6 Ekim 2022, Perşembe - 13:49   Okunma Sayısı:

‘’Kapı açık gelin içeriye’’ dedi. Eve vardıklarında Esma elindeki süt kabını Yeter halaya vermeden önce ikisi de Yeter halanın ellerini öptüler. Yeter hala:

‘’Niye zahmet ettiniz’’ dedi. Esma:

‘’Hala, komşuya hiç eli boş gidilir mi?’’ derken elindeki süt bakracını, mutfaktaki ahşap tezgâhın üzerine bıraktı.

‘’Hala, daha yeni kaynattım. İstersen bir miktarını ayırıp geri kalanını sana yoğurt tutuvereyim,’’ dedi...

‘’Ah benim güzel gelinim. Seni doğuran anaya kurban olurum!’’ diyerek ince belinden kucakladı. O esnada, Yeter halanın gurbetteki en küçük kızı aklına geliverdi. Ne kadar da benziyordu Esma’ya...

Oturdular, hâl hatırdan sonra Eşref olup biteni anlattı. Yeter hala:

‘’O zaman gecikmeden hemen gidelim. Duruma göre şekerli süt içiririz. Bir şeyciği kalmaz’’ demesiyle her ikisinin de gönlüne su serpilmişti. Eşref ile Esma göz göze geldiler:

‘’Yeter hala. Dilinden bal akıyor’’ dediler... kalkıp birlikte ahıra geldiler. Sarı kız gelen kalabalığı görünce yattığı yerden kalktı. Kalkmakta zorlanmadı. Daha gençti, üç ay kadar önce buzağılamıştı.

Yeter hala yılların tecrübesiyle ağzına, ağzının kenarından yere dökülen köpüğe, feneri yakından tutturarak gözlerinin içine, kulaklarına baktı. ‘’Ağzından çıkan yeşilimsi değil ama ne olur ne olmaz biz en iyisi mi buna şekerli süt içirelim’’ dedi. Esma bir koşu eve çıktı. Buzağıya süt içirdikleri biberona süt, içine de biraz şeker koyup geldi. Biberonu şekeri eriyinceye kadar iyice çalkaladılar. Daha sonra Eşref, Sarı kızın başını sıkıca tuttu Yeter hala da şekerli süt dolu biberonu ineğin ağzına yerleştirdi. Sütü tamamen içinceye kadar uğraştılar. Sarı kız ilk başlarda biraz zorluk çıkarsa da sütü bitinceye kadar içti. Yeter hala:

‘’Tahminimden de kolay oldu. Maşallah Sarı kızıma. Bize hiç zorluk çıkarmadı’’ diyerek yılların buruşturduğu nasırlı elleriyle Sarı kızın sırtını okşadı. Sarı kız tekrar geviş getirmeye başladı. ‘’Siz daha gençsiniz, çocuğun gülümsemesi, hayvanın geviş getirmesi sağlıklı olduğuna işarettir. Bunu, yılların tecrübesi ile söylüyorum,’’ diyerek kızı gibi sevdiği Esma’nın ve oğlu gibi güvendiği Eşref’in gönlüne su serpti.

Hep birlikte evin önündeki çeşmede ellerini yıkadılar. Tekrar Yeter halanın evine doğru yollandılar. Eve vardıklarında önce ocakta yanan ateşe çaydanlığı koydular. Sonra da Esma getirdiği bir miktar sütü yoğurt tutacak kıvama gelinceye kadar yanan ateşte ısıttı. Bu arada çaylarını da içtiler. Esma:

‘’Yeter hala istersen yoğurt tutuvereyim’’ dedi.

‘’Yok kızım, zahmet etme ben onun içine maya atar şuracıkta sarmalarım. Sabaha da tazecik yoğurt olur’’ dedi. Eşref:

‘’Hala, Allah senden razı olsun. Kafamızı rahatlattın. Biz izninizle kalkalım’’ derken her ikisi de Yeter halalarının ellerini öptüler. Yeter hala misafirlerini hayır dualar ile yolcu etti.

Eve çıkmadan bir kez daha ahıra geçtiler. Sarı kız halinden memnun olmalı ki, ayakta duruyordu. Ağzında da köpük kalmamıştı. Ahırın kapısını örtüp evlerine çıktılar. Ellerini bir güzel yıkayıp, yatak odalarına geçtiler. İki yıldır çocukları olmamıştı ama umutları vardı. Geceyi her zamanki gibi bir çocuklarının olacağı umuduyla birbirine sarılarak geçirdiler.

Esma, her Anadolu kadını gibi sabah erkenden kalktı. Akşamdan kalma ateşin külleri arasından sönmemiş bir iki kor ile ateşi yaktı. Ocaktaki sacayak üzerine su dolu güğümü yerleştirdi. Bi soluk dışarı çıktı, ahırın kapısını açtı. Sarı kızı ayakta görünce iki elini kaldırdı; ‘’Allahım! Sarı kızımızı bağışladın, bir de kucağıma nur topu gibi bir bebek ver’’ diye dua etti... Dünyanın en mutlu kadını gibi gülümseyerek ateşin başına geldi. Güğümdeki su ısımıştı. Önce kendisi, sonra da Eşref yıkandı...

***

Sabah kahvaltılarına oturmuşlardı ki, evlerini çevreleyen dış kapı açılmıştı. Açılırken çıkardığı gıcırtı taa mutfaktan duyuluyordu. Esma, avluya açılan mutfak penceresinden baktı. Gelen, allı güllü yazmasını başına güzelce dolamış, ilerlemiş yaşına rağmen yine de ayakta durmaya çalışan Yeter halaydı.

Bir elinde akşam Esma’nın süt götürdüğü kap, diğer elinde çoktandır yanından eksik etmediği, can yoldaşı bir değneği vardı... Esma hemen kapıya çıktı.

‘’Hoş geldin Yeter hala,’’ diye söylenirken elindeki kabı aldı.

‘’Yeter hala, niye zahmet ettin.’’

‘’Olur mu hiç, güzel gelinim. Âdettendir komşudan gelen kap geriye boş verilmez...’’ Esma, Yeter halasına kulak verirken bir yandan da getirdiği çorbadan bir tasa koydu. Tası da sofranın orta yerine yerleştirdi.

 ‘’Sen de buyur soframıza’’ dedi.

Eşref, Yeter halanın ellerini öpmek için tam da sofradan kalkıyordu ki, Yeter hala Eşref’in omuzuna eliyle dokundu. Sofradan kalkmasına izin vermedi.

‘’Oğlum bizde adettir. Kim gelirse gelsin, sofradan kalkılmaz. Buyur edilir.’’ diye söylerken kendisi de sofraya oturdu.

‘’İneğiniz nasıl oldu?’’

‘’Çok şükür iyi. Korktuğumuz başımıza gelmedi’’ dediler ikisi bir ağızdan...

‘’Haydi bununla geçmiş olsun,‘’ diyerek kısmetlerinde ne varsa onunla kahvaltılarını ettiler...

Eşref izin isteyerek sofradan kalktı. Hayvanlarını köyün çobanına katmak için dışarı çıktı. Esma, Yeter halasına hal hatır sorarken, Yeter hala da Esma’nın saçlarındaki ıslaklığı fark etti.

‘’Ne o, bir şey, bir belirti yok mu?’’ Esma biraz utanarak:

‘’Bilmem ki, uzunca bir zamandır olmadık şeyleri canım çekiyor. Yorgun düşüyorum. Sabahları zor uyanıyorum. Bazen de kusmalarım oluyor. O zamanları canım çıkıyor, bir yorgunluk çöküveriyor bedenime, oracığa yığılıvereceğim zannediyorum. Bir yandan da Eşref üzülür diye belli etmemeğe çalışıyorum…’’

‘’Şu perdeyi çek de şuracığa uzan. Muayene edeyim. Yeter halanın elleri uğurludur,’’ dedi...  

Esma mutfağın kapısın kapattı. Arkadan sürgüsünü çekti. Utana sıkıla perdeleri kapatılmış pencerenin önündeki sedirin üzerine sırtüstü uzandı. Esma hala kendince bedeninde ellerini gezdirdi. Gülümseyerek Esma’nın gözlerinin içine bakarak müjdeyi verdi... Yeter halanın sözleri Esma’nın güzelliğine güzellik kattı. Yerinden kalktı, güllü dallı Nazilli basmasından dikilmiş eteklerini indirdi. Yeter halasının ellerini öptü. O’nu, çok küçük yaşlarda ölen annesini kucaklar gibi boydan boya kucakladı...

Esma, bu müjdeli haber karşısında bir an Yeter halasını unutmuş, bu müjdeli haberi Eşref’e nasıl uçuracağının derdine düşmüştü...

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam