SON DAKİKA
reklam
reklam

Yapı Kredi Müzesi Koleksiyonları

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 25 Mayıs 2024, Cumartesi - 01:27   Okunma Sayısı:

Yapı Kredi Müzesi koleksiyonları nümismatik ve etnoğrafya

olmak üzere iki ayrı bölümde muhafaza ediliyor.

 

Sikke, madalya ve nişan olmak üzere 55.000’i aşkın eserin bulunduğu nümismatik bölümü kronolojik bütünlük açısından dünyadaki önemli özel koleksiyonlar arsında yer alıyor ve müzenin temel koleksiyonunu oluşturuyor.

 

Koleksiyonun gövdesi İslam devletleri paralarından oluşmakla birlikte bir ucu Antik Yunan ve Roma sikkelerine giden ve bir ucu da Cumhuriyet dönemi sikkelerine ulaşan bir para tarihi zinciri kuracak ölçüde zengin bir yapıya sahip…

 

Dönemlerden günümüze uzanan

Atina’dan Bergama’ya, Roma’dan İstanbul’a, Arap Yarımadası’ndan İspanya’ya kadar uzanan geniş coğrafyanın 2.600 yıllık politik, ekonomik ve kültürel tarihinin izlerini neredeyse kesintisiz takip edebildiğimiz sikke koleksiyonundan seçilen 250 adet elektron, altın, gümüş ve bakır sikke ile paranın tarihsel yolculuğu ziyaretçilere aktarılıyor.farklı dönemlere tarihlenen

 

Türk İslam kültürüne ait eserlerin bulunduğu etnoğrafya bölümünde ise, 16’ncı yüzyıldan itibaren farklı dönemlere tarihlenen binin üzerinde seçkin eser bulunuyor. Müzede gösterime sunulan tombaklar, gümüşler, cep saatleri ve Mustafa Kemal Atatürk’e ait kişisel eşyalar bu bölümde sergileniyor.

 

Anadolu’daki serüven

15’inci yüzyılın ikinci yarısında III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yokluğu sırasında Karamanoğlu Mehmet Bey’in çevirdiği bir entrikayla ve II. Keykavus’un oğlu olduğu savıyla Konya tahtına oturtulan “Cimri” takma adıyla anılan sahte sultan Siyavuş, Selçuklu tarihinin en ilginç olaylarından birinin baş karakteridir.

 

Birkaç ay tahtta kalan, sonunda Keyhüsrev’in ordusuna yenilen bu sahte sultana ait sikkeler, Yapı Kredi Koleksiyonunda toplanmış ve iki tanesine de teşhirde yer verilmiştir.

 

Bir Shakespeare ya da Berges kahramanını andıran “Cimri”nin öyküsü, sikke metalinin soğuk yüzü ardına gizlenen gücün ve iktidarın çevresinde dönen karmaşık entrikaların, kanlı hesaplaşmaların ne ilki ne de sonuncusudur.

 

Dayanışma bağları

Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra bazı bölgelerde Türkler ve yerel Hristiyan halk arasında modus vivendi yani “geçici anlaşma” oluşur. İki topluluk arasında farklı dinsel ve etnik kimliklerini aşan dayanışma bağları ve komşuluk ilişkileri kurulur.

 

Güçlü bir yapıya bürünen bu bağ, özellikle ticaret yoluyla kurulduğu için sikkeler üzerinde de izleri görülür. Danişmendlilere ait 1162 tarihli bir sikkekutsal betimlemelerinde taç giydirme sahnesi, ön yüzünde Hristiyanların, arka yüzünde hükümdar Melik Nasıreddin Mehmed’in adının Arap harfleritle yer almasıyla iki kültürün somut bir kaynaşma örneğidir.

 

Anadolu’nun yönetiminin 1074 yılında Süleyman Laş’a bırakılmasından kısa bir süre sonra Anadolu Selçuklu Devleti bağımsızlığını ilan ettiler. “Erken Beylikler” olarak Danişmendoğulları, Artukoğulları, Mengücekoğulları ve Saltukoğulları gibi devletlerin de kurulmasıyla Anadolu’da yaklaşık 500 yıl sürecek toplumsal, siyasal ve kültürel açıdan hareketli bir dönem başladı.

 

Erken Anadolu Beyliklerinin İslamiyet’i kabul etmelerine rağmen yaşam şekillerini ve devlet anlayışlarını bastıkları sikkelerde yansıttığı, İslami sikke geleneğinin dışına çıkarak dinar, dirhem ve felslerinde hayvan ve insan figürleri kullandıkları görülür.  

 

Gezilip görülmesi hem tarihsel bilgilenme hem de kültürel doygunluk için tavsiye edilebilecek müzeyi gezmenizi öneririm.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam